Cam Prens

19 2 0
                                    

Kor prens kendi krallığına bir sürpriz ile gelmişti. Alışık olmadığı birşey denemişti. El ele tutuştuğu kişi ile beraber gizli geçitlerden değil de, halkına göstererek geçmişti her taraftan.

Korkuyordu, çünkü seviyordu ve herkese göstermek istiyordu. Yüzünde halkının çokça görmek istediği o tatlı gülümseme, yanında ise gülümseme nedeni vardı.

Prensi mutlu gören herkes neşeleniyordu, uzun zamandır mutlu olamamıştı o çocuk. Savaşlara katılmış, en ön saflarda yer almış ve kendi benliğinde savaşın izleriyle dönmüştü her seferinde, somut değil soyut izlerdi bunlar ve mutlu olmak maalesef bir kere bile uğramamıştı ona.

Kapana kısılmış değil de, uçabilmesine rağmen kanatları yaralanmaya başlayan bir kuş gibiydi o. Ailesi bir sorun çıkarmazdı ona ama yine de savaş demek birilerini öldürmek, bunun için strateji kurmak demekti.

Bunları düşünmektense onu normalden daha mutlu yapan çocuğa baktı. Onun en büyük neşesi olmaya adım adım ilerliyordu bu çocuk.

"Tae ben korkmaya başladım ya baban beni sevmezse ?" Dedi Jeongguk hemen sol kenarında duran prensin elini daha sıkı tutarken.

"Endişelenme güzelim. Sakin ol, eminim babam da seni sevecektir." Dedi Taehyung gülümseyerek.

Jeongguk'un az da olsa içi rahatlamıştı. Taehyung ise onun boşluğunu fırsat bilerek yanağına tatlı bir öpücük kondurmuştu.

Taehyung sadece elini kaldırdığında görkemli sarayın kapıları ardına kadar açılmış, Kor Prens ve onun güzel misafiri güzellikle karşılanmıştı.

İkisi de yan yana, el ele sarayın içerisine girmiş ve mutlu mutlu ilerlerken. Kor Prens, Cam Prens hakkında yeni bir şey keşfetmişti. Cam Prensin tiki vardı. Kolunda.

Kolları birbirine deydiğinde Cam Prens kolunu kaçırmıştı ve bu bir süre devam etti. En azından Cam Prens gülerek kaçarken, Kor Prens de onu eğlenerek kovalarken Cam Prens bir balkona girene kadar devam etti. Kor Prens, Cam Prensi belinden yakaları ve omzuna da kafasını koyarak biraz soluklandı.

Cam Prens balkondan gözüken manzarayı izlerken, Kor Prens kafasını omzundan ayırmıştı ve kendine döndürmüştü. Cam Prens hâlâ sırıtıyorken, Kor Prens ikisinin de istediği bir adım atmıştı.

Dudaklarını, Cam Prensin dudakları ile birleştirmişti. Minik kovalamacanın üzerine bu dinlenme gibi bir şeydi onlar için. Böyle çok mutlulardı, hemde normalden bile fazla.

Evet burada kuş yoktu ama Kor Prensin özel kuşu olan Anka buradaydı ve şuan.. sahibinin oynaşmasından daha önemli şeyler olduğunu düşünerek onun kafasını gagaladı.

"Ah! Anka!" Dedi Prens sinirle arkasına dönerek. Kızmak istemişti ama kuşunun ciddi ifadesiyle birlikte meraklandı. Cam Prens ise yanakları pembe pembe duruyor, ikisine gülüyordu.

"Ne oldu Anka ?" Dedi Kor Prens. Kuşu ise onu takip etmesi için koridora doğru uçtu. Prens anlamıştı.

"Bir şey mi oldu ?" Diye sordu Cam Prens ve Kor Prensin elini yine sıkıca kavradı.

"Babam bizi çağırıyor." Dedi Kor Prens. Anka sadece ona haber vermek için gelmiş, Prensin mimiklerini okuyarak kaledeki yuvasına gitmesini istediğini anlamıştı.

Cam Prens düşündü ikisi de biraz önce koşarak balkona çıktıkları koridora geriye girerek. Kor Prensin morali düşmüştü.

Aklına gelen fikirle aydınlanmış gibi güldü.

Kor Prensin gözleri yere dalmış, kafası ise kazan gibi kaynıyordu. Onu kendi dolu ve sıkıntılı dünyasından koparan şey; Cam Prensin elini çekmesi ve ondan uzaklaşmış olmasıydı.

"Jeongguk ?" Dedi ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken.

Cam Prens ise çoktan kenarda duran kılıçlardan biri kapmış, kafasına da kaskı geçirmişti.

Kor Prens onun bu haline tebessümle karşılık verirken, Cam Prens yere yatmış ve değişik sesler çıkararak ( katırt kuturt, kıh kıh gibi ) geriye kalkmıştı.

Kor Prens karşısındaki tiyatroyu artık sırıtarak izliyordu.

Cam Prens dirilmiş gibi yaparken, konuştu.

"Sen! Kor Prens! Ben geçmişlerin korkulan lideri! Karaların Hükümdarı Jeon'um! Şimdi öleceksin!" Diye kafansında biraz önce yere yattığında kurduğu kelimeleri sarf ederken Kor Prensin üstüne koşmuş, fakat kılıcı kaldıramadan Kor Prens tikiyle oynadığı için nakavt olmuştu.

Kor Prens artık kahkaha atıyordu. Cam Prens ise yüzünü güldürdüğü için mutluydu. Cam Prens kaskı ve kılıcı tekrar yerine yerleştirdiğinde, Kor Prens onu saçlarından öpmüştü.

"Teşekkürler meleğim." Dedi ve Cam Prensi belinden tutarak kendine çekti.

Yine koridorda ilerliyorlardı ama bu sefer mutlulardı her ikisi de. 

Taht odasının önüne geldiklerinde Prensin adı ve bir misafiri olduğu anons edilmişti. Kral onları içeriye çağırttığında sakin adımlarla taht odasına girmişlerdi.

Kor Prens biraz önce aldığı motivasyon dolayısıyla kendine olduğundan daha çok güveniyordu. Fakat Cam Prens için aynısı geçerli değildi, motivasyonu kendi vermişti oysa..

Kral tahtından kalkıp, gelen ikiliye baktığında gözlerine inanamadı.

"Prens Jeongguk ?" Dedi Kral duygularını sesine ve hareketlerine yansıtarak.  Cam Prens tanınmayı hiç beklemiyordu aslında. Yine de farkına varması gereken şeyler vardı.

Her iki Prens de anlamak zorundaydı. Krallıkları adlarını bilmedikleri Krallıklar tarafından biliniyor, ikisi her yerde tanınıyordu.

"Taehyung.. gerçekten beni her zaman şaşırtıyorsun." Diye devamını getirdi. Ve ikilinin yanına giderek oğlunun omzunu patpatladı.

"Kızmadın mı ?"

"Ben o kadar kötü değilim evlat. Asıl kendini telkin etmen gerekiyor. Acaba ben bize bakabilecek miyim ? Ya da nasıl Cam Prense layık oldum gibi düşünüyorsundur. Düşünme, bak ben düşünmedim, annen gibi bir ateşi kaptım." Dedi Kral sözünün sonunda göz kırparak.

Cam Prens kıkırdarken, Kor Prens ise kaba bir kahkaha patlattı tıpkı babası gibi. Üçüncü adımı atmışlardı.

Karşılıklı güven.










Karşılıklı güven

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-✨🐼

Cam Prens 🔮✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin