Bölüm 9-Görev

94 8 3
                                    

"Kahve getirdim!"dedim heyecanlı bir şekilde. Bu sırada Five yatağında sırt üstü yatmış duvarı izliyordu. Bende elimde kahvenin birini komidinin üstüne bıraktım ve yanındaki koltuğa oturdum.

Tekrar Five'a baktığımda hâlâ tavanı izlediğini gördüm. Bu hiç normal değildi çünkü o kahveye dayanamazdı.

"Neyin var senin?"diye sordum. Gözlerini tavandan ayırmayarak konuştu.

"Kendimi iyi hissetmiyorum"dediğinde kaşlarım kendiliğinden çatıldı. Elimdeki kahveyi kominine bırakıp ayağa kalktım. Five anlamayan gözlerle bana bakmaya başladı.

"Seni ben iyileştirdim. Nasıl olur?'dediğimde düşünmeye başladım. Evet onu ben iyilestirdim ama işe yaramadı bunun nedenini başka bir zaman çözmek için aklımın bir köşesine not aldım.

"Tekrar denicem." Elimle bileğini tutum.

"Ne yapıyorsun?"dediğinde göz devirmeden edemedim.

"Seni iyileştirmeye çalışıyorum. İzninizle bileğinizi tutabilir miyim prenses?" dediğimde bu sefer o göz devirdi. Cevap vermeyince tekrar bileğini tutum.

Gözlerimi kapatıp vücudumdaki gücün akıp gitmesini istedim. Ve öylede oldu. Gözlerimi açtığımda damarlarımın bembeyaz olduğunu gördüm. Five'da aynı şekilde koluma bakıyordu. Beyazlıklar gittiğinde bileğini bırakıp koltuğa geri oturdum. Oda yatakta oturur pozisyona geldi.

"Nasıl hissediyorsun?"dedim merakla.

"İyi. Sen niye gelmiştin?"dedi eski haline dönerek.

"Söz verdiğim kahveyi yaptım ve teşekkür ederim."

Ben susunca oda kahvesini alarak içmeye başladı. Yüzünde kahveyi beğenmişcesine bir ifade vardı. Ayaklanırken konuştum.

"Ben gidiyorum. Ve tekrar teşekkürler Hargreeves."dedi kapıya doğru yönelerek. Bu sırada akademide sirenler çalmaya başladı. Ne olduğunu anlamadığım için Five döndüm.

"Neler oluyor?"dedi meraklı ve ürkek bir şekilde.

"Göreve gidiyoruz."dedi rahat bir şekilde. O aşağı ışınlanınca bende ışınlandım. Herkes sıraya geçmiş Regi'yi bekliyordu. Bende sıradaki yerimi alarak Regi'yi beklemeye başladım. Kısa süre sonra bunak salona teşrif etti. Elinde hiç bırakmadığı defteri de vardı.

"Göreve gidiyorsunuz."dedi istikrarlı bir şekilde.

"Şaka yapıyorsun. Biz bunu nasıl düşünemedik ya."dedim alayla. Artık onun bu saçmalıklarından sıkılmıştım. Ben özgür bir insandım ve sırf gücüm var diye özgürlüğümü elimden aldı ama artık dayanamıyorum.

"On numara sözlerine dikkat et."dedi sinirle.
Sırıtmaya başladım.

"Niye ceza mı verirsin?"dedi hâlâ sırıtarak. Klaus ise gülmesini bastırıyordu. Sinirden kıpkırmızı olmaya başladı.

"Bir daha uyarmicam!"dedi hiddetle.

"Görevi veriyo musun? Yoksa gidiyorum."
dedim rahatça.

"Seninle görevden sonra görüşücez. Göreviniz bir çeteyi durdurmak. Ellerinde bir sürü rehine var."diye açıkladı. Hepimiz akademiden çıkarken Luther adresi öğrenmek için Regi'nin yanına gitti.

.
.
.
.
.

Luther arabayı görünmeyecek bir yere park edince hepimiz arabadan indik.

"Hepimizi gruplara ayırıcam. Five, Vanya, Louis, El ve Kara siz sağ taraftan bizde sol taraftan giricez. Kendinize dikkat edin, anlaşıldı mı?" dedi Luther. Hepimiz anladığımızı belirtir bir şekilde mırıldandık.

.
.
.
.

Hellooooooo aylar sonra geri geldim. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın öpüldünüzzzz<3

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 30 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

My Type // Five HargreevesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin