3.Bölüm

68 3 2
                                    

"Bende Akın." dedi sarışın olan, Balınla bense şaşkın şaşkın birbirimize bakıyorduk. Balın öksürerek genzini temizledi ve "Ne tür bir teklif ve daha önce tanımadığınız kişilere neden bunu soruyorsunuz." dedi şüpheli bir sesle "Oh doğru ilk önce onu söyleyelim. Şimdi biz Aralla dolaşıyorduk sonrasında aklımıza bir fikir geldi dedik ki karşımıza çıkan ilk ikili kişiye bir yarış teklif edelim dedik hem buraya eğlenmeye geldik değil mi sizide gülerek konuşurken görünce eğlenceli kişiler olduğunuzu düşündük aradığımız kişileri bulunca da yanınıza geldik." dedi Akın. Biraz düşündükten sonra "Hangi oyunu oynuyoruz o zaman"dedim gülümseyerek "Kabul ediyorsunuz yani" dedi Aral. "Bizde buraya eğlenmeye kafa dağıtmaya geldik neden olmasın." dedi Balın ardından bana döndü ve yumruk tokuşturduk. Çocuklar gülerek bizi izliyorlardı. "O zaman bizde kendimizi tanıtalım ben Bengi","Bende Balın","Tanıştığımıza memnun oldum kızlar." dedi Aral. "Bir oyun fikriniz var mı"diyerek sordu Balın. "Bowlinge ne dersiniz" dedi Akın "Bize uyar değil mi Balın" dedim Balına bakarak, o da kafa sallayarak onayladı. "Hadi o zaman gidelim" dedi Aral. "Bir dakika bir dakika" diyerek gördüğüm pamuk şekerleri doğru koştum. Peşimden geldiler. Kendime pembe bir pamuk şeker Balına ise elma şekeri aldım. Elimde şekerlerle dönünce gülmeye başladılar. "Pamuk şekere zaafım var"dedim ve elma şekerini Balına uzattım. Aral ve Akında şekerlere doğru ilerlediler. Aral mavi bir pamuk şeker aldı Akın ise horoz şekeri aldı. "Şimdi gidebilir miyiz Bengi Hanım" dedi bana bakarak ve gülerek Aral. "Evet hadi gidelim" dedim Balının koluna girerek. Kahkahalar eşliğinde bowling salonuna gittik.
İlk atışlar bizdeydi. Bir bowling topunu aldım ve hafif alçalarak topu attım. Bingo! Hepsini devirmiştim. Balına bir beşlik çaktım ve Balın atışını yapmak için ilerledi. Balında hepsini devirmişti.  Aral ve Akın şaşırmış bir şekilde bize bakıyorlardı. "Galiba korktular"dedim Balına,gülerek. "Galiba bile değil yüzlerine baksana" dedi Balın. "Akın bileğine kuvvet kardeşim" dedi Aral şimdi atış yapacak Akın'a. Akın da hepsini devirmişti. Onlarda beşlik çaktılar ve sıradaki kişi Aral atışını yapmak için topu aldı ve alana ilerledi havalı bir duruşla topu gönderdi. Birkaç saniye sonrasında Akın başta olmak üzere Aral dışında hepimiz gülmeye başladık. Aral boşa atmıştı. "Merak etme öğrenirsin öğrenirsin." dedim Arala gülerek benim gülüşümü görünce o da gülmeye başladı. Oyun çok eğlenceli bir şekilde devam etti ve en sonda beraberlikle bitirdik. Aral ilk atışını şanssızlığa bağlayarak çok daha güzel atışlar gerçekleştirmişti. Yeni arkadaşlarımızla çok eğlenmiştik. Çıkışta sosyal medyadan birbirimizi ekledik ve dağıldık. Balınla ikimiz onun arabasına doğru ilerledik.
Yolda, çok aç olduğumuz için Pizzacıya uğrayıp en sevdiğimiz çeşit olan mantarlı pepperoni yanına fırında patates ve kola aldık. Eve vardığımızda hemen üzerimize pijamalarımızı giyip televizyonun karşısındaki kanepenin önüne masamızı çektik ve aldıklarımızı üzerine yerleştirdik. Balının favorisi Alacakaranlık serisini açtık televizyondan. Bir yandan elimdeki dilimi ısırıp bir yandanda pipet yardımıyla kolamı içiyordum. Ağzımdaki lokma bitince,"Alışverişe gidemedik ama çok eğlendik uzun zamandır ihtiyacım varmış halbuki böyle bir eğlenceye" dedim "Kesinlikle uzun zamandır bu kadar çok kahkaha atmamıştım" diyerek karşılık verdi. Aç olduğumuz için yemek yemekten pek konuşamadık yemek bitince de yediklerimizi topladık. "Hadi maske günü yapalım" dedim neşeli bir şekilde bu mutlu halime kıyamayan Balın kafasını salladı. Banyoya gittik ve bakım malzemelerimizin bulunduğu dolaptan hayvan figürlü iki maske çıkardım. Balına zebralı kendime pandalı almıştım. Maskeleri yaptık ve yüzümüze asla uymayan maskeler çok komik olmuştu. Birbirimize bakarak gülmemek için zor duruyorduk. "Güldürme kayıyor yüzümden." dedi Balın. Bunu demesiyle daha da gülmeye başladım. Balında dayanamadı ve bir iki dakika içerisinde çıkardık maskelerimizi. "Ağzıma giriyordu çıkarmasam" dedi Balın gülerek. Ben hâlâ halimize gülüyordum. "Bugün çok güldük" dedim karnımı tutarak "Çok güldük çok da yorulduk Hadi uyuyalım artık" dedi Balın ve ona hak vererek odama ilerledim. "İyi geceler Balınn","İyi geceleeer" diyerek odasına girdi ve bende odama girdim direkt yatağa atladım ve yorganı üzerime çektim. Yarın maçım vardı uyuyup dinlenmem lazımdı. Yatağın yanındaki komidinin üzerinde duran gece lambamı kapattım ve uyumaya çalıştım. Tam o anda telefonuma bir bildirim geldi, telefonu elime alıp kilidini açtım. Bir mesaj gelmişti. "İyi geceler Pamuk şekeri-Aral Erdem" mesajı görünce istemsizce sırıttım. Hemen bende ona mesaj yazmaya başladım "İyi geceler Policeman" yazdım ve gönderdim. Hesabına zaten arabadayken bakmıştım. Üniformalı fotoğrafları ve spor yaparken çekilen videoları vardı. Tahmin ettiğim gibi yapılı bir vücudu vardı. Benim hesabımda ise kampüste ve denizde çekildiğim fotoğraflar vardı. Yasal olmayan bir spor yaptığım için fotoğraf paylaşmamıştım spor yaparken, bir de ailem problemi var tabii. Aral mesajımı beğendi ve bir hikaye paylaştı lunaparkta çekilmiş bir fotograftı ve içerisinde pamuk şekerler de vardı. Hikayesinden çıktım ve telefonu kapatıp yanıma koydum artık uyumam gerekiyordu.

Uyandığımda saat 07.00 idi alarmla uyanmış ve hemen yatağımı toplayıp duşa girmiştim. Şimdi ise koşu yapmaktan vazgeçmiş sadece esneme hareketleri yapıyordum. Bugün mekanda çalışacaktım. Esneme hareketlerini bitirdim ve telefonumda açık olan müziği kapattım, üzerime siyah bir eşofman ve aynı renk bol bir sweatshirt geçirdim. Spor çantama su mataramı sargı bantları yedek kıyafetlerimi ve ufak atıştırmalıklar koyup odadan çıktım. Balın hâlâ uyuyordu bugün boş günümüzdü yani aslında sadece Balının boş günüydü. Hemen mutfakta bir sandviç hazırladım dolaptan bir enerji içeceği aldım ve evden çıktım sandviçi mekanda yiyecektim. Apartmandan çıktım ve motoruna ilerledim. Her zaman spor çantamda olan kaskını çıkarıp kafama geçirdim ve motora atlayıp mekan doğru yol aldım.

Geçişlerden geçmiş ve son merdivene gelmiştim hızla merdivenden çıkıp odama ilerledim kapıda gümüş harflerle gölge yazıyordu. Odaya girer girmez sandivicimi yedim ve spor kıyafetlerimi giydim. Mekanın iki bölümü vardı: Kafes ve çalışma alanı. Çalışma yapmam gerekiyordu. İçeceğimi elime alıp alana doğru ilerledim.

Spor yaparken  en çok vakit geçirdiğim alet boks torbasıydı. Eldivensiz çalışmak insana işkence gibi gelebilir ama benim alıştığım bir şeydi sadece sargılarla boks yapmak. Alanda sadece ben yoktum ama mekanda Göktuğ dışında neredeyse kimse bana  yaklaşmak haksızda sayılmazlar. Sıkı at kuyruklu siyah şapkalı tamamen siyah kıyafetlere bürünmüş ve spor yapan bir kişiye kim yakın olmak isterdi ki birde o kişi gölge ise ben olsam bende bana yaklasmazdım büyük ihtimalle.

Son olarak 30 barfiks çekip bırakmıştım. Terden ölüyordum ama tam olarak maça hazırdım. Odama geçtim ve getirdiğim atıştırmalıklardan yedim. Telefonumu çantamdan çıkardım geldiğimden beri hiç elime almamıştım. Balın'dan mesaj vardı. "Başarılar Gölgem kazanmadan gelme!!" mesajı 32 diş sırıttım bu dünyadaki en iyi hislerden biri en yakın arkadaşının her daim yanında olması. "Ona şüphen olmasın" diye bir mesaj gönderdim bende, ardından instagramda dolaşmaya başladım, yaklaşık 10 dakika sonra Göktuğ geldi, "Maçın 20 dakika sonra, kazanmazsan hiç iyi şeyler olmaz bahislerin %78 i sana izdiham çıkar haberin olsun" dedi uyarıcı bir şekilde "Beni acemi falan mı sanıyorsun gücümü en iyi sen bilirsin ve bu güne kadar hiç kaybetmedim benimle konuştuğunun farkındasın değil mi?" sinirli bir şekilde  oturduğum yerden kalkarak ona yaklaştım. Bugüne kadar bana hiçbir zaman böyle bir şey söylememişti. "Hiç mi kaybetmedin?" dedi alayla "Tamam 1 defa sadece 1 defa kaybettim onun cezasını kendime çok iyi bir şekilde verdim bunu biliyorsun bilmemezlikten gelme uyumadan çalıştığım günlere sen şahit oldun" dedim bağırarak, bana bu şekilde davranamazdı benim tanıdığım Göktuğ böyle değildi. "O zaman çalışmanın karşılığını verme zamanın geldi,Gölge. Git ve bu sefer kazan. Ona karşı bu sefer kazanacaksın eğer kazanamazsan bu sefer kendini nasıl cezalandırırsın bilmiyorum kendin karar ver!" neredeyse yüzüme tükürür gibi konuştu ama amacını anlamıştım beni sinirlendirmek istiyordu beni deliye çevirmek istiyordu çünkü o zaman akıl almaz birisi oluyordum. Ve anlamıştım bugün neredeyse 15 dakika sonra 1,5 yıl önce kaybettiğim kişiye karşı olacaktım. Bu sefer kazanacaktım. Bu sefer Gece'yi yenecektim!

Kalp KafesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin