23

2K 141 111
                                    

Emir sevgilisinin film seçmesini beklerken titreyen bedenini ondan saklayabilmek adına yorganına iyice sığındı. Gözlerini kapatıp mide bulantısını bastırmaya çalışıyordu ama o kadar çok bulanıyordu ki kusmamak için durmadan derin nefesler alıp veriyordu.

"Uyudun mu beş dakikada Emir?"

Sevgilisinin sesini duyduğunda gözlerini açmaya zorlayarak içinde kaybolduğu yorganı biraz üzerinden attı. Yan tarafına koyduğu bilgisayarın kamerasını düzelterek kendisini onun görüş açısına sokup gülümseye çalıştı.

"Uyumadım ki, yatıyordum öyle."

Umut tatlı tatlı konuşmasına gülümseyip o da bilgisayarını yatağa doğru çekti.

"Ne filmiymiş bu?"

Sevgilisinin sorusuna dudak büzerken ne filmi olduğunu çok fazla önemsemiyordu Umut. Zaten konuştukları süre boyunca onu izliyordu. Hangi filmin açık olduğu da bu yüzden pek umrunda değildi. Film izlemeyi de sevmezdi zaten, Emir seviyor diye açıyordu.

"Dramlı bir şeyler sanırım, değiştireyim mi?

Emir kafasını iki yana sallayıp reddetti onu. Acıklı filmleri izlemeyi seviyordu çünkü acının insanı diri tuttuğuna inanıyordu. Bir elini başının altına alarak bulunduğu yere iyice yerleşti. Filme odaklanıp mide bulantısını unutmaya çalışırken Umut'un kendisini izlediğinin bilincinde yüz ifadesini sabit tutmaya çalışıyordu. Dikkatini üzerinden alabilmek adına filmi durdurup konuşmaya başladı.

"Bana değil filme bak."

Umut omuz silkerek onu reddettiğinde derin bir nefes verip filmi yeniden başlattı. Vücudundan sanki bir zehir yükselerek heryerini ateşler içerisinde kavuruyor gibi hissediyordu. Aynı anda hem zangır zangır titriyor hem de boncuk boncuk ter döküyordu. Gözlerini sıkıca kapatıp bir kez daha yutkundu.

"Yüzün bembeyaz görünüyor bebeğim, iyi misin?"

Umut'un endişeli bir ses tonuyla sorduğu soruyu cevaplayacağı sırada daha fazla dayanamayacağını hissederek elini ağzına bastırıp yataktan fırladı. Odasındaki ebeveyn banyosunun kapısını kırarcasına açıp arkasından kapattı. Klozetin önünde eğilerek rahatlamaya çalıştı dakikalarca. Boğazındaki acı tat yutkunduğu her an canını yakıyor, kendini zorladığından dolayı gözyaşları istemsiz akıyordu. Bacakları bedenini daha fazla taşıyamadığında olduğu yere çökerek kafasını duşakabinin camına dayadı. Bok gibi hissediyordu, durmadan bunu yaşıyor olmak bok gibi hissettiriyordu.

Umut'un endişeli sesini kapının ardından duyduğunda onu daha fazla endişelendirmenek adına oturduğu yerden kalkarak lavaboda elini yüzünü yıkadı. Havluyla kurulanırken aynadaki yansımasını izledi bir süre. Bembeyaz suratına, mordan iğrenmesini sağlayacak kadar nefret ettiği göz altlarına, canlılığını kaybetmiş göz bebeklerine uzun uzun baktı. Aynada gördüğü kişiyi tanımıyordu. Onun Emir olduğunu da düşünmüyordu. Emir birkaç sene önce ruhunu terk etmişti.

"Emir çıldıracağım şimdi, bir şey de."

Sevgilisinin sesiyle girdiği transtan çıkarak gözlerini aynadan çekti. Kapıyı açıp sakin adımlarla yatağına geçti, daha fazla merakta bırakmak istemiyordu. Yüzüne samimi olmasını umduğu bir gülümseme yerleştirerek bilgisayarı kucağına çekti. Endişeli yüz ifadesini görmek daha çok canını yakarken gözlerinin kızarıklığını görmesin diye siyah düz saçlarını alnına doğru indirdi eliyle.

"Emirim iyi misin, ne oldu bir anda? Hasta mısın yoksa? Neden bana söylemedin? Doktora mı gitsen?"

Nefes almadan konuştuğunda Emir işaret parmağını dudaklarına koyarak susturdu onu. Umut aniden sustuğunda  gülümsedi. Bu kadar üzülmeyi hak etmiyordu. Onu bu kadar üzüyor olması çok bencilceydi.

UMUT [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin