18 Haziran 2023 (İstanbul)
O haberi alalı yaklaşık 4 saat oldu, ben yatağımda oturmuş kendimi düşüncelerime bırakmıştım. Kim ondan ne istemişti ki ve neden beni art arda aramıştı, Hakan Akbay denilen o adamın Eylülle ne işi olabilirdi,4 saattir bu sorular beynimi kurcalarken telefonumun çalmasıyla kendime geldim. Elime alıp kimin aradığına baktığımda tanımadığım bir numaraydı, açtım ve kulağıma doğru götürdüm.
"Alo"
Bu Eylül'ün yeni sevgilisiydi şimdi hiç ona tahammül edecek halim yoktu ancak söyleyeceklerini merak ediyordum.
"Ne var ?"
"Ne boklar yediğini bilmiyorum ama Eylül'ün öldürülmesinde bir parmağın olduğunu biliyorum seni adi herif."
"Doruk sen ne dediğinin farkında mısın ? Sana tavsiyem kimi neyle suçladığına dikkat et."
"Polisler Eylüllerin evinin çaprazındaki mobese kameralarını izletti, sen neyden bahsediyorsun ? Şansa bak ki senin çıkış vaktinde, senin motorunun tıpa tıp aynısı kask takınca kurtulabileceğini mi zannediyordun ?"
Bu kelimeleri duyunca çok sinirim bozulmuştu ve refleks olarak ayağa kalktım.
"KES SESİNİ DORUK ! SEN BENİ NEYLE SUÇLUYORSUN OROSPU ÇOCUĞU ?"
"BANA SESİNİ YÜKSELTME KOROĞLU SEN ACİZ BİR KATİLSİN BUNU KABUL ET !"
"Pekala anlaşılan bu meseleyi böyle çözemeyeceğiz, neredesin onu söyle."
"Yarım saate Kristal kafenin orda olurum."
"Güzel bakalım bunları orada da söyleyebilecek misin, bekle beni Doruk Balcı."
"Sabırsızlıkla bekliyorum Koroğlu, sabırsızlıkla."
Telefonumu yatağın üzerine attım ve hızlıca üzerimdeki tişörtü çıkarıp onu da yatağın üzerine attım. Dolabımın kapağını açtım ve içinden krem rengi tişörtümü çıkartıp üzerime geçirdim, altıma ise yine krem rengi kargo pantolonumu giydim ve üzerime kırmızı kolej ceketimi giydikten sonra Işığımın hediyesi olan zincir kolyeyi boynuma geçirdim ve aynada saçımı dağıttıktan sonra dışarı çıktım ve 2023 model siyah Low Riderin üzerine bindim ve anahtarı takıp çalıştırdım. Ardından şehir merkezine doğru sürmeye başladım.
Yazarın Anlatımıyla
Siyah cipin içinde Erim'in hızla uzaklaştığını gören adam telefonunu çıkardı ve Hakan'ı aradı.
"Abi çocuk motoruna bindi hızla uzaklaşıyor."
"Tamam Cemil sen daha fazla oyalanmadan çocuğu takip et ve yerini bana bildir."
"Tamamdır abi."
30 Dakika sonra Erim'in anlatımıyla
Motoru kristal kafenin önünde müsait bir yere park ettim ve kaskımı çıkarıp kafenin içine doğru yöneldim. Kafenin otomatik kapıları açıldığında onu gördüm.
"Kıvırcık piç"
Karşısına oturdum ve dişlerimi sıkarak konuşmaya başladım.
"Sen beni neyle suçladığını sanıyorsun lan amın feryadı."
"Bana bak Erim benim sabrımı taşırma, hakaret etmeyi kes."
"Tamam kestim hadi derdin ne söyle."
"Sen Işığın-" O cümlesini bitirmeden sertçe elimi masaya vurdum ve sözünü kestim.
"Sakın ama sakın bir daha Işığımın adını ağzına alma."
"Ne oldu, ölmüş sevgilini hatırlatınca zoruna mı gitti ? Sen benim sevgilimi öldürdün katil herif."
Bu sözleri söyledikten sonra kendimi tutamadım ve suratına bir yumruk geçirdim. Ben ona vurduktan sonra sandalyeden yere düştü ben de onun üzerine çıktım ve boğazına yapıştım.
"BANA BAK ŞEREFSİZ ! BENİ KATİL OLARAK SUÇLAMANI GEÇTİM, SEN IŞIĞIN ADINI DAHİ AĞZINA ALAMAZSIN, ANLADIN MI LAN BENİ ANLADIN MI ?"
Yaklaşık 20 saniye boğazını sıktıktan sonra arkadan çok tanıdık gelen o sesi duydum.
"Kesin şu saçmalığı."
Hakan Akbay.. Onu sesinden tanımıştım ancak Doruğu bırakmaya hiç niyetim yoktu.
"Bırak dedim Koroğlu bırak !"
Ben daha da bırakmayınca iki kişi koluma girdi ve beni sertçe geriye çektiler. Doruğa baktığımda masadan destek alarak kalkmış nefes nefese kalmıştı. Sürekli öksürüyordu, sakinleştikten sonra kolumu sertçe Hakanın adamlarının elinden çektim ve Doruğa acınası bir bakış attım. Doruk biraz toparlandıktan sonra derin bir nefes aldı ve gerilip bana vurmaya çalıştı. Hakan ise yanımda onun elini tutmuş her zamanki sert bakışlarını bu sefer Doruğa atıyordu.
"Az önce biz gelmesek buradan ölün çıkıyordu, kurcalama." Doruk nefes nefese bir süre bana baktı ardından gözlerini Hakana doğru çevirdi.
"Peki, öyle olsun. Ancak bu burada bitmeyecek." Doruk elini çekti ve bana omuz attıktan sonra hızlı adımlarla kafeden çıktı. Onun gidişini izledikten sonra Hakan'a döndüm ve birkaç saniye baktıktan sonra konuşmaya başladım.
"Ne var sen ne arıyorsun burada, ve yine beni nerden buldun ?"
"Bunları burada konuşamayız araba dışarda hadi gidelim."
"Akşam görüşmeyecek miydik ?"
"Akşam farklı bir konu için görüşeceğiz hadi dedim."
Hızlı adımlarla kafeden çıktık ve kafenin arka tarafındaki son model Mercedes Benz Vitoya doğru yöneldik. Hakan'ın adamları aracın sürgülü kapısını açıktan sonra Hakanla beraber araca bindik ve koltuklara oturduk.
"Ee Hakan ne var ?"
"Ulan velet sen askerlik arkadaşınla konuşmuyorsun ne lan bu üslup ?"
"Tamam Hakan abim bak abim diyorum hadi artık anlat neler dönüyor ?"
"Eylül Yılmaz'ın öldürüldüğünden haberin var değil mi ?"
"E-Evet de sen nerden biliyorsun ? Ben de seninle bu konuyu konuşacaktım"
"Ben her şeyi bilirim Koroğlu, neyse önemli olan bu değil önemli olan şu ki.."
Hakan beni şaşırtmaya devam ediyordu ancak son söylediklerinden sonra biranda sesini kesmesi de ilginçti sanki bireyleri söylemek için tereddüt ediyor gibiydi.
"O ki ?"
"Işığın ve Eylülün katilleri aynı kişiler.."
Evet bir bölümün daha sonuna geldik. Bu akşam saat 20:00 gibi karakter tanıtımı atacağım. Ve size birkaç sorum var.
-Sizce Hakan neden Erimi takip ettiriyor ?
-Sizce Doruğun bir sonraki hamlesi ne olacak ?
-Hakan Erime destek çıkacak mı ?
-Ve kim Erimden ne istiyor ?
Yorumlarda bölüm hakkında fikirlerinizi ve görüşlerinizi belirtirseniz üstüne bir de oy atarsanız beni çok mutlu edersiniz kendinize dikkat edin <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgelerin Gürültüsü
ActionSanırım 19 yaşında birisi bunu nasıl başaracak diye düşünüyordu, haksız da değildi ama artık kaybedecek neyim vardı ki.. "Kes sesini Erim ! Bu adamlar senin bildiğin gibi değil iki güne kalmaz harcanırsın." "Yeterince üstümüze gelmediler mi sence d...