Jimin ile iki gün öncesinde konuştuğu şeylerden sonra Yoongi'nin daha mı rahat olması gerekirdi bilemiyordu ama Yoongi hiç de iyi veya rahat hissediyor gibi değildi. Öğrendiği gerçeklerden sonra düşünceleri sadece bir miktar değişmişti, mesela o yangın olayını öğrenmek Namjoon'a karşı olan bakış açısını biraz da olsa yumuşatmış sayılırdı fakat bilemiyordu.
Sadece kafası her saniye daha da çok karışıyordu.
İlk önce yatağının altındaki kutunun kime ait olduğu konusunda mantıklı bir sonuca ulaşması gerekiyordu ama ne yapacağı konusunda en ufak bir fikri dahi yoktu. Resmen eli kolu bağlanmış sadece düşünüyor ve herhangi bir harekette bulunamıyordu bu yüzden sıkıntı dolu bir nefesi dudaklarının arasından verirken tezgahın üzerindeki bardağa uzanmıştı.
Çiziklerle dolu olan su bardağını musluğun altına konumlandırarak suyu açmaya çalıştığında tek bir damlanın bile akmamış olması bardağı sesli bir şekilde elinden bırakmasına sebep olmuştu. Zaten gergin olan sinirleri burada kaldığı her saniye daha da gergin hale gelirken elinden bırakmış olduğu bardağın lavabonun içerisinde kırılmış olduğunu görünce gözlerini devirmeden edememişti. Her saniyesinden nefret edecek kıvamdaydı.
Kırık parçaları avucuna doldurup etrafta küçük de olsa bir çöp kutusu aradığı sırada tezgahın altına bakabilmek için eğilmiş ve boş balık kasalarının yanındaki poşeti fark edince onu önüne doğru çekmişti. Ağır olan çöp poşeti kaşlarını çatmasına neden olduğunda çekerek önüne kadar getirdiği poşetin ağzını açmış ve burnuna dolan korkunç koku nedeniyle yüzünü buruştursa da avucunu hafifçe kesen camlardan kurtulmak istemişti.
Elindeki cam kırıklarını poşete attıktan sonra içerisinde neler olduğuna bakmak için poşetin ağzını biraz daha araladığında birkaç küçük kemik parçası, yemek artıkları ve anlam veremediği birkaç şey dışında pek bir şey görememişti. Birbirine karışmış olan görüntü pek iç açıcı olmadığı için poşetin ağzını kapatarak geri yerine ittiğindeyse altından damlayanların yeri pisletmiş olduğunu görmek avcunu alnına doğru vurarak sakinleşmeye çalışmasına neden olmuştu.
O şeyi temizlemeyecekti, hiçbir kuvvet Yoongi'ye o kanla karışık yemek artığı kalıntılarını temizletemezdi, imkanı yoktu. Bu yüzden ayaklanmış ve geri odasına dönmek adına geriye dönmüşken kapıya yaslanmış olan Seokjin'i tam karşısında bulmuştu. Bu adamı neden her seferinde bir kapıya yaslıyken buluyordu bilemiyordu fakat Seokjin çoktan kaşlarını havalandırmış ve "Bir şey mi arıyorsun?" diye sormuştu durgun sesiyle.
Bugun havasında değil gibi duruyordu.
Yoongi ise başını iki yana sallayarak ellerini pantolonunun arka ceplerine yerleştirirken kısaca etrafına bakınmış ve "Çöp atıyordum" demişti uzatmadan. "Yanlışlıkla bir bardak kırdım ve Seokjin sular akmıyor. Ne zaman gelir veya neden gitti biliyor musun?"
Seokjin yine bir anda havası tamamen değişmiş gibi elini havada sallayarak tam anlamıyla içeriye girmiş ve "Boşver onu, sadece birkaç gün suyumuz olmayacak" demişti sanki normalmiş gibi. Yoongi onun bu hareketlerini umursamaz bir tavırla izlemeye çalışıyor olsa da bunu ne kadar iyi yapıyor olduğunu bilmiyordu, tuhaftı işte, Jimin'e de söylemiş olduğu gibi çok tuhaftı.
"İyi de neden?" diye sorarken ellerini cebinden çıkarmış ve üzerine gelen Seokjin yüzünden gerileyerek kalçasını tezgaha yaslamıştı. Seokjin ise inadına yaparmış gibi ayakkabılarının uçları birbirine değene kadar ona yakınlaşmış ve "Boruları tamir ediyorlar" demişti bir elini Yoongi'nin omzuna yerleştirirken. "Sanırım tıkanmışlar, önce tıkanan yeri tespit edecek ardından da su yolunu kesen şey her neyse onu oradan alacaklar." Konuştuğu sırada omzunda küçük bir ritim tutmuş gibi hareket eden parmaklarıyla Yoongi'yi rahatsız ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STRANGERS FROM HELL | yoonmin
Fanfiction"aslında biliyor musun, benimle hiç tanışmamış olmayı dileyeceksin" -kurgunun da adını almış olduğu strangers from hell isimli dramanın uyarlanmış halidir