4. Bölüm - İsimsiz Çocuk

4 1 0
                                    

  Eve dönerken neden beni tek başına bıraktığını anlayamadım. Birşeyler sormamak için kendimi zor tutuyorum. Ah, meraklı yanım şuan kendini göstermesen? Yok canım ne korkacagim yanımdaki adamdan.

  Beynimden talimat almadan açılıverdi ağzım.

  "İsmin ne senin? Yani eğer birşey söyleyeceksem nasıl hitap edeceğim sana?"

  "Hiç birşey"

  Ne?

  "Ne?" İcsesimle ilk defa aynı yöndeydik.

  "Ne ismime gerek var ne de senin bana hitap etmene. Yani çeneni kapat ve yolun bitmesini bekle."

  Konuşmamı gerçekten istemiyor olmalı çünkü ilk kez benimle bu kadar uzun konuştu. Ancak... Niye ki?

  "Tamam. İsimsiz Çocuk." Son iki kelimeye vurgu yaptım. Duymasını özellikle ister gibi.

  Bizim mahallenin girişinden biraz uzakta olan evimize yakın bir yerde çatık kaslarla bekleyen Elvin her an beni pataklayabilir ve o arabanın alakasını sorgulamaya hemen baslayabilirdi.

  "Dur!" Sorgulayıcı bakışlarla bana döndü.

"Dursana be adam!" Ani frenle öne sarsıldım ancak sadece saçlarım dağıldı. Sorun yok.

  "Ne halt yiyorsun?"

  "Söylersem dalga geçtiğimi sanarsin bu yüzden konuşma. Ben şimdi burada iniyorum ve sende şu gerideki sokağa girip 2. Dar geçitten geçip gidiyorsun. Orası kestirme."

  "Aynen kardeşim Aras karg-" boğazını temizledi.

  "Yani hayır demek istedim babanızın kesin emri bu. Gözetimim altindasiniz."

  "Pardon? Duyamadım sizi"

  Arabayı sürmeye devam ettiğinde Elvin'i gördüm telaşlı gibiydi.

  Evin önüne geldiğimizde kapımı açmaya çalıştığında kapımı açarak onu geri ittirdim. Sahi bu kendini erkek zannedenlerin kafasında ne dönüyor?

  Elvin beni fark etmeden onun yanına hızla yürüdüm. Bu arada arkadaki İsimsiz Çocuk rüzgarda dağılan saçları ve siyah renkli kıyafetleriyle oldukça çekici duruyordu. Bana doğru döndüğünde bir an onu suzdugumu fark ettim ve bakışlarımı Elvin'le çevirdim.

  Nutku tutulmuş bir sekilde arkadaki adama bakiyordu.

  "Soru sorma sonra anlatacağım."

  "Tamam ama kesinlikle anlatıyorsun. Son 25 dakikan var."

  "NE?" NE?!

  Acilen yetişmem lazımdı ve aklıma bir fikir geldi. Ama benim fikrimden ne beklenir ki işte.

  "Sen şimdi hep beni mi gozetleyeceksin?"

  "Sadece bugün, evet"

  "Yani hep yanımdasın" derin bir nefes verdi.

  "Evet."

  "O zaman beni buraya ucurman lazım. 20 dakika."

  Bir an hızla arabaya yürüdü ancak adımları kendinden o kadar emindi ki bir kez daha onu suzuyordum. Bu sırada yanımdaki Elvin aklıma geldi ve onu elinden tutup cekistirmeye başladım.

  "Gel çabuk"

  Sasirmisa benziyordu ama hemen ruh halime ayak uydurdu.

                                   ~🔥

  Bu alan o kadar geniş ve ihtişamlıydı ki bir an için gözlerimi alamadım. Bu benim en büyük şansımdı. Bu benim Paris biletimdi. Evet bu biraz da yarışmaydı. Seçilen bazı genç balerinler Paris'te bir gösteri sergileyeceklerdi ve bu çok büyük olacaktı.

  Alanın temel renkleri beyaz ve kırmızıdan oluşuyordu. Elbisemide buna uygun olarak seçmiştim.

  Egitmenimi gördüğüm anda yanına koştum. Bu sırada arkamdaki ikili de şaşkınca etrafı izliyorlardı.

  "Turnuvalar başlıyor ve sen en sondasin. İyi ki geç kalmadın, hemen kabine git."

  "Tamam Engin hocam." Öyle bön bön bakmayın bir erkek hocam da olabilir sonuçta, değil mi?

  Üzerimi değiştirdim ve hemen bizimkilere görünmek için kabinden çıktım.

  Elbise dediğim gibi, kırmızı renkteydi. Altı çok kısa bir etekti ancak içi şorttu. Askılarında, goguslerinin üzerinde ve birkaç yerinde siyah detaylar vardı. Çok basit ama bir o kadarda güzeldi.

  Elvin 'iste benim kizim' der gibi gururla bakıyordu ancak... İsimsiz Çocuk? Onun gözlerinde anlayamadigim bir duygu vardı. Bu sırada çoktan makyajımı da yaptırmıştım

  Salona girdiğimizde çoktan birkaç yarışmacı koreografilerini sergilemiş, sonuçları bekliyorlardı.

  O sırada kalbimi aynı anda hem durduracak hemde çok hızlı atmasına neden olacak o anons duyuldu..

  'Sıradaki gencimiz, Alev Sönmez.'

  Heyecanımı bastırmaya çalışarak derin nefesler almaya başladım.

  Ve tüm ışıklar söndü. Benim ki hariç.

  Gözlerimi kapatarak başladım. Aynı aylardır çalıştığım gibi. Bedenim bunu istiyordu. Benden istemsizce müziğe ayak uyduruyordu.

  Müzik beni mayistiriyor, daha da kendimden emin kildiriyordu.

  Vücudum zaten esnekti. Bu yüzden gerçekten kendimi hipnoz olmuş gibi hissediyordum. Ama bir süre sonra karnıma bir ağrı girdi. Hissetmedim bir süre. Sonra korkuyla bakışlarımı ıslak karnıma indirdim. Sonra ise ellerimi.

  Bu sıcak ıslaklık.. bu mayismislik hissi..

  Bu da neyin nesiydi?

  Salonda büyük bir çığlık tufanı koptu. O sırada bende yere yigilmadan önce belki de son anlarını yasiyordum.

  Gördüğüm son şeyler ise karnımdaki kırmızıya bürünmüş bir parça camdan hızla damlayan kanlar ve bir hışımla yanıma koşturan İsimsiz Çocuk.

                                  ~🔥

  Bilincim tamamen kapanmadan hissettiğim ve duyduğum tek şey birinin kucağında olduğum ve İsimsiz Çocuğun sesi...

  "Lütfen ölme. Lütfen burada kal. Gözümün önünde koruyamadım seni. Özür dilerim

İSİMS?ZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin