Night Killer - Minsung

-police-

Oy verip, yorum atarsanız sevinirim!❤️
İyi okumalar💞
-bölüm sonunda size bir notta bıraktım. Umarım okuyup, beni anlarsınız :)

•

Nefret, bir insanın gözünü boyadıysa sağlıklı düşünmesi çok zordur. İşte şu an bende gözümü boyayan o nefretin etkisindeyim. Lee Minho bana bu zamana kadar hissetmediğim nefreti hissettiriyor. Bir zamanlar bu zamana kadar hissetmediğim sevgiyi hissettirdiği gibi...

Araştırmalarımı eve geldiğim gibi devam ettirmiştim. Hakkında bir sürü bilgi edinmiştim. Minho her zaman geçmişe bağlı kalan biriydi. Asla geçmişini silmezdi. O yüzden de hala eskiden kullandığı telefon numarasını kullanıyordu. Şimdi plan tamda istediğim gibi devam edecekti. Ayrıldıktan sonra beni engellemişi. O yüzden ben onu arayamazdım. Benim tanıdığım fakat onun tanımadığı birileri olmalıydı bana yardım edecek. Ve işte aklıma o zaman Felix, Seungmin ve Jeongin geldi. Felix ile zaten üniversitesden arkadaştık. Seungmin ve Jeongin ile de merkezde tanışmıştık fakat o kadar iyi anlaşmıştık ki her zaman birbirimize yardımcı olmuştuk. Şimdi de onlardan yardım isteyecektim.

"Alo Felix, müsait misin?"

"Evet Hannie. Bir şey olmadı ya?"

"Yani oldu ama olmadı. Şu an burada anlatsam da anlamazsın. Bizimkileri al da gel benim eve."

"Ah tamamdır o zaman yarım saate kapıdayız."

"Tamamdır Lix. Çok teşekkürler."

Felix ile konuşmayı bitirip kafamda planı daha detaylı kurmaya başladım. Minho tek çalıştığı gibi başka insanlar ile de ortak olup, iş yapıyordu. İşte bende bu kozu kullanacaktım. Kirli işleri bile seviyordu Lee Minho. Ülkede ki en nadir içkilere sahip olan bir barı kullanarak bir vurgun yapacaktı. Yani plan bu şekildeydi. Böylece yavaş yavaş elime düşecekti. Ardından o barda ki kiralık odalarda da bu vurgunun hazını çıkaracaktı.

Hazını çıkaracağı kişi de ben olacaktım fakat Minho'nun bundan haberi yoktu.

Planı kafamda daha da oturtturduktan sonra kapı çaldı ve ellerinde poşetler dolu olan bizimkinleri gördüm ve hemen içeri geçtik.

"Vay vay vay... Jisung Bey bizi davet etmiş"

"Sululuk yapma ya Seung. İş için yoksa niye davet edeyim." Dedim dalga geçerek.

"Kırıcıydı şerefsiz. Ama dur lan, ne işi?"

"Harbi Han. Beni de aradın falan noluyor olum?"

"Bakın çocuklar biliyorsunuz ki Lee Know bu zamana kadar asla ama asla yakalanmadan rahatça pislik işlerini yaptı. Fakat bu öyle bir it ki kendisi pislik yaparken birileri ile de ortak oluyor orospu çocuğu. Ama bu bana bir koz verdi. Ebesini tersten görecek o."

"Lan olum, hırs gözünü boyamış senin. Bu ne küfür bu ne sinir?"

"Ne yapayım Lix? Zoruma gidiyor. Yediremiyorum amına koyayım!"

"Ssshh. Tamam sakin olalım. Şimdi ne yapacağız Jisung?"

Jeongin'in sorusu ile hepsi bana odaklanmıştı. Masanın etrafında tıpkı bir toplandı alanı gibi kurulmuştuk. Masanın üstünde pizza, alkol ve cips olan bir toplantı...

Bizimkinlere planı en ince detayına kadar anlattım. Onlar da pür dikkat beni dinleyip planı kafalarında tartılar. Sanırım akıllarına yatmıştı bu fikir.

"Şimdi doğru mu anladım? Jeongin Lee Know'a bilinmeyen bir numaradan mesaj atacak, sanki onun gibi kirli işler düzenleyen biriymiş gibi onla bir anlaşma yapacak. Şu Global Seoul Mates'da ki popüler ve nadir içkilerin kaçakçılığı için. Sonra da o barda ki bir odada Jeongin ayarlamış gibi göstereceğimiz ödül yani sevişme olacak ve sen olacaksın o odada. Sonra hop! Adamı yakaladık."

"Aynen öyle Seungminciğim. Ben bar sahibi ile konuşacağım. O gün içeri de ki herkes aslında bizim sivil polislerimiz olacak. Yani herhangi bir silahlı olayda vatandaşa zarar gelmemesi için. Biz odadayken ise siz aşağıda ekip ile bekleyeceksiniz. Lee Know'u alt edip hemen sizin yanınıza getireceğim ve hapiste çürüyecek orospu çocuğu."

"Vay be! Şu 'savaşma, seviş' lafı sende 'hem savaş, hem seviş' olmuş Jisung.

Jeongin'in bu lafı üzerinde masada bir kahkaha koptu. Aslında haklıydı da. Planım kusursuza yakındı, kusursuz olacaktı.

"Aynen öyle beyler. Şimdi Jeongin, sen Lee Know'a mesajı gönder bakalım. Onaylayacak mı görelim."

"Hay hay paşam."

Jeongin mesajı gönderdikten tam 2 dakika 48 saniye sonra Minho mesaj atmıştı.

Lee Minho

-İlk öncelikle merhabalar. Mesