Bazen kısa hikayeler çok şey anlatır.

23 5 1
                                    




Daha çocuk yaşta iken verem hastalığını yenen Gülay Göktürk, doğuştan mücadeleci biriydi.



1985'de Konya' da doğan Gülay, hayatta kalan 5 çocuktan ortanca olanıydı. 14 yaşındayken babasını kaybetti ve bu olay ailesinin İstanbul'a taşınmasına neden oldu. Aradan geçen yedi yıl içinde önce tüm kardeşleri evlenmişti. Sonrasında Annesinde bu alemden göçmesi ile kendini çok yalnız hissetmeye başlayan Gülay. Gençlik çağlarında, vapur, feribot ,işlerinde çalışmaya başladı. Bulunduğu sektörde ilerleyerek yurt içi ve yurt dışı büyük gemilerde çalışacak kadar tecrübe edindi. Büyük yolcu gemileri ile büyük turlarda , yolcuların hizmetinde çalışarak, denizi kendine ev bellemişti. Mesleki hayatının profesyonel zaman dilimine , o zamanlar çok ünlü olan 'Turkuaz firmasının 'Setur' gemisiyle başladı.


Gidecek pek bir yeri yokmuş gibi yalnızlığı sevmiş, denizlerde olmayı kendine görev bilmişti. Zorlu çocukluk yıllarının , kötü düşlerini, mavi deniz ve okyanusların sularıyla, güzel temiz görüntüleriyle atıyordu zihninden. Aslında düşündüğü, gördüğü kadar denizde güzel değildi. Denizlerde dertliydi yaşamında. Berrak su, bazen çamur , bazen kimyasallar içinde bunalıyordu . Ama onu dinleyen yoktu ki. Derdini kime anlata bilsin . İçini kime açabilsin.


Dostuydu denizler Gülay'ın. Dert ortağı kader ortağıydı . Bazen sulara olan sevgisini içinden bildirir bazen avazı çıktığı kadar bağırırdı . Onu duyduğuna , anladığına inanıyordu. Huzurdu onun için bu engin sular . Ucu bucağı gözükmeyen deryalar onun en güçlü en sadık arkadaşıydı. Bu nedenle kopamadı, kopmakta istemiyordu. Kader onu sallasa da ,sınasa da vazgecemiyordu.


Mürettebatı olduğu Setur ve jawaks gemileri çarpıştı.


Gülay ilk başta havanın kötü olmasından dolayı bu seyahat konusunda endişeliydi fakat korkusunun üstesinden gelerek gemiye bindi. 20 Ağustos 2019'da


2 gemi çarpıştı fakat şans eseri hiçbir zayiat verilmedi ve iki gemi de limanlarına geri dönebilmeyi başardı. Setur' da oluşan hasar raporlanandan çok daha büyüktü ve tamiri 100.000 dolara mal oldu.


Gülay ve gemi mürettebatı, başka bir gemi olan mayday 2013' e transfer edilmişlerdi.


28.Ocak.2021' de Gülay için yine bir kara gün olacaktı. Fakat yaptığı işe duyduğu, büyük aşk onu denizlerden koparamıyordu.


Mayday 2013 buz dağına çarptığı sırada Gülay yatağında, hayatı ve varlık alemini düşünüyordu. Gülay hemen kamarasındaki yataktan kalkarak güverteye gitti ve çocuklarla kadınların cankurtaran botlarına binmelerine yardım etti.


İnsanlar puslu okyanusun, soğuk suları içinde çırpınıyordu. Devasa gemi pusun ardından dev bir buz dağına çarpmış büyük bir darbe almıştı. İnsanlar korku ve panik içinde çığlıklar atıyordu. Bir çoğunun sesi suyun içinden geliyordu. Cankurtaranlara önce binebilmek için görevlileri ezip geçiyorlardı. İnsanlar içinde kargaşa ve panik hali vardı. Görevliler müdahale edemiyordu. Can pazarı başlamıştı. Can simitleri kapışılıyordu . Bir çok insan kargaşa yüzünden soğuk ve puslu suya düşüyor yada itiliyordu. Bir ağlama sesi geliyordu. Terk edilmiş bir bebek yada kaybolan bir bebekti.


Gülay kargaşa içinde bir bebek bulmuştu . Onu güç bela minnet aczi yet göstererek cankurtaran botlarından birine aldırmaya ikna edebilmişti . Bebeği bota teslim ederken adeta bebekle göz göze gelmişlerdi. Bebeğin Kara gözlerinde kaybolan Gülay adeta o güzel gözlerde kilitlenmişti. Bebek adeta gülümsüyordu. Sanki teşekkür ediyordu Gülay'a . Bot aşağı inene kadar bakıştılar . Gemi suya doğru batıyordu. İki adam can simidi kavgası içindeydi. Biri , bir diğerini ittirdi ve Adam itmenin darbesiyle Gülay'a çarptı. Arkasından beklemediği bir darbe alan Gülay dengesini kaybederek önce kafasını yanında duran direğe çarptı sonrasında puslu suyun içine düştü.

Su Perisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin