Seninle karanfil sokağa denk gelmiştik. Dört bir yanım karanfil kokuyordu. Pardon kadın gözlerinden birkaç mısra şiir düşüverdin. Beraber gezsek, dolaşsak. İstanbul'a taşınsak. Galata'ya Sultan Ahmed'e, Topkapı Sarayı'na, Kız Kulesi'ne gidip görsek. Sahile gidip el ele tutuşsak. Balıklara, martılara yem versek. Akşam üstü olsa güneş batsa. Sonra sana baksam, güneş batmaya utansa. Bir an gece olsun, yıldızlar bize gülümsesin. Çay demlesen, içsen, içtiğin bardaktan bana versen. İçtiğin yerden içsem. Dudakların dudaklarıma bir anı bıraksa. Bana göz kırpsan, mutlu olsan , mutlu olsak. Birbirimize sımsıkı sarılsak. Kemiklerimi kırsan. Beni asla bırakmasan. Kulaklarıma eğilip;" sen benimsin" diye fısıldasan. Bulutların arasından süzüle süzüle aşk yağmurları yağsa ve İstanbul ıslansa. Penceremiz buğu tutsa. Seni çizsem.
İstanbul gecesinde "seni seviyorum" desem. Sende gülümseyip başını göğsüme bıraksan. Kalbimdeki seni dinlesen hep öylece kalakalsak. Saçlarını koklasam. Kavuştuk deyip İstanbul gecesinde avazımızın çıkarcasına bağırsak. Sesimiz kesilse... sadece biz duysak birbirimizi. Kavuştuk birbirimize desek.
Kavuştuk birbirimize desek.