Bölüm 13

2 1 0
                                    

   ''Demem gerekiyordu dedim işte. Hem, gerizekalılık yapıp ihanet edebilirim sarhoşken. Bu da bir ihtimal.'' dedim kendimden emin bir sesle. İhanet etmezdim. Ama sarhoşken edebilirdim. Ama sarhoş olacak biri değildim. Ne olursa olsun bilincimi kaybetmemeli ve ihanet etmemeliydim.

   Antrenman alanında...

   Sinirim hala bozuktu. Neden ihanet edeceğimi düşünmüştü ki? Akın'a olan sinirimi kum torbasından çıkarıyordum. Salona girer girmez hırkamı çıkartıp bir kum torbasının önüne geçip yumruk atmaya başlamıştım. Salonda yalnız gibiydim. Kum torbasını patlatırsam şaşırmazdım. Çünkü hiç çekmediği kadar acı çekmişti kum torbası benden.

   ''Lotus iyi misin?'' 

   Rüzgar'ın sorusuyla başımı hafifçe ona çevirerek baktım. Tedirgin bakışlarını bana çevirmişti. Bir an burada olduğunu unutmuştum. İyi miydim? Hayır. Ama iyi gibi yapacaktım. Uğraşmak istemiyordum. 

   ''Evet,'' dedimciddiyetle. İnanmamış gibi bakış atmasına rağmen sorgulamayacaktı. ''Neden sordun?'' dedim yine aynı soğuk ciddiyetle.

   ''Meraktan,'' diye yanıtlayıp önündeki kum torbasına yumruk atmaya devam etti. Bir süre sonra kum torbasından uzaklaşıp, ''Biz atış alanına gidelim.'' dedi. Yağmur ile antrenman alanında tek kaldığımızda bana baktığını önemsemeden kum torbasına yumruk atmaya devam ettim. Sonunda bıkkın bir nefes vererek, ''Ne oldu Yağmur?'' dedim.

   ''Kızdın mı?'' dedi.

   ''Ne için?''

   ''Ya işte, Akın'ın söyledikleri için.'' 

   Derin bir nefes alarak, ''Boşver, akşama odaklanın siz.'' dedim.

   ''Siz derken?'' dedi şaşkınlıkla. ''Sende geleceksin!'' 

   ''Geleceğim zaten. Gelmeme gibi bir şansım yok. Sonuçta biri garson olmalı.'' dedim gülümseyerek.

   ''Sen garson mu olcaksın?'' dedi sorgularcasına. Tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. ''Sen bunu birde diğerleriyle konuş bakalım.'' dedikten sonra diğerlerini çağırmak için koşarak atış alanına gitti. Arkasından gitmemesini söylesem de dinlemedi. 

   Az sonra diğerleriyle antrenman alanına geldiğinde bir sandalye çekip oturmamı işaret etti. ''Tamam, mevzu ne?'' diye sordu Toprak. Oturduğum sandalyede sanki kavga etmişte müdürün odasında haksız yere suçlanan isyankar genç öğrenci gibi duruyordum. 

   ''Bu kalın kafalı arkadaşımız, gece olacak olan görevde garson rolüne girecekmiş.'' dedi Yağmur garson kelimesini vurgulayarak.

   ''Tabii efendim,'' dedi Rüzgar.

   ''Ne demek? Tabii ki!'' diye devam ettirdi Güneş.

   ''Sormanız hata! Tabii ki garson olabilirsin!'' dedi Toprak. Kaşlarımı kaldırıp onlara baktım.

   ''Yani garson rolüne girebilir miyim?'' dedim heyecanla.

   ''KESİNLİKLE HAYIR!'' diye bağırmışlardı. Hepsinin aynı anda bağırmaları sinirimi bozmuştu. 

   ''E ne yapayım ben ya?! Adamın içkisine bir şey katılırsa hangi bahane ile alacaksınız içkiyi adamdan? O zaman ben hallederim işte! Sizde güvenliği halledersiniz.'' dedim sitemle. 

   ''Lotus,'' dedi Toprak yüzüme doğru eğilerek. ''Oradan bakılınca izin verecekmişiz gibi mi duruyor?'' diye sordu.

   ''Ama neden?!'' diye sordum somurtarak.

Ölü Lotus ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin