Ben kaçmak veya savaşmak arasında kalmışken kalmaya karar vermiştim. Biz Hakan abi ile bu yola beraber girmiştik daha başından onu yarı yolda bırakmak olmazdı. Hemen yerde gördüğüm bir sandalyeyi iki elimle sıkıca kavradım ve ve o tarafa doğru koşmaya başladım. Hakan abi ve adamları karşı tarafın sayısının üstün olması nedeniyle baskınlık kuramamıştı. Karşımda gördüğüm ilk adamın kafasına sandalyeyi çok sert bir şekilde geçirdim. Sandalye ile adamın kafasına vurduğumda elim acımıştı sandalyeyi bıraktım ve birkaç saniye ellerime baktıktan sonra kafamı kaldırdığımda gördüğüm şey oydu "Güneş Gözlüklü Adam". Kavga esnasında gözlükleri gözünden düşmüştü, o acımasız gözlerle gözümün içine baktı ve belinden çıkardığı tabancasını yan bir şekilde tutarak bana doğrulttu. Ardından sırıttı ve konuşmaya başladı. "Yolun sonuna geldin ha Koroğlu ?"
Ben korku içinde adamın gözlerinin içine bakarken Hakan abi silahı kavradığı elini sertçe yere doğru eğdi ve diğer eliyle adamın burnuna sert bir yumruk geçirdi. Ardından adamlarına bağırmaya başladı. "Kalkın beyler polisler gelmeden şu piçleri götürelim bakalım ne istiyorlarmış."
Apar topar kalkan Hakan abinin adamları yerdeki adamları teker teker kaldırdı ve arabaya taşırken birisinin kafası çok fena kanıyordu. Evet tahmin ettiğim gibi sandalyeyle saldırdığım adamdı Hakan abi önce adama sonra bize sinirli bir şekilde baktıktan sonra konuşmaya başladı. "Hassiktir, ne yaptınız lan bu adama ?" Hakan abinin adamları dehşet içinde yerde kanlar içinde yatan adama bakarken gözlerini ayırmadan cevap verdiler. "Valla ben yapmadım abi. "Ben de bilmiyorum abi." Bu konuşma geçtikten sonra hepsi aynanda gözlerini bana diktiler ben de derin bir iç çektim ve konuşmaya başladım. "Ben yaptım."
Hakan abi dişlerini sıkarak bağırmaya başladı. "Ulan ne yaptın sen bu adama ? SANA KAÇ DEMEDİK Mİ BİZ DEMEDİK Mİ ?" Ben karmaşık duygular içerisindeyken kalp ritmim gittikçe hızlanıyordu. "Ölmüş mü ?"
"Ulan adamın kafasını patlatmışsın birde soruyor musun ?" Ben istemsiz bir şekilde yere yığıldım ve ellerimle yüzümü kapattım. Katil olmuştum, benim de o şerefsizlerden farkım kalmamıştı. Hakan abi adamlarına yerdeki adamları teker teker taşıttırdıktan sonra yanıma geldi ve elini omzuma koydu ve konuşmaya başladı. "Erim polisler birazdan burada olur, toparlanman lazım hadi." Ne düşüneceğimi, ne yapacağımı hiç bilmiyordum aklımdan geçen tek şey artık pisliğin teki olmamdı. "Beni yalnız bırak, teslim olacağım."
"Erim saçmalama hadi gidiyoruz."
"Teslim olacağım dedim, o kadar."
"Bak aslanım gerekirse doktor falan getirtiriz bir çaresine bakarız ama seni şimdi polislere teslim edemem hadi gidiyoruz."
Yerden destek alarak kalktım, benim kalktığımı gören Hakan abi de ayağa kalktı ve hızlı adımlarla kulübün dışındaki siyah araca yöneldik. Adamlardan biri dikiz aynasından bize baktı ve konuşmaya başladı. "Nereye gidiyoruz abi ?" Hakan abi düşünceli bir şekilde yere bakarken kafasını kaldırdı ve adama yanıt verdi. "Erim'i eve bırakacağız sonrasında bizde mekana gideriz."
"Ben de geliyorum."
"Erim bak-"
"Geliyorum dedim, bitti."
Mekan dedikleri yer neresiydi, Hakan abinin ne gibi bir planı vardı hiçbir fikrim yoktu. Yol boyunca camdan dışarı baktım ve ne yaptığımı düşündüm, çok rezilce bir durumdu. Şehrin biraz arka tarafında dağlık bir bölgeye gelmiştik. Arabadan indiğimde karşımda iki katlı güzel bir ev vardı. Hakan abi önden gidiyordu bizim çocuklar ise arabadaki baygın adamları mekana taşıyordu. Hakan abi cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açtı. Hepimiz içeriye girdikten sonra telefonunun flaşını açtı ve koridorun sonundaki paspasa doğru ilerledi. Paspası yana kaydırdıktan sonra oradaki kapağı gördükten sonra şaşırmıştım, öyle bir şey beklemiyordum. Hakan abi kapağı açtıktan sonra aşağı doğru inmeye başladı biz de arkasından indik. Hakan abi merdivenlerin sonuna geldiğinde karşısındaki düğmelerden odanın ışığını açtığında bir şok daha geçirmiştim. Her tarafta raflar, dosyalar, ortada kocaman bir masa ve bir sürü sandalye odanın sonunda ise birkaç koltuk, sandalye ve televizyon vardı. Hakan abi telefonundan birisini arayıp kulağına dayarken adamlar şerefsizleri sandalyelere bağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgelerin Gürültüsü
ActionSanırım 19 yaşında birisi bunu nasıl başaracak diye düşünüyordu, haksız da değildi ama artık kaybedecek neyim vardı ki.. "Kes sesini Erim ! Bu adamlar senin bildiğin gibi değil iki güne kalmaz harcanırsın." "Yeterince üstümüze gelmediler mi sence d...