2

1.5K 20 3
                                    

FOTO 🖤DURU🖤

Serumun vücuduma sızışının acısıyla gözlerimi açmıştım.

Dip boyası fazlasıyla gelen sarışın hemşirenin gözleriyle buluşmam saniyeler alırken donuk ve sert bakışlarını vücudumda gezdirmişti.

"Duru hanım, beni duyabiliyor musunuz?"

Saniyelik gözlerim tavanda gezerken ağzımdaki oksijen aparatının içinden kısa bir sesleniş yapmıştım.

"Evet."

"Güzel, durumunuz diğer hastaya göre gayet iyi. Dinlenin tekrar gelicem."

Gözlerimi onaylarcasına kapatıp açıp onu izliyordum.

Yandaki yatağın perdesini açıp daha önce hiç görmediğim adamın sert yüz hatlarıyla karşılaşmıştım.

Uyuyordu, hemşirenin 'diğer hastaya göre iyi' cümlesini anlayamamıştım.

Diğer hasta kimdi ki?
Ben sadece yolun ortasına atlamıştı-

Gözlerime yansıyan olayın anıyla kaşlarımı çatmıştım.
Biri bana seslenmişti, biri beni sarmıştı.

"O, iyi mi?"

Dudaklarımdam dökülen cümleyle kendimi kötü hissetmiştim.

Kendimden nefret edebilirdim ama birinin hayatına mâl olma düşüncesi beni çökertmişti.

"Daha iyi olacak."

Hemşirenin sert tınısıyla kendimi suçlu ve kötü hissetmiştim.

Bana neden böyle davranıyordu?
Kendi canımı hiçe sayarken, başkasının canını acıtmıştım...

Kendimden nefret ediyordum...

Hemşire odadan çıkıp giderken bakışlarım yan yatağa yönelmişti. Yorgun bakıyordu, parmakları ince ve uzundu.

'Umarım benim yüzümden ciddi birşey olmazdı...'

Bedenimi büküp çarşafın altında büzmüştüm.

Vücudumun ağrıları düşüncelerimi bastırırken, derince ilacın uykusuna hapsolmuştum.

6 SAAT SONRA

Yataktaki bedene daha yakından bakarken yüz hatlarını derinlemesine inceliyordum.

Yatağın köşesine oturup, ayaklarıma baktım.

"Se-"

Kulağıma dolan sesin zorluğuyla elimdeki Celil AKTAŞ kimliği parmaklarımdan kayıp gitmişti.

"Ce ce celil?"

Nefesi zorlukla çekerken titreyerek öksürmüştü.

"Sen, sen-"

"Be ben hemşireyi çağırayım."

Hızla yanından kalkarken başımın dönmesiyle bir kaç saniye durmuştum. Parmakları tişörtümün ucunu tutarken, gözlerim eline kaymıştı.

"Dikkat."

Bacağımın ağrısını aldırmadan hızla çıkmıştım odadan.

"U-uyandı."

Yavaşca yanıma gelip odaya giren hemşirenin uyuşukluğuna karşı sinirlerim gerilemişti.

Seruma bakıp anlamadığım değerlerini gösterttiği ekranda tuşlara basıp sessizliğini koruyordu.

"Durumu nasıl? İyi olacak değilmi?"

"Senin yataktan kalkmanı kim söyledi!?"

"İyi mi?

Omzunun üstünden kinayeli bir tavırla bakarak Celile yaklaştı.
Bana davranışının aksine daha cana yakın ve bir saniye önceki insan o değilmiş gibi bir kılığa bürünmüştü.

"Celil bey, ışığı görebiliyor musunuz?"

Gözlerini onaylarcasına kırparken kendini zorlayarak dudaklarından kelimeler dökülmüştü.

"Evet."

"Parmaklarınız, hissediyor mu?"

"Evet."

"Ayaklarınız?"

Nefesimi tutmuştum, lütfen lütfen hissetsin...

Sesi çıkmıyordu.

"Celil bey?"

"Hafif."

Burnum sızlamıştı.

"Doktoru çağırıp geliyorum."

Hemşire odadan çıkarken onu izliyordum.
Tavana bakıyordu, boyunluğu olduğu için kafasını bana çeviremezken ben sağlam bir şekilde ona bakıyordum.

"Sesimi duyabiliyor musun?"

Kulaklarıma bile zor duyulan sesime karşı gözlerini uzunca kapatıp açmıştı.

"Teşekkür ederim."

"Sen kimsin?"

Kısık ve zor çıkan sesine karşılık donup kalarak susmuştum.

"Hatırlamıyorum."

Tekrar konuşmaya başlamasıyla zorlanması artmıştı.
Odaya giren doktorun uzunca Celil'i inceleyerek ayaklarına muayene etmesini büyük bir sabırla izledim.

Hafızasını kaybetmişti.

"Celil bey, hissediyor musunuz?"

"Hafif."

"Tamam birkaç testden sonra tekrar bakalım."

hemşireye doğru yönelerek dosyayı kapatarak odadan çıkmıştı.

"Hemşire hanım, galiba hafızasını kaybetmiş."

Sert bakışları zihnime kazilirken kinayeli bir şekilde tıslamıştı.

"Doktordan daha mı iyi biliyorsun."

Susmuştum.

Odayı terk eder etmez yavaşça yanına yöneldim.

"Hatırlamıyor musun?"

Donuk bir şekilde yüzüme bakarken
Dudaklarından minik bir kelime duyuldu.

"Hiç."

"Ailen? Sevdiklerin? Sen?"

"Hayır."

Alt dudağımı büzerek gözlerine baktım.

"Özür dilerim. Benim, benim yüzümden oldu."

Gözümden dökülen damla koluna düşerken gözlerine bakamıyordum...

"Ağlama, demekki kayga değer bir hayatım yokmuş."

Cümle o kadar derindi ki ölmek isteyen benim hayatımın vücut bulmuş haliydi....

<3<3<3<3<3

Merhaba okurlarım, umarım bölümü beğenir ve yorumlarınızı paylaşırsınız.

Düşüncelerimin en derinlerinin üstünü kapattığım hamlelerimin kelimelere, cümlelere, belkide cesaretimin gerçekleştiremediği bu hayattan buraya dökülmüş halini okuyorsunuz...

Keyfili okumalar dilerim..

Ve sen, Duru. Durgun bir hayatın başrolü olarak, artık canlanmanın vakti geldi.
Celil sana umarım iyi gelir <3

<3<3<3<3

18 YAŞ BÜYÜĞÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin