How it got this dark is just beyond to me
If anyone can hear me switch the lights'
"Yanlış anlamadım öyle değil mi?"
"Hayır, Light. L gerçekten senin araştırmada ona yardımcı olmanı istiyor."
Yagami Soichiro oğlunu karşısına alıp konuşması gerektiğini düşünmüştü. Oğlunun bu teklife nasıl bir cevap vereceğini bilmiyordu ancak L istiyorsa kesinlikle Light'a sorması gerekenden kaçınmamalıydı.
"Konu tam olarak ne bilmiyorum ama tahminimce son günlerde konuşulmaya başlanan olaylardan bahsediyorsunuz. Bu konu hakkında hiçbir fikrim yok ve gerçekten böyle bir şey varsa hepimizin canına mal olabilir. L'e ciddi anlamda saygım fazla ancak intihara koşacak kadar kafayı yediğimi düşünmüyorum. Bu yüzden ona özürlerimi bahşet çünkü gelmek istemiyorum."
Light, babasının tepkilerine aldırış etmeyerek evden çıkmıştı. Diyeceği fazla bir şey yoktu. L ile çalışmak isterdi fakat konu ölüme gelince tırsmaktan kendini alıkoyamıyordu. Yeni reşit olmuştu ve üniversiteye başlamıştı. Mesleğini kendi icra edebilirdi.
Aslında özel birimlere girmek istediğinden dolayı ölümle burun buruna da olabilirdi. Bunu farkındaydı ama üniversitesi bitene kadar bu tür olaylara karışmak istemiyordu. Babasına gerektiğinde yardım ediyordu. Davalara çözüm önerisi sunabiliyor ya da zanlıların gerçek suçlu olup olmadıklarını idrak edip düşüncelerini belirtebiliyor ve kanıtlarını ortaya koyabiliyordu.
Geçtiği günlerde bir kasabanın tamamen yok edildiğini öğrenmişti. Sebebi ise medyadan saklanmıştı ama kasabaya yakın olan bazı mecra bölgedekiler, kasabada bir çok yaratık gördüklerini söylemişlerdi ve sosyal medya tamamen şahlanmıştı. Light'ın da içten içe bunun arkasındaki gerçeği merak ettiği belliydi. Yine de bir şey yapmayı tercih etmiyordu. Bu olaya karışmayacaktı çünkü bu ilk yok edilen kasaba değildi ve ardında herhangi bir yaratık olmasa dahi yine de ölümcül bir varlık ya da saldırı olduğu kesindi. Açıkçası bu olaya karışırsa ardı arkası kesilmeyen ölüm, onu da bulabilirdi.
Düşüncelerine odaklı bir şekilde yürürken geldiği yerin ters istikamet olduğunu bile fark edememişti. Düşünmekten bir anlığına vazgeçip gitmesi gereken üniversitenin yolunu tutmuştu.
Kampüsün önüne yaklaştığında adını birinin söylediğini duymuş gibiydi. Bir kız sesiydi. Kafasını kaldırıp efrafını kolaçan ettiğinde Kiyomi Takada'nın ona seslenmeye çalıştığını fark etti. Aynı üniversiteyi mi kazanmışlardı?
"Günaydın, Light. Bir dönem boyu aynı üniversiteyi paylaşacağız gibi duruyor. Lisedeki gibi."
Ne demişti o? Bir dönem boyu aynı üniversite...
"Bir dönem boyu mu? Üniversite değişimi mi yapacaksın, Takada?"
Takada kafasını reddercesine salladı. Günaydın demesi üzerine Light'ın yanıt vermemesine aldırış etmemişti. Sol tarafa geçip birlikte yürüyebilmeleri adına Light'ın tekrarladığı adımlarına ayak uydurmaya başladı.
"Yine aynı üniversitede olacağım ancak farklı bir bölüme geçiş yapmayı düşünüyorum. Bir ihtimal zorlanırsam kendimi biraz uzaklaştıracağım."
Takada eskisine göre daha arkadaş canlısıydı sanki. Veyahut Light öyle düşünüyordu. Takada lisedeyken zeki bir kızdı ama Light, Amane Misa'yı Takada'ya tercih etmişti. Tabii bu isteği içerisinde gerçekleşmemişti. Misa ve Takada'nın uzun süreli bir arkadaşlıkları vardı ve Takada ile araları bozulduğunda sevdiği kişiyi elde etme çabasına girmişti. Günlerce Light'ı bir tacizci gibi takip etmiş, üstüne üstlük kendini Light'a tanıtarak peşinde dolanmaya başlamıştı. Light'ı başlarda her ne kadar Takada'ya olan hırsı yüzünden taksada, zamanla sevmişti. Light bu durumdan bıkmış olacaktı ki lisenin bitimine yaklaşık Misa ile sevgili olmuştu. Amacı Misa'ya yakın gibi gözükerek kendini soğutma çabasıydı. Defalarca kez Misa'nın kalbini kırmıştı ve en sonundaysa ayrılmaları gerektiğini söylemişti. Light, Misa'nın ona neden yaklaşmaya çalıştığını farkındaydı bu yüzden Misa'yı sevmeyi denememişti bile.
"Anladım, Takada."
Light, Takada'ya kısaca gitmesi gerektiğini söyleyip kampüsün girişindeki dolaplara doğru yöneldi. Gireceği dersin ne olduğunu bildiğinden dolayı dolap kapağının iç kısmına yapıştırdığı ders programına bakmadan kitaplarını alıp sınıfa yürüdü.
