Y.

49 4 0
                                    

Abimin ve Alev'in ısrarıyla 1 hafta evden çıkmamıştım. Kalbimden vurulduğum için zorluk çekiyordum. Ege'nin bana olan bakışlarını ve umursamazlığını unutamazdım. Ama seviyordum işte. Beni kalbimden vursa bile seviyordum. Abim evde değildi, Barla odasındaydı. Her zaman ki gibi siyah botlarımı giymiştim. Biraz hava almak için sahile gidecektim. Hava kararmıştı. Bu sefer bira içmeyecektim, istemiyordum. Sahile gittiğimde o da oradaydı... Benim hep oturduğum yerde denizi izliyordu. Bende onu izliyordum. Bakışlarında ki gizemi çözemiyordum. Çok farklıydı, her şeyini saklıyordu. Her şeyini açıklıyordu. Onu incelediğimin farkına varınca kendi kendime homurdandım. Bir şey demeden yanına oturdum.

Şaşırmış gibi bana baktı, yine belli etmiyordu. "Hala yaşıyorsun küçük fare." dedi buz gibi sesiyle. "Farklısın ajan. Sinirli birisi değilsin, sert birisi de değilsin. Sadece kendini öyle inandırmışsın." dedim kendimce. Bakışları aynı. "Güzel tespit küçük fare." gülümsedim. "Uyumayı neden bu kadar çok seviyorsun ajan?" sürekli uyuyordu. "Stresimi uyuyarak atıyorum, sorunlarımdan kaçıyorum." güldü. "Sorunlarından kaçabilirsin fakat bunun bir sonu yok. Bir kuyuya düşersin ve o kuyu senin başına yıkılır." denize taş atmaya başladım.

"Peki ya sonra?" dedi merakla. "O enkazın altında gerçeklerinde baş başa kalırsın." bakışları yumuşadı. "Peki sen neden hiç uyumuyorsun küçük fare?" Bakışlarında merak yoktu, cevabı biliyordu fakat benim çapımda bir cevap istiyordu. "Uyuyamıyorum, ilaçlarla zar zor uyuyabiliyorum. Stresimi ve öfkemi denize taş atarak geçiriyorum bazen boks salonuna gidiyorum." Dedim.

"Gerçekten taş atmak rahatlatıyor mu seni?" Diye merakla sordu. Benimle birlikte taş atmaya başladı. "Hmhm." Dedim ve taş atmayı bıraktım o da benimle birlikte bıraktı. Bana bakıyordu. Beni izliyordu. Ona bakmayı kesip denizi izledim. "Her şeyi biliyorsun bunları neden soruyorsun?" Dedim. Bana bakarak cevap verdi "Senin hakkında her şeyi biliyorum ve senden de duymak istiyorum." Benim hakkımda her şeyi... Gece?  "Hassiktir, biliyor olamazsın değil mi? Hayır, hayır." Dedim korkuyla. "Biliyorum Gece," dedi gülerek. "Deme o ismi sevmiyorum." Dedim huysuzca. "Merak etme küçük fare demeyi daha çok seviyorum yoksa sana sürekli Gece derdim." Dedi gülmeye devam etti.

Bir anda beni kendine çekti. "Uyu küçük fare." Dedi huzurlu sesiyle. "Uyuyamam ajan biliyorsun." Dedim iç çekerek. "Uyumaya çalış." Daha fazla bir şey demedim başımı omzuna yasladım. Esnedim. Garip şekilde uykum geliyordu. Burnuma çok güzel bir koku geliyordu ve ilaç gibiydi... Tarçın...

"Benim..." Gözlerim kapanıyordu. "Uyu küçük fare, konuşmak için çabalama." Dedi o. Gözlerim kapanırken mırıldandım. "Ege Özdemir ilacımsın..." Diyebildim sadece.

