"Prens Kim, efendim Kral Kim sizi huzurlarına çağırıyorlar." Dedi yerdeki döşemeleri inceleyen çalışan kafasını bir saniye bile kaldırmadan.
Prens ise çalışanı kesinlikle duymamıştı. Bir haftadır hiç değişmeyen bir gelenek olmuştu prens için o çocuğu düşünmek ve hayaller kurmak. Beraber sarayda yaşadıklarını hayal ediyordu, çocukları olduğunu ve o Jeongguk'un güzel, incecik ama güçlü vücudu... Düşündükçe tamamen delirmeye doğru koşuyordu.
Jeongguk... Ne güzel bir adı vardı böyle ? Jeongguk... Her bir harfi için bir çok şeyi feda edebileceğini hissetti Kor Prens.
"Efendim ?" Dedi çalışan. Bu sefer Kor Prens onu duymuştu, sinirlendiği yüzünden anlaşılıyordu. Ne de olsa Jeongguk ile alakalı hayalleri bölünmüştü!
"Evet, ne vardı ?" Dedi kalın sesiyle. Harika, sesinde de sinir vardı. Çalışan birkaç saniye içinde gözlerini kapatıp Tanrısına yalvardı infaz kararının çıkmaması için.
"Kral Kim sizi huzurlarına çağırıyorlar." Dedi çalışan görevinden bir saniye bile bıkmadan.
"Çekilebilirsin." Diye elini sallayarak kovdu çalışanı Kor Prens. Babasına göre orta büyüklükte olan odasının pencerisinin korkuluğuna oturmuş, neredeyse kalbindeki çocuğun teniyle aynı renkte olan bulutlara bakarak geleceğin en güzel sanrılarını hayal etmek şuan ona gereğinden daha fazla cazip geliyordu.
Bu resmen zaruretti! Ve bu da Kor Prensin lügatına ayrıkıydı.
Korkuluktan inmeden önce içine derin bir nefes çekti, acaba yüce Kor Kralı onunla ne konuşacaktı ? Hiç merak etmiyordu. Yavaşça korkuluktan indi ve üstündeki her bir dikişinden, ipliğinden prens kıyafeti olduğunu haykıran fakat çektiği işkence yüzünden hafif kırışmış kumaşı saliselik çabayla, kendi eliyle düzeltmeye çalışmıştı.
Sakin adımlarla kapıya yürüdü, açtı ve kapısında duran nöbetçilere bir baş selamı verdi. Koridorda yürümeye başladığı saniyelerden itibaren onu takip eden nöbetçiler de dibinde bitti. Her nöbetçinin, askerlerin, komutanların ve muhafızların Kor Prense olan saygıları çok farklı bir boyuttaydı. Prens hiç bir öğretmenden ders almamıştı, bizzat kral onu eğitti ve o da askerlerin hepsini eğitti. Küçük ergen bir veletken ona sarayı koruma sorumluluğu yüklenecek kadar zekiydi.
Nöbetçilerin ne zaman nerede ve hangi konumda olacağını en iyi bilen oydu. Saraya giriş ve çıkış hiç kolay değildi, zaten normalde de zor olan giriş çıkışlar özellikle gece en imkânsız hâlini alıyordu. Kral her ne kadar oğlunun bu başarısını takdir etse bile neden kaçtığını hâlâ anlayamıyor, belki de kral prens ile bu konu hakkında konuşacaktır.
Elbette kral tek varisi prens için endişeleniyor çünkü Kor Prens kaçtığı zaman onu kendisi geri dönmeden kimse bulamazdı. Kral her seferinde aratıyordu fakat hiç bir ilerleme kaydedilmedi bu zamana kadar.
Prens kendi lügatında yazanların içine birazcık babasından öğrendiklerini katarak ilerliyordu. Ve bu durum Kor Prensi yenilmez bir yanardağ hâline getiriyordu.
"Majesteleri, Kor Prens Kim Taehyung teşrif ettiler." Dedi kapıdaki muhafız. Prensin tüm dikkati dağılmıştı. Muhafızın sesi o kadar yoğun ve yüksekti ki düşünce tsunamisi onun yüzünden gitmişti.
"Çıkın." Dedi kral. Elbette buradan çıkacak olanlar muhafızlar ve hizmetkârlardı.
"Bir pürüz mü var majesteleri ?" Dedi Kor Prens tok sesiyle. Kafasını saygı için eğmiş, sol elini ise belinde asılı olan kılıcının etrafında tutmuştu.
"Evlenmen gerekiyor Taehyung. Kendine bir eş seçmen lazım, seçmezsen annenle ven sana bir eş seçeceğiz." Dedi kral. Prens hayatının en büyük şokunu yaşadı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cam Prens 🔮✓
FanficCam şehrinin eşsiz güzellikteki Prensine aniden gönlünü kaptırdı Kor Prens Kim Taehyung. (✯ᴗ✯) Yazar X bxb düzyazı