Bölüm 3 😁 <3 ♡☆

91 14 24
                                    

Öncelikle Editörümüz sizden özür dilemem için beni tehdit etti çünkü bölüm başında söylediklerimin, fazla agresyon içerdiğini ve bunu insanların yanlış anlayabilecegi ve markamızı zedeleyecegini düşündü. Şuanda Türkçe klavyem kelimeleri düzgün yazmıyor ve gerçekten gerginlesiyorum ve sinirleniyorum. Birazdan süblimleneşeceğim.
Yani şunları söyledim:

"Arkadaşlar öncelikle bir konuda anlaşalım ben eşek başı değilim her hareketinizden haberim var, ben bölüm başlarına boşuna müzik koymuyorum değil mi ? Siz dinleyin diye koyuyorum umarım anlaşabilmişizdir."

Ben pek bir agresiflik göremiyorum...
Önceki bölüm nerde kaldigimi unuttum ve geri dönüp bakmaya üşendiğimden, çünkü çıkıp bu bölümü taslak olarak kaydedip tekrar girmekle Normalde uğraşırım ama sizin için niye uğraşayım.
Kafama yediğim şaplakla birlikte kafam yerine geldi ve hepinizden tekrardan özür diliyorum. Müşteri daima haklıdır.

Göz kırpıp beni içeri davet ettikten sonra ne düşüneceğim ve ne hissedeceğim konusunda pek bir fikir sahibi olamadım. Dönüp eve gitme seçeneği gayet makul bir teklifti ama paraya da ihtiyacım vardı. Her ne kadar alıcı gözüyle bakmasam da ve çirkin giyinisi ile heteroseksuel bir erkek olduğunu düşünsem de böyle bir patron da gayet kabulümdür. Sonuçta hikayenin ilerlemesi lazım.

-Normalde hikaye ben eve giderek son buluyor.-

Ama şuanda okuyacaklariniz canondur. Ya da başka bir evrende teklifi kabul ettiğimde ne olacak onu göreceğiz. Yani ben biliyorum da size de anlatacağım işte. Her şeyi açıklamamı beklemeyin benden. Bazı konuları da ben leb demeden siz leblebiyi anlayın.

Bu arada bir çok yorum -bir tane- da aldım önceki bölümlerden neden kimsenin ismi yok diye. Öncelikle kimin icin çalıştığımın bir önemi yok ya da ne için çalışacağımın;) bu bir
İkinci olarak ismini de öğrenmek istemiyorum ve tanismakta, mümkünse muhatap da olmayalım.
Üçüncü olarak da bana para verdiği ve her ay düzenli olarak maaşımı yatırdığı sürece hiç bir konuda herhangi bir problemim yok. Bunları ona da söylemem lazım.
Bir ara yaparım, herhalde.

Neyse tıpış tıpış açtığı ve beni beklediği kapıya doğru yürüdüm ve karnım ağzımda odaya girdim çünkü on tane kafa aynı anda bana döndü ve yirmi, bir de arkamdaki ile yirmi iki tane göz üzerime dikildi. Allahim eğer canımı alacaksan mükemmel bir zaman doğrusu. Sosyal anksiyetem sınırları zorlayarak beni bayılmaya ve panik atak yaşatmaya çalışırken ben de boş olan bir yere oturdum. Daha sonra gözleri benim üzerimde olan, tipinde meymenet olmayan şahsın söylediklerine kulak kabarttim. Sırt çantam hala kucagimdaydi. Bana güven veriyordu bu yüzden onu bir yere koymak istemedim. Belki arkasına saklanırım diye düşündüm.

Ancak arkadaşın biri çok saolsun, sesli bir şekilde.
"Canım buraya koysana, bak burası boş getir, tamam, koy söyle." Sonra kocaman bir gülümseme.

Yaklaşık 4 kiloluk çantamı olduğu gibi suratına geçirmek ve o gülümsemesini silmek istiyordum. Şiddet yanlısı biri olduğumu düşünüyorsanız düşünmeyin çünkü değilim.

Tek güvencemi de benden aldıktan sonra kendimi çırılçıplak hissettim. Bu yüzden sinirlenmistim. Evet iyilik yapmak istemiş olabilir ama ondan iyilik de istemedim? Bu etik ve felsefi konuları daha sonra konuşuruz bunlar da başka bölümün konusu şuan kimseyle tartışamam. Patronumu dinlemem lazım.

