Eşik

16 0 0
                                    

Oralarda bir yerden kırılmıştım işte kurduğun cümlenin ortası bile değilken üstelik. Oralarda bir yerde kırılmışım sonrasını hatırlamıyorum. Kendime kadar bile kalmamışım dediğim vakitleri geçtiğimiz zaman baştan ayağa sana ait kaldığımı görmüşüm. Geçtiğim tüm dikenli yollarsa sana varmak içindi , sen yaralarımdan bil beni. Oysa sen bu dünyadan bir şiirin içinden kayarcasına geçmek için gelmiştin benimse kendi başıma daha fazla nefes alacak gücüm dahi yoktu. Yirmi küsür sene sonra ilk defa mutfak tezgahından sallanırken küllükten alınıp kağıda döküldüm yerinden mutsuz bir sokak lambası gibi, Tanrıların uzun zaman önce bana yalvarmayı yasakladı!
Tarihimi yazmaya adım adım devam ederken nefes almayı unutmam gibi. Ve böyle böyle bir deliliğe güzelleme gecesinin daha sonuna gelinmiş kol kırılıp yen içinde bırakılmıştı. Fakat neresinden dönsek kendimize borçlu kaldık böyle zamanlarda. Ödediğimiz diyetlerin çokluğu oturduğumuz masaların çokluğuyla doğru orantılıydı. Sabah uyandığımda açacağım tek perdede bu oyuna dahildi. Afrika'yı siktiret biz en güzel kendi külümüzde yakıldık. Kimse yoktu sağ içinde yerde kaldığımızla kaldık. Kan revan ama gittikçe daha acısız fakat artan serzenişler arasında. Her şey zıttıyla var edilirken biz yok edildik, kendi mezarını kazmak gibi;  ama bilirsin ağızdaki kan tadını hiçbir yağmur yok edemezdi. Her izde ağzımda tütün kalemimde pas tadı bırakarak bir yok oluşu eşlik ettin. Kadeh yok oldu şişe yok oldu yok oğlu yok oldu sen var olmadın, Yettigini gördüğün her şeyden yine ceketin alıpta gittin, günde ağrıyor bak şimdi üzerinden geçememişliklerinin altını neyle çizeceksin ? Oysa sabahına birlikte uyandığımız her gece konuyu çarpıtıyor vakit ve zaman dar geliyor kendimizi komşu balkonlarda komşu vücutlara sarılı buluveriyoruz. Ancak görüyoruz ki birbirine çarpan kapılar değil bizdik kapanan kapıları izlerken açacağımız kilitleri şaşırdık. Böyle böyle ben sonunda üç yüz seksen beş sene adınla bir boşlukta dolaştım... üç yüz seksen beş yıl kör bir kadin kadar adında kör oldum...
Sırtımda geceden kalma ince bir rica , üzerimde ağır bir yük geçmemiş tüm yüzyılların üzerinde yitip gitmiş onlarca yılım gibi, şimdi hiç olmadığım kadar çok üşüyorum . Üç yanına denizler koyulmuş bu şehir beni bir gece uykumda boğacak diye yürümesini bildiğim kıyıda gözüm açık kendi kendimi boğuyorum, çünkü dünyanın dörtte üçü bana öyle yapmam gerektiğini öğütlüyor gibi...
Tanrılarım beni uzun süre önce yok saydı , ben de acının dilden dile işlendiği bu coğrafya da , önce kendime kendimi inkar ettim , tanrılarımsa buna eşlik etti...
Aleyna AKÜLKE

BiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin