◆7◆

143 17 2
                                    

❊❊❊

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

❊❊❊

Gözlerimi açtığımdan beri Mirzat'tan başka kimseyi görmemiştim. Kahvaltı için odaya getirdiği tepsi alışık olmadığım tatlılarla doluydu. Mirzat'ın maritozzi olarak tanıttığı çörek, pankekler ve meyve reçelleri güzeldi ama benim yediğim türden bir menü değildi. Çörekten bir ısırık alırken dayanamayıp "Neden İtalya'da yaşamıyorlar?" diye sordum Mirzat'a.

Mirzat fincanıma espresso koyuyordu. "Efendi'nin ailesi uzun zamandır Türkiye'de yaşıyordu. Anneleri İtalyan'dı ve kendi kültürünü çocuklarına yansıtmayı seviyordu. Onları sık sık İtalya'daki evlerine götürürdü." dedi işini dikkatle yapmaya devam ederken. "Ayrıca oğulları üniversiteyi İtalya'da okudu."

Bu kadar zenginliğine rağmen üniversiteye gitmiş olmaları şaşırtıcıydı. Ağzında gümüş kaşıkla doğan insanlar bile eğitime önem veriyordu. Doğrusu imrenmiştim.

Mirzat fincanımı pankek tabağımın yanına koydu. "İhtiyacınız olursa seslenin. Afiyet olsun." Gitmek için adım atmıştı ki içimdeki ani dürtüyle "Dur!" dedim. Afallayarak baktı. Bu adama ısınamamıştım ancak benim için uğraştığı belliydi. Herhangi bir art niyetim olmadan "Sen de ye." dedim. Dudakları hafifçe aralandı. Cevabı halihazırdı. "Lüzumu yok."

Beklediğim tepkiydi. "Rica ediyorum." dedim. Israrımın nedeni sadece bir maritozzi ile doymuş olmamdı. Benim için bu kadarı gereksizdi.

Duraksadı. Ne yapacağını şaşırmıştı. Emindim ki prensipleri ve iradesi içinde gidip geliyordu. Daha fazla arafta kalmaması için çöreklerden bir tanesini ona uzattım. Bence yeterince cazipti.

Bıkkınca nefes verdi. Tepsi için önceden getirdiği sehpanın yanına oturdu. "Sadece birazcık." dedi kısık sesle. Elimdeki çöreği çekine çekine aldı, bir parça ısırdı. Bu tuhaf ortam istediğim şey değildi aslında. Sadece, ihtiyacım olmayanı vermemin paylaşma sayılmadığını bildiğimden vermiştim. İçten içe Mirzat ile de iyi anlaşmak istiyordum. Bana bakışları şüpheciydi. Muhtemelen Maişet'e casusluk yapıyor olmam gibi bir senaryo vardı kafasında. Açıkçası şu an sözde eski patronumun aklına gelmediğime kalıbımı basardım. Yerime geçen Vera'ya yeni talimatlar veriyor olmalıydı.

Vera mevkime göz koymuş inanılmaz bir kadındı. Patron ile kan bağı vardı. Benim ondan daha ön plana çıkmam tepesini attırırdı. Yetenekliydi, olağanüstü suikast teknikleri vardı. Lâkin öfke problemleri ve dobralığı birçok kez ceza yemesine sebep olurdu. Patron akrabalarına dahi acımazdı. Kaideler konusunda oldukça katıydı. Ben şimdiye kadar hiçbir ceza almamıştım. Vera, Patron'un altına yatarak cezalardan sıyrıldığımı düşünürdü. Bunu bir dedikoduya çevirmemişti fakat her yüzyüze geldiğimizde imasını yapardı.

Onu suçlamıyordum çünkü Vera ne zaman ofise gelse Patron ve beni yakın temas halinde görürdü. Son olarak Patron'un yatağında uyuduğum bir geceye denk gelmişti. Benim için bunlar normaldi ancak Vera dehşete düşmüştü. Hiçbir zaman bir şey sormaya cesaret edemedi, ben de herhangi bir açıklamada bulunmadım. Patron her şeyin farkındaydı, hakikati söylememe izin vermedi. 'Kimsenin beni sorgulamaya hakkı yok.' demişti o zaman.

Dublör (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin