Toprak'tan;
02 Şubat 2023, 22.08
Tepkisini merak ediyordum, umarım çok yaralanmamıştır. Olaydan sonra hiç karşılaşmamıştık. O da beni merak etmiş miydi?
Kapıya doğru son adımımı atmıştım.
Elimi kulpa koydum, yavaşça çevirmeye başladım. Evet, o kapı artık açıktı.
Bana doğru iki adım attı. Göz bebekleri düşünemeyeceğim kadar büyümüştü. Elini diğer eliyle birleştirdi ve tırnaklarıyla tırmalamaya başladı. Gözünün dolduğunu fark ettim.
"Yüzüne dokunabilir miyim?"
Sapık mıydı bu adam? Sorusu biraz korkutucu ayrıca rahatsız ediciydi. Ondan yavaşça uzaklaşmaya başladım ve gözlerimi kaçırdım.
"Sanırım çok yanlış başladım, kusura bakma"
"Problem değil"Bana doğru yakınlaşmaya başladı.
"Lütfen oturma odasına geç, seninle konuşmak istiyorum"
Ama ben istemiyordum. Böyle bir insan olduğunu tahmin etmemiştim. Nasıl ondan uzaklaşabilirdim bilmiyordum ama ondan uzaklaşmayı da istemiyordum. Başlatan bendim.
Yavaş ve sert adımlarla Müezza'yı sevdiğim odaya girdim.
Elini uzatarak "Deniz, Deniz Akyuvar" dedi. Elini sıktım, "Toprak Özyurt"
O an titrediğini fark ettim. Benden korkuyor muydu, bu bir hastalık falan mıydı?
"Mesleğini sorabilir miyim?"
"Yeni mezunum."
Cebinden bir kart çıkardı ve bana uzattı, düşünmeden aldım ve oturduğum koltuğun yanına koydum."Bakmayacak mısın?"
Sustum. Nasıl bir cevap vermeliyim bilmiyordum. Tanımıyormuş gibi mi yapmalıydım?
"Evime gelme sebebini anlayamadım"
Sustum. Ne diyebilirdim? "Kiracı olmaya geldim yeni kiracınım ahaha tanıştığımıza memnun oldum, tekrar karşılaşmamız ne hoş!" mu diyecektim?
"Senden bir şey isteyeceğim"
Sustum. Ilk önce kaşlarına sonra gözlerine baktım. Artık otobüs durağındaki o adam yoktu, hayatını kurtardığım o adam vardı.
"Benimle hastaneye gelebilir misin?
Büyük bir soluk aldu ve yüzüme hafif gülerek baktı. Belli bir gamzesi, gamzesinin üstünde küçük bir leke ve onların üstünde de hafif çilleri vardı.
"Sana bunu nasıl anlatırım bilmiyorum ama büyük bir hastalığım var"
Kapıyı açtığım andan itibaren gözlerini yüzümden asla kaçırmıyordu. Gözlerini bile kırpmıyordu ve bu biraz rahatsız ediciydi.
Fakat Gidecek hiçbir yerim yoktu, yanında kalabileceğim hiçkimsem yoktu, param yoktu ve burası benim tek şansımdı.Sabah gidebiliriz, dedim.
Teşekkürler, dedi ve ayağa kalktı. Onu takip ettim. Dış kapıya geldik, bana mahcupça gülümsedi. kapının yolunu açtı.
ŞIMDI NE YAPACAKTIM?
Kiracınım demek yüzsüzce mi olacaktı? Gidecek hiçbir yerim yoktu. Nasıl burada kalabilirdim. Hiç bunları düşünemeden ağzımdan yedi kelime çıktı:
"Bu kadar zenginsin madem neden kiracı arıyorsun?"
"Ne?"
"Allah kahretmesin gidecek yerim yok. Kiralık ev bile tutamıyorum. Kimsem yok, param yok."
Gözümden akan iki damla yaştan sonra kapıya doğru bir adım attım.
Askılığın yanından ayrıldı, birkaç adım arkamda duruyordu. Dirseğimden tuttu ve beni 180 derece çevirdi. Belimi kavradı, beni kendisine çekti. Sıkıca sarılmaya başladı. Bu sefer onu durdurabilecek bir şöfor yoktu. Ağlamıyordum, ağlamamalıydım ama bu yüzden sarılmaktan vazgeçmeyecektim. Bilmiyorum belkide sarılabileceğim tek kişi olduğu için böyleydi. Bunu da hakediyordum.
02 Şubat 2023, 22.41
"Kapısı açık olan odaya geçebilirsin"
Yüzüne bu sefer ben mahcupça gülümsedim. O da bana gülerek karşılık verdi. Bu benim hayatımda gördüğüm en güzel gülümsemeydi, bu benim hayatımda gördüğüm en güzel gamzelerdi.
Odaya geçtiğimde Müezza'yla karşılaştım. Yatağın üzerinde bana bakıyordu. Kapıyı sessizce kapattım ve yatağın kenarına oturdum. Müezza'yı kucağıma aldım, başını okşamaya başladım. Sonrasında karnımın gurultusuyla ayağa kalktım. Acıktığımı yeni farkediyordum ama şu an mutfağa adımımı bile atmaktan utanıyordum.
Açlığım utançlığımın önüne geçesiye kadar Müezza ile ilgilendim. Bu sürede hamile olduğunu fark ettim. Tahminimce doğurmasına 1,5-2 ay vardı.
Kapıyı açtım, kolidorun soluna döndüm. Ilk önce salonda oturan ev sahibine kaydı gözüm, telefonla konuşuyordu.
"Buldum onu"
"Bilmiyorum işte, kapıyı çaldığımda o açtı, evdeydi"
"Yüzünü görebiliyorum, evet"
"Hıhı, evet"
"gözleri kahverengi, saçları açık kahverengi, beyaza yakın ten rengi, yaklaşık 1,65 boylarında, hafif balık etli"
"Güzel"
"Yarın geliyoruz hastaneye, bugün benim evimde kalıyor"
"Ikna etmedim zaten onun da kalmak istediğini hissettim"
"Toprak"
Telefonu kapattı.
"Içeri gelecek misin?"
Beni fark etmesi iyi olmamıştı.
"Nereye gidiyordun?"
"Su içecektim"
"Pe-"Şimdi tam sırasıydı sanki. Keşke şu karın gurultularını da kendimiz kontrol edebilseydik.
Ayağa kalktı, yüzüme hafifçe gülerek yanımdan geçti, mutfağa yöneldi. Arkasından ilerledim.
Buzdolabını açtı."Alerji problemlerin var mı?"
"Hayır""Teşekkür ederim"
"Ben teşekkür ederim"
"Neden?"
"Konuşmanın neresinden itibaren dinledin?"
"'Buldum onu'dan sonrası"Sustu, sustum.
Bir süre sadece onun tost hazırlamasını izledim.
Dağınık saçlarının gözünün önüne gelmesinden rahatsız olduğunu fark ettim. Saçını çekmek için biraz yakınlaştım. Alnına dokundum, saçlarına dokundum, tek tek kulağının arkasına attırdım. Gamzesinin tekrar belli olduğunu gördüğümde içimde küçük bir sevinç yaşadım.
Tabaklara kestiği tostu koydu.
Sonrasında mutfağa Müezza girdi."Hamile mi?"
"Kim?"
"Sen"
"NE?"
"Kedi diyorum, hamile mi?"
"Ahh, evet"Sırıtmaya başladım.
"Telefonda 'yüzünü görebiliyorum' derken neyi kastettin?"
"Yarın her şeyi öğreneceksin"
Yemeği ilk bitiren ben oldum. Müezza'nın mamasını doldurdum ve mutfağa geçtim. Tabakları bulaşık makinesine yerleştirirken onun da malzemeleri buzdolabına koyduğunu gördüm.
"Iyi geceler"
"Iyi geceler"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRACI
Teen FictionGittiği görüşmede ağır darbe alan ünlü bir dizi şirketinin ceo'su, prosopagnozi hastalığına yakalanır. En büyük hayali oyunculuk olan bir kadınla karşılaşır... Prosopagnozi: Yüz körlüğü. (Insanların yüzlerini görememe, bulanık görme durumu.)