-bakın bir de insanlarla uğraşmam yetmiyormuş gibi, bir de klavyenin sürekli olarak dahayı, saha olarak yazmasinin ve daha bir çok kelimeyi yanlış yazmasinin benim damarlarımda saf gerginlik akmasına sebebiyet oluşuyla uğraşıyorum. Ben bunu nefes almadan yazdim, siz de nefes almadan okuyun-

Meğer ben size laf anlatırken o her şeyi çoktan açıklamış. Kimseyle görüşme yapılmayacak, nedeni de editör eksikliğinden bu odadaki herkes geçici olarak bu konumda görevlendirilecekti. Deneme ayı gibi geçecek bu zamanda isteyenler tabii ki de kurgu ve hikayeleri ile gelebileceklermis.
Böyle bir şey ne kadar mümkün ben bilmem ben patronun yalancısıyım böyle saçma iş olur mu demeyin sonra bana.

Diğer bir çok teknik konu da konuşulmuş ama ben hiç bir şey anlamadım. O yüzden size de anlatamam. Bunun daha önce hiç bir iş deneyimimin olmaması ve bilgi eksikliğimden kaynaklandığını düşünmeniz bana çok büyük ayıp olur.

Hatta ben, daha önce iş deneyimimin olmamasını ve hiç bir kitabimimin basılmamış olmamasının çok daha büyük bir problem olduğu kanısındayım?

Yine de mutluydum editörlük sayesinde bir çok yeni yazar ve hikaye kesfedebilir, kendimi de gelistirebilirdim.

-burda da ecemin yalancısıyım o bana böyle olduğunu söyledi, editörler ne yapıyor bilmiyorum.-

Bu anlamda benim için durum kazan-kazan oluyordu. Hatta bir de her ne kadar haz etmesem de. Karşımda ne zaman ona baksam gözleri üzerimde olan şahısla birlikte üçlü bir kazanç olabilirdi.
Tabii beni yiyecek gibi bakmayı keserse.

Çok iş yapmışım gibi yorulduğumdan gidip kendime tekrardan kahve aldım. Tam da o sırada bizim dağ ayısını gördüm.
-Hani şu kapı girişinde beni düşürüp bir de eve göndermeye çalışan dağ ayısı vardı ya heh o-

İçtiğim 4. Filtre kahveden olsa gerek kalbimde bir ritim bozukluğu yaşadım.
-ritimi de rıhtım olarak yazdı-
Yanıma gelip "Kahve mi içiyorsun" Diye sordu.
Sence aminakoyim? Elimdeki neye benziyor?
Tabii ki bu şekilde söylemedim. Yalnızca kahve bardağını gözüne soktum. "Evet" daha sonra benim için çok yapmacık bir şekilde gülümseyip bir an önce masa başına dönmek için seyirttim.

Gönderilmiş bir kaç kurguyu ve yazıları inceledim. Bir tanesinde antik ruhlardan, mitolojiden, Felsefe ve sosyolojiden girip çıktığı bir çok tahlilin olduğu yazıyı incelemeye başladım. Enayi. Kim okur böyle şeyleri. Alacaksın bir kızı sonra bir de erkeği. Birbirine, ateş çıkartana kadar surttureceksin sonra herkes ekrana yapışacak senin neyine böyle yazılar hele Türkiyede.

Sosyolojik cikarimlarim içinde özür dilerim. Nedense bu da birilerini kirarmis gibi hissettirdi çünkü müthiş alıngan bir memleket.
Maalesef yine yaptım.

-Buralarda bir kaç bir şey yazmıştım ama korkudan sildim çünkü hukuk da bilmiyorum kendimi savunamam-

Sanırım bu da beni yanlış anlaşılmalara sokar. O yüzden söyle izah edeyim
Sansür sansür sansür sansür sansür sansür sansür sansür sansür sansür sansür sansür sansür sansür sansür sansür sansür sansür sansür sansür sansür

Her neyse dediğim gibi böyle şeylere çok da gerek yok. Sonuçta hızla tüketim kültürüne sahip bir dünyada yaşadığımızı düşünürsek bu denli üzerine düşünülüp kurgulanan yazılar maalesef sönüp gidecektir. İnsanlar eğlenmek ve bunu yaparken olabildiğince az enerji harcamak istiyorlar. Tabii bu en doğal hakları. Zaten bir çok yeşil ve yaşam için kullanılan alanları da bunun için yok ettik ve pişmanlık duymuyoruz. Çünkü kitlesel iletişim araçları sayesinde kendi beyinlerimiz de erimiş peynire döndü artık üzerine tel kadayıf döküp yeriz herhalde.

HAHAHAHAHAHAHAAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHA

Nereye gidiyorsunuz ya ?
Sıkıcı mı oldu ?
İyi gidin ya ben de yazmıyorum ne haliniz varsa görün. Gerçeklerin canınızı sıkması benim suçum değil.
🤨🤨

Patronum Bir ZorbaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin