Enerjimi Geri Verin Lütfen

Lütfen Buzu Getirin

Ellerim yanıyor. Kendimi bildim bileli ellerim ve ayaklarım yanıyor. Başka bir tene yada soğuk bir yüzeye değmeden geçmiyor. Zamanında bunun bir ateş basması yada hastalık olduğunu sanmıştım fakat 16 yaşıma geldiğimde aslında enerjileri çektiğimi öğrendim.
Ne zaman başladı bilemiyorum. Belki annemden meme emerkende böyledi. İlk seviştiğim vakit bir şeylerin ters gittiğini fark ettim. Sevgilimin tenine ne zaman dokunsam hep daha fazlasını daha fazlasını istiyordum. Sanki ellerimin değdiği o güzel kavruk ten değilde buzların içinde bir kar topuydu. Ne zaman dokunsam daha mutlu oluyordum taaki onun mutluluğu bitene kadar.
Böyle bir zamandada Jamson'a rastladım. Arkadaşlarımla kiraladığımız bir göl evinin yakınlarında. Uzaktan görmüştüm onu. Serseri bir tipti, bakışları çok keskindi. Ne zaman onu görsem avuç içlerim yanıyordu onun tenine değmek, derisine nüfus etmek istiyordum. Bu duygular genç kızlarda arzulamak olarak geçiyordu fakat benim için tamamen açlıktı.
Arkadaşlarımın çoğunu alt kademen seçiyordum 2 kişi benimle aynı seviyede insanlardı. Fark edilmemek için elimden geleni yapıyordum. Fakat en yakın arkadaşımın kardeşi de benim gibiydi. Bir ruh emen. Fakat o kötü olaylardan besleniyordu. Onu ilk kez besleniyorken; ablasının nişanlısıyla yatarken yakalamıştım. Zavallı çocuk Miggle'ın onu sevdiğini düşüyordu. Fakat Miggle onun aldatmadan ötürü çıkan kötü enerjisiyle besleniyordu. O zaman anlamıştım bu dünyada bizim yerimiz yoktu.
Jamson bana her ulaşmaya çalıştığında ondan kaçıyordım. Yaptığımın iyi bir şey olmadığının farkındaydım ama açlık gün geçtikçe beni derinden yaralıyordu. Güçsüz kalmıştım, kendimi eve kapatmıştım. O zamanlar Miggle'ın ablası Birtney bana destek olmaya çalıyordu. Britney bir çeşit cadı sayılırdı bu işlerle uğraşıyordu. Onu memnun etmek adına çok fazla enerji harcıyorduk.
Bir akşam Jamsonla yürürken bana kendi acısını açmıştı, zor zamanlar geçiriyordu. Ve açlık yüzünden onun en acılı zamanlarını kendi lehime çevirmek için planlar yapıyordum. Ne kadar içimdeki vicdanla savaşsamda açlığım bunun üstesinden geliyordu. Ve her defasında ona dokunuyordum. Büyük bir hazla. Karşımdaki cinsel dürtüler yüzünden sanıyordu fakat doyumsuz enerji açlığımı doyurmaya çalışıyordum. Gün geçtikçe daha çok büyüyen ve durmayan...
Bu günlerden sonra kendimi kontrol altına almayı azda olsa öğrenmiştim. Enerjisini emdiğim kişilerin ne kadar harap düştüğünü gördükçe daha çok yıpranıyordum. Yıprandıkça acıkıyorum bu döngü sonsuz bir döngü gibiydi ve tekrarladıkça tekrarlıyordu.
Yaz ayları gelmişti, ablam İtalya'ya tatile gitmişti ve evi boştu. Zaman o zamandı, yarım senelik açlığımı doyurmak ve birazda olsa eğlenmek istiyordum. O yaz eski bir arkadaşımı çağırmıştım. Angela. Rahat bir kızdı, daha yeni ortamlara akıyordu. Benden bir kaç yaş küçüktü ama her şeyin farkındaydı. İlk zaman kendi arkadaşlarımız arasında parti verdik. Kimseden beslenemedim. Çünkü arkadaşımdı onlar kendime bir kural koymuştum. Dayanabildiğim kadar dayandım..
ilk haftadan sonra eski arkadaşlarımı çağırdım içlerinde enerjimi doyaya doyaya tazeleyebileceğim birisi vardı. Eric. Ericle önceleri görüşüp konuşuyorduk fakat onun enerjisini fazla emiceğimden korktuğum için fazla yakınlaşamamıştım. Bu elime geçen fırsatı inanılmaz değerlendirmek istiyordum. Elimden ne gelse yapıcaktım çünkü çok acıkmıştım.
Akşam saat 19:00 civarı arkadaşlarımız geldi ve ben Eric'i gördüm. Ellerim heyecandan titriyordu ve alev alevdi.

Monica: Angela lütfen buz getir içki bardakları soğumamış.

Angela: Tamam canım ama söz ver fazla içmek yok bugün benim günüm.

Deyip bana gülümsemişti. Evet bugün fazla içmek yok!!!

Monica: Evet hoşgeldiniz! Evimizin bazı kuralları var ( kalabalığa göz kırparak). Birinci kural ne olursa olsun evin içine kusmak yok. İkinci kural ne olursa olsun ev sahibine haber vermeden evden çıkmak yok. Üçüncü kural ne olursa olsun eğlenmemek yok!
Evet kurallar basit partiii başlassıııınnnnnnn!!!