Light bu zamana kadar tüm branşlardan tam puan alan tek öğrenciydi. Açıkçası bir dahiyle başa baş ilerleyen bir zeka seviyesine sahipti. Tüm branşlardan tam puan almasına rağmen seçtiği bölüm elbette ki belliydi. Babasının izinden yürüyordu. Ailesine düşkün olmasının yanı sıra arkadaşlarını da dikkatle seçiyordu. Çocukluğunu düzgün ve sakin geçirmişti. Mükemmel kavramına uymaması için görünür de hiçbir sebebi yoktu.
Sırasına oturdu. Yarı zamanlı dakik olduğu için dersin başlamasına dakikalar kala erken girmişti. Toparlandı ve dersin başlamasını bekledi. Anlık bir nakil öğrenci geleceği duyurulmuştu. Öğretmenin içeri girmesiyle saygısını belirtmek için ayağa kalktı. Öğretmenin sınıfa teşekkür etmesiyle herkes yerine oturdu. Konuşmaları kesilmişti. Öğretmen gelmeden önce bölüm öğrencilerinin nakil öğrenci hakkında yaptığı dedikodulara kulak misafiri oldu. İnsanlar ne kadar yobaz diye düşündü.
Dersin ilerleyen dakikalarında sınıfa biri girmişti. Saçları dağınık, üstü düzensiz ve ayakkabılarını giymeye bile üşenmiş gibi duruyordu. Şansına yoklama dersin sonunda alınacaktı. Bölüm öğretmeni öğrenciye bakıp boş bir yere geçmesini isteyince öğrenci gözleriyle anlık olarak etrafı taradı. Kimse nedenini bilmese de neden geldiği belliydi aslında. Light'a yakın olabilecek bir sıraya yerleşmişti. Light'ın olumlu anlamda ilgisini çektiği söylenemezdi. Oturuşu da dış görünüşü gibi tuhaftı. Ki zaten dış görünüşüne bakarak o öğrenci yargılanabilirdi. Kendine özen göstermemesi kendini sevmediğine dair bir belirteçti.
Dersin bittiğini gösteren zil çaldığında Light yerinden kımıldamayıp camdan dışarıyı izlemeye başladı. İster istemez babasının söyledikleri aklında dolanıyordu. Hayır, kararı değişmemişti ve bu konuda oldukça kesindi ama yine de kendini düşünmekten alıkoyamıyordu. L neden araştırmada kendisinin yardımı olmasını istemişti? Bir şeylerden şüpheleniyor olabilirdi. Light'a karşı bir teklifte bulunması ona güvendiği anlamına gelmiyordu.
Light düşünceler içinde seyre dalarken çoğu öğrenci sınıfı boşaltmıştı. Bir kaç dakika sonra başka bir sınıfa geçmeleri gerekiyordu. Light saatine baktıktan sonra etrafına göz gezdirdi. Light ve o garip öğrenci dışında kendilerine uzak, köşedeki öğrenciler kalmıştı.
Light arka sırasından adını duyduğunda dikkatini oraya kesilmişti. Tuhaf öğrenci kendisine selam veriyordu. Nezaket göstermek amacıyla kendisi de selam vermişti ancak aklına bir şey takılmıştı.
"Adımı nereden bildiğini sorabilir miyim? Nakil olarak geldiğini duydum ancak öncesinde de aynı okulda olmadığımızdan eminim."
Tuhaf çocuk ifadesiz halini bozmadan dudağını baş parmağıyla ezmeye başladı. "Kim olduğunu bildiğimden dolayı değil, sınavlardan tam puan alan ve tüm branşlarda birinci olan biri olduğunu biliyorum sadece. Rakibimsin."
Light güldü, rakip olarak görmüyordu kimseyi. Ona puanlarda yakın olan kimse yoktu. "Özeline girmiyorsa merak ediyorum, hangi okuldan geldin?"
"Okul mu? Okula hiç gitmedim. İlk eğitim deneyimim olacak sanırım."
Light bir anlığına şaşırmıştı. "Okula hiç gitmediysen ve eğitim almadıysan nasıl bu üniversiteye girebildin?" Torpil miydi? Mecra bölgeden kaçmış gibi duran biri için torpil yapılması beklenmedik bir şey olurdu.
"Üniversite sınavından tam puan alarak ve tüm branşlarda birinci olarak. Herhangi bir okulum olmadığı için bu duyurulmadı. Kimse bireysel çalışan birinin böyle bir puanla buraya geleceğine inanmazdı. Eğitim bakanlığının da gururu var elbet."
Light açıkçası tuhaf çocuğun bu söylediklerine inanmamıştı. Yüzünden bunu belli etmiyor olsa da L bunu zorluk çekmeden fark edebiliyordu.
"Rakibimle en kısa sürede tanışmak isterim ancak şu an bölüm derslerine yetişmemiz lazım. Beni daha sonra herhangi bir yerde bul."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝖾𝗅𝖾𝗀𝖺𝗇𝖼𝖾'𝗌 𝗆𝗈𝗌𝗍 𝗈𝖻𝗌𝖼𝗎𝗋𝖾 𝖾𝗏𝗂𝗅 | 𝗅𝖺𝗐𝗅𝗂𝗀𝗁𝗍
FanfictionJaponya'nın farklı kentlerindeki kasabaların yok olmaya başlamasıyla halkın bir kısmı sosyal medya sayesinde telaşlanıyordur fakat nedeni bilinmeyen gerçek, kaos ortamı oluşturmaması için hükümet tarafından saklanmıştır. L, vakayı üstlenir ve Yagami...