Ege Özdemir

Yankı uyumuştu. Bir şeyler mırıldanmıştı fakat o kadar uykuluydu ki anlamamıştım. Çıkardığım ceketimi üzerine örttüm. Bir süre orada onu izledim. Fazlasıyla masumdu. "Bir seri katil gibi soğuk kanlı, bir bebek gibi masum bir o kadar da safsın küçük fare."
Hava soğumaya başlamıştı. Yankıyı kucağıma alıp arabaya götürdüm. Onu bindirip kendimde bindim ve evime sürmeye başladım. Geldiğimizde onu kucağıma alıp odama götürdüm. Yatağa yatırıp botlarını çıkardım. Ben kapıya ilerlerken elimi tuttu küçük fare. Dönüp ona baktım. Elimi çekmek istemedim istesem bile çok sıkı tutuyordu. Çok masum görünüyordu. Ben ona bakarken o bir anlık güçle beni yanına çekti. Onu daha fazla zorlamayarak yanına oturdum. Hafif yatar bir pozisyona gelerek Yankı'nın başını göğsüme yasladım. Saçlarını okşamaya başladım. Ürkmüştü. Elimi geri çekince mırıldandı "Devam et Ege." Dedi yumuşak bir şekilde. Saçlarını okşamaya devam ettim. 

Yankı gerçekten masum muydu? Kendime soruyordum Yankı'ya güvenebilir miydim? Sevebilir miydim ben onu?

   ***
Yankı'dan önce uyanmıştım. O ise şimdi uyanıyordu. Uyuyor gibi yaparak onu izledim. "Siktir," diyerek bana baktı. Tam o sırada kapı çaldı. "Ne bok yiyeceksin şimdi Yankı." Dedi kendi kendine. Kalkıp aşağı indi. Bende peşinden gittim. Kapı sürekli çalıyordu. Gidip kapıyı açtım Yankı hızla yukarı çıktı. Gelen Barkın'dı. "Yankı mıydı lan o?" Dedi Barkın. "Ne alakası var Barkın noldu, niye geldin?" Dedim uykulu bir şekilde. "Barkın üst kata çıkarken bende peşinden çıkıyordum. "Üstler çağırıyor." Dedi. Ardından devam etti, "Aha Yankı." Dedi.

"Hani nerde," yankı ortaya çıktı. "Ulan sen nerden gördün beni piç." Dedi sinirle. "Piç falan ayıp oluyor Yenge, hem görürüm ben." Dedi Barkın. Onun söyledikleriyle Yankı Barkın'ın özel bölgesine tekme atınca Barkın yere çöktü. "Yenge ne piç." Dedi ardından yumruğunu Barkın'ın karnına geçirdi. "Ulan dur bi." Dedi Barkın çökmüş haliyle. Yankıyı tutup "Sakin ol küçük fare. Bu ne hız." Dedim. Barkın "Ben tesise geçiyorum geç kalma." Deyip evden çıktı. Yankı'yla aynı anda telefonlarımıza gelen bildirimle bir birimize baktık. Deniz Açılay Ateş bizi çağırıyordu. Tüm ajanları, tüm katilleri.

Deniz Açılay Ateş

Hayat bana acıyı göstermek yerine yaşatmıştı. Acı iliklerime kazınmıştı. Babam Levent Ateş tekrardan ortaya çıkmıştı, bunu Yankı'ya nasıl anlatacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Kapının çalmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp kapıyı açtım Alev karşımda duruyordu bekletmeden " Hoş geldin geç içeri." Oda bekletmeden içeri geçtiğinde kapıyı kapatıp yanına gittim, Alev "sana sormak istediğim bir şeyler var." Kaşlarım havalandığında cevap verdim "pekala sor hadi" ardı ardına soruları sıraladı "Baban kim? Neden sana acı çektirdi? Şuan nerede? Amacı ne?" Soluk verip söze girdim "babam Levent Ateş bana neden acı çektirdi bilmiyorum onu öldürmüştüm ama ölmemiş şuan nerede olduğunu bilmiyorum amacı da sanırım benden kurtulmaktır bilemiyorum..." Alev "baban Levent Ateş mi!? Ciddi misin sen!? O adamın peşindeyiz yıllardır ve yakalayamıyoruz!? Onu öldürdüğüne dair bir kanıt varmı yoksa inanmayacağım." Ayağa kalkıp "gel göstereceğim." bu anı bekliyormuş gibi kalkıp yanıma geldi ve onu 36 kilidi olan bilgisayar odasına götürdüm sırayla kilitleri açmaya başladım o ise şaşkınlıkla bakıyordu son kilide geldiğimizde aleve dönüp"parmağını okutur musun?"  Alev şaşkınlıkla" benim parmağım mı ne alaka?", "Alev sorgulama hadi okut." Alev parmağını okutmuş ve içeriye girmiştik diski alıp ekrana taktım "İzle," Alev tüm dikkatini vermiş izliyordu ellerim titriyordu. Sanki kafamın içinden gitmediği yetmiyormuş gibi şuan izliyordum. Ellerim boynuma gitmişti nefesim kesiliyordu gözlerim doluyor ve soğuk tenimden akıyordu... Alev anlamış olacak ki "Açılay kapat şunu tamam." Direk kapattım ve salona fırladım ilaçlarımdan alıp su içtim. Alev peşimden gelip " iyimisin? Geçti merak etme sakin ol" kendimi toplayıp " evet iyiyim" Alev "bunların kopyasını bana verir misin?" "Tamam veririm ama Alev ajanlar ve katillerin birlikte çalışması lazım onu ancak böyle yenebiliriz." Alev "liderim birşey demeden yapamam Açılay" kafamı salladım ve kopyaları eline verdim. Yaklaşık 1 saat sonra Alev gitmişti bende Ege Özdemir'i aramıştım;
D.A.A
-Levent ateşi bitirmek istiyorsanız beraber çalışalım atacağım konuma gel Ege Özdemir.

E.Ö
-Nasıl güveneceğiz?

D.A.A
-Aptal olma ajan sence diğerlerini tehlikeye atacak bir plan yapar mıyım?
*Kapatır*

Konumu herkese atmıştım konuma geçip diğerlerini bekledim. Ege, Alev, Barkın ve Mira sıra sıra gelmişti. Yankı, Barla ve Oğuz da gelmiş planı anlatıyordum. Ege ve Yankı mırın kırın etsede diğerlerinin zoru ile kabul etmişlerdi. Belki de sadece kabul etmiş gibilerdi... Peki ya Deniz Açılay kendine şunu sorar mısın? Yankı seni affedecek mi?
Kafam çok karışıktı Leventin sahaya indiğini duyunca  yankı rahat durmamış ve arabasına atlayıp alana gitmişti bende Ege ve Alevin eline butonları verip yankının peşine gitmiştim. Plan basitti ama bir o kadar da zordu.. Levent ateşi eski konakta basacak ve öldürecektik dikkat çekmemek için de uzaktan öldürecektik ben sinyal verdiğimde Alev ve Ege butona basıp bugüne dair olan yerleri patlatacaktı. Levent ateş karşımızda duruyordu... Geçmişimi, çocukluğumu bitiren adam karşımda duruyordu... Hayallerimin sonu olan adam karşımda duruyordu... Acılarımın sebebi karşımda duruyordu.. kendimi toplayıp Yankı'ya döndüm "intikam vakti kardeşim." Yankı gülümseyip silahı doğrulttu bende tutarak iki el ateş ettik. Yankının elini tutup hızlıca dışarı attım ikimizi, Alev ve Egeye sinyal verdiğimde butona basmış olacaklarki bina havaya uçmuştu. O anı keyifle izliyordum ruhumun katili olan adam ölmüştü..   Yankı'yla birlikte arabaya binip diğerlerinin yanına gelmiştik tesiste sadece Alev vardı. Yankı Ege'yle konuşacağını söyleyip gitmişti. Alev ve ben tek kalmıştık. Alev " iyimisin Açılay?" Gülümseyip "evet iyiyim ateş kuşu..."  Alev "pekala o zaman ben gideyim görüşmek üzere Açılay.."
Alev de gittiğinde mezarlığa geçip düşüncelerimle baş başa kalmıştım...

  🗝️🗝️🗝️

Y.
Ajanlar ve katiller.
Hala açığa çıkmadı.
Hala açığa çıkmadı bizim gerçeğimiz.
Hala o dosyalarda yazan Yakamoz ne bilmiyoruz.
Hala gizemliyiz.
Hala yaşıyoruz
Lakin ruhumuz,
Hala ölü.
Hep ölümden bahsediyoruz, yaşamak bizim için hiç var olmamış gibi.
Yaşıyoruz ama ölüyüz...



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 25, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YakamozHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin