Selin'den;
Evet, neredeyse yarım saattir Esra'nın anlattığı olayların bitmesini bekliyorum. Okulumuza yeni bir müdür gelmiş. Aman ne umurumda (!) Yok işte çok yakışıklı bir oğlu varmış o da bizim sınıfta okuyacakmış felan...
"Esra tamam Allah için yeter ya kızım benim derdim başımdan aşkın kalkmış bana yeni müdürü anlatıyorsun."
"Hayırdır ne oldu sana bugün? Bir şey olmuş belli anlat hemen."
"Boş ver bir ara anlatırım gel sınıfa çıkalım."
"Sen bilirsin."
Esranın en sevdiğim yanı buydu işte. Israr etmezdi hiçbir zaman. Çünkü bilirdi ki ben zaten elinde sonunda gelip ona anlatacaktım derdimi. Oturduğumuz çimlerden kalkıp üstümüze yapışan tozları silkeledikten sonra kampüse doğru yol aldık. Giriş kapısına ulaştığımızda bir grup kız ordusuyla karşılaşacağımızı tabii ki düşünmüyordum. Esranın uzun boylu olmasının avantajını kullanmasıyla topluluğun amacını anlamış olduk. Hah! Bir de okulumuzda playboy eksikti tam oldu doğrusu. Aldırmadan yanlarından geçerken göz ucuyla bakmama engel olamadım. Vay be! Çocuk cidden yakışıklı. Dersliğe girdiğimde her zamanki yerime oturdum. En arka sıra. Kesinlikle rahat hissediyorum burada. Derslikte büyük bir gürültünün kopmasıyla bakışlarımı yeni çocuğa çevirdim-namı diğer "yeni playboy'umuz"-
Kahverenginin en açık ve en büyüleyici tonu , saçlarını ele geçirmiş. Saçları diğer herkesten ziyade daha dağınık , daha umursamaz. Gözlerinin rengi sayesinde baktığı yerleri delip geçiyor adeta. Mavinin en keskin tonu gözleriyle harmanlanmış. Kendi gözlerimin renkli olmasına rağmen kıskanmıştım sanırım o keskin gözleri.
Yanıma birisinin oturmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım ve oturan kişiye baktım. Ceyhun.
"İşin bitti sanırım ?"
"Hayır , sınav için geldim ilk dersmiş."
"Peki."
"Bakıyorum da yeni playboy'umuzu beğenmişsin. Baksana gözlerini alamıyorsun ondan."
"Hah! Bir playboy'umuz eksikti yani!"
Söylediklerim karşısında sadece omuz silkti.
"Evet arkadaşlar! Sınav başlıyor... Herkes yerine!"
Öğretmenin önüme koyduğu kağıda uzaylı görmüş gibi bakmam Ceyhun'un komiğine gitmiş olacak ki , ufak çaplı bir kahkaha patlattı. Sağıma dönüp masum bakışlarımı Ceyhun'a yolladım. Ne demek istediğimi anlamıştı ama anlamamış gibi kağıdına döndü. Gıcık ne olacak! Önümdeki kağıtla boş boş bakışıyorduk resmen. Aklıma bir şeyler gelmesi umuduyla başımı sıraya koydum.
********************************************************
"Kızım kalksana lan şu kağıdın üstünden!"
Ceyhun'un fısıldayarak bağırmasıyla gözlerimi açtım. Evet , fısıldayarak bağırmak. Ceyhun'a özel bir durum diyebilirim.
"Ne bakıyosun mal mal suratıma ? Sınavın bitmesine 10 dakika kaldı ve sen ya şu kağıdı bana verirsin ya da bu lanet ders'ten kalırsın."
Ceyhun'un sinirle konuşmasıyla kağıdın üzerinden başımı kaldırmam bir oldu. Hoca arkasını döner dönmez kağıtları değiştirdi ve önüme kendi kağıdını koydu.
"Yok artık!"
Kendi kendime mırıldanmamla Ceyhun'un tekrar güldüğünü duydum. Bir insan nasıl her konuda mükemmel olabilirdi ki?! Tüm soruları cevaplamış , ad-soyad kısmına ise CEYHUN BOZKURT yerine SELİN TAŞKIRAN yazmıştı. Ah! Canım benim...
"Teşekkürler" hafifçe fısıldadım ve kalkıp ilerleyerek kağıdımı kürsüye koydum. Biraz hava almamın sakıncası olmazdı değil mi ? Ceyhun'a çıkınca teşekkür ederdim zaten tekrar. Bahçeye çıktığımda sınavdan çıkanlardan birkaçı sınavın berbat geçtiğini , birkaçı yüksek beklediğini konuşuyordu. Her zaman kafamı dinlemek için gittiğim yere yöneldim. Okulun arka kısmında ıssız bir kısım. Benden ve Ceyhun'dan başka kimse gelmez zaten buraya. Kitabımı binanın tek tuğla açıklığından aldıktan sonra tam köşeyi döndüğümde bankta birinin oturduğunu gördüm. Aldırmadan ilerledim ve yanına oturdum. Ne de olsa benim yerim olduğunu açıklarsam kalkardı değil mi ?
"Pardon ama burası benim ye-"
Hadi canım! Yeni playboy'umuz mu?
"Bir sahibi olduğunu düşünmüştüm zaten Selin?"
"Adımı nerden biliyorsun yeni çocuk?"
Rahat davranıyordum fakat oldukça merak etmiştim , nerden biliyordu benim adımı?"
"Sanırım sevgilin seni çağırdığında duymuştum. Aklımda kalmış."
Omuz silktikten sonra kalkmaya yeltendi. Ne yani Ceyhun'u sevgilim mi sanmıştı ? Hah! İşte buna gülerdim.Hafif bir kahkaha atmamla geri oturdu.
"Ne? Çok mu komiğim?"
Gülüşlerimin arasından konuşmaya çalıştım.
"Ceyhun benim sevgilim değil ki."
"Herneyse işte ordan aklımda kalmış ismin. Bu arada ben Eray. Yerini sevdim Selin. Aslında buraya el koyabilirdim ama senin benden çok ihtiyacın var sanırım buranın verdiği huzura."
"Nerden çıktı bu ? Ne alaka ?"
Yerinden kalkıp kampüse doğru yürürken durdu. Arkasını bile dönmeye tenezzür etmeden konuştu.
"Bilmem. Gözlerin yaşadığın hayatın sırlarını içinde tutmak için fazla mükemmeller diyelim. Hayatından birkaç ipucu verdiler bana."
Cevabımı beklemeden gözden kayboldu. Neydi bu şimdi ? Benim gerçekten huzura ihtiyacım vardı , evet ve ben aradığım huzuru burada bulabiliyordum. Fakat yeni çocuğun beni daha ilk kez görmesine rağmen içimdeki huzursuzluğu anlamış olması beni biraz rahatsız etmişti açıkçası.
Aklımdakileri yalnızca okuyarak dağıtabileceğimi bildiğimden bakışlarımı elimde tuttuğum kitabıma çevirdim. CLARE VANDERPOOL-BABAMI BEKLERKEN. Abilene ve babasının hikayesi biraz da bize benziyordu sanki. Kızını uzaklara yollayan bir baba , yıllarca olanlardan habersiz babasını saf bir şekilde bekleyen küçük bir kız çocuğu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TERK EDİLENLER
Novela JuvenilAnne ve babaları tarafından terk edilen iki genç. Çocukluklarını birlikte geçirdiler. Yaralarını beraber sardılar. Her şey çok iyi giderken karşılarına her defasında çıkan sorunlar... Selin ve Ceyhun... Onlar birbirlerinin tek dostu... Birbirlerinin...