Geçmişinden yaralı olanlara... - D. S.
Deniz Açılay Ateş
Hayatımın bir dönüm noktası yoktu, kulağımda yankılanan tek şey Lil Peep'in "Star Shopping" şarkısıydı.
Nobody flexin' as much as I be (kimse benim kadar esnemiyor)
That's why she text me and tell me she love me (bu yüzden bana mesaj atıyor ve beni sevdiğini söylüyor)
She know that someday I'll be over the sea (bir gün denizin ötesinde olacağımı biliyor)
Makin' my money and smokin' my weed (paramı kazanıyorum ve otumu içiyorum)
I think it's funny, she open up to me, get comfortable with me (bence bu komik, bana açılıyor, benimle rahat ediyor)
Once I got it comin', I love her, she love me (geldiğini anladığımda onu seviyorum, o beni seviyor)
Hafif yağan yağmur damlaları sanki dokunurcasına kirpiklerime düşüyordu, yağmurlu havaları severdim aksine güneşli havalardan da nefret ederdim. Ben özgür olduğum veyahutta özgür olduğumu sandığım gün hava yağmurluydu yağmurlu havaları da bu yüzden seviyordum bana nefesi hissettirmişti, babam tarafında öldüresiye dayak yediğim işkence gördüğüm günler hep güneşliydi ve küçük pencereden yansıyan güneş ışıkları yaralarımı yakıyor canımı acıtıyordu bu yüzden nefret ediyorum. Alev ile yaklaşık 34 saat 56 saniye 13 salise olmuştu bu durum canımı sıkıyordu o kız nedense bana iyi geliyordu... Ah biliyorum ki bir çok insan gün olarak hesaplar ama ben sayıyordum buda babam yüzündendi ama bu huyumdan nefret etmeme sebep değildi...
Geçmişten..
Silah eğitiminden çıkmış sahile doğru yürüyordum bir yandan şimdiden nasır tutan ellerime bakıyordum.. Yaşım henüz 15'in başlarında olmasına rağmen ellerim nasır tutmuştu tıpkı kalbim gibi... Sevmek ve sevilmek en büyük hayalimdi ama hayal olarak kaldı ne sevildim nede sevebildim. Tekele uğrayıp bir paket Belga sigara alıp kayalıklara oturdum cebimden üstünde ateş ve bıçak işlemeli çakmağı çıkarıp soğuk dudaklarımda ki sigarayı yaktım. Dalgalar kayaya vurdukça yüzüme serin hava çarpıyordu, soğuk hava iliklerime kadar iniyordu bu bana huzur veriyordu bir süre sonra telefonum çalmıştı arayan tabiki de babamdı eve çağırmıştı. Kim bilir gene ne olmuştu.. Yaklaşık 30 dakika sonra eve varmıştım, babamın yanına gelip oturdum, babam," ULAN İT HERİF NASIL SAHİLE İNERSİN SEN AMINA KODUĞUMUN PİÇİ!" diye bağırmaya başlamıştı ne vardı yani sahile indiysem ben bunları düşünürken babam yakama yapışıp hızla duvara fırlatmıştı. Ben ne olduğunu anlamadan yaka paça işkence odasına getirmişti, şuan tıpkı canavar gibiydi korkmuştum. Babam eline 1951 Alman yapımı olan yılan işlemeli satırı eline almıştı, gözümden yaş bile akmıyordu. Sadece korku vardı. Eline bir iğne alıp baş parmağımı uyuşturdu hayır hayır kesecek miydi! birden yüzüme kan bulaşmıştı. Babam ise eline kızgın demiri alıp tam göğsümün üstüne bastırmıştı. Durmuyordu devam ediyordu, bense içimden saymaya başlamıştım çünkü sayılı zaman hızlı geçerdi değil mi? En son hissettiğim şey ise acıydı... Bu saf acıydı...
Günümüz...
Gözlerim hatırladığım şeyle dolarken mezarlığa doğru yürüyordum mezarın başına gelip oturdum arkamda bir beden vardı sanırım Alev'di! Arkamı dönüp gördüğüm bedenle anlamsızca sarılmıştım Alev gelmişti ve ben ona sarılmıştım. Tanrım bu kadın mükemmel di! Alev bir süre öyle kalmış ardından sarılmıştı. Alev, "Death bugün sevgi küpüsün bakıyorum da." dedi alayla aldırış etmeden sigarayla karışık vanilya kokusunu içime çektim. Yaklaşık 1 saat kadar öyle kalmıştık, Alev hala anlamıyordu bende anlatmıyordum ama biliyordum ki anlamadığı kadar da anlıyordu... Alev sabırsızca "Neden buradasın? Neden sarıldın? İyi misin?" diye terminatör gibi soruları sıralamıştı kısa bir gülüşmeden sonra yanıtladım "Canım sıkıldı ondan buradayım, kokunu ve seni özledim ondan sarıldım ve hayır iyi değilim." diye konuştum Alev şaşkınca suratıma bakıyordu, en sonun da anlam verememiş olacak ki konuştu "Sahile gitmek ister misin? Hem de motorla." diyerek göz kırptı, sırıttım ve belinden yönlendirerek motorun yanına getirdim "Bin bakalım önüme," Alev kısa bir kahkaha attı ve önüme bindi sırtı göğsümle buluştuğunda kafamı boynuna gömüp kokusunu ciğerlerime doldurdum ve sahile doğru sürmeye başladım. Sahile vardığımızda Alev kayalıklara oturup tekelden aldığımız biraları açtı, bende yanına oturarak dizine yattım. Alev kısa bir tebessüm edip saçlarımı okşamaya başladı, yüzümde buruk bir gülümseme vardı gözlerimi kapatıp kendimi Alev'e bıraktım onun kalbinin atışları bile bana iyi geliyordu. Dudaklarımdan Yakamoz Güzeli'nin mırıltıları dökülüyordu... "Kendisi yakamoz güzeli..." "Yakamoz, yakamoz güzeli..."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakamoz
Mystery / ThrillerÖlüm ve yaşam arasında bir çizgi. Şafak vakti geldiğinde ölüm, onların sonu olacaktı belki de. 4 Ajan şafak vakti geldiğinde bir görevi tamamlayacaktı. 4 Seri katil şafak vakti geldiğinde ölüm için bekliyor olacaktı. Bu dünya onlara muhteşem bir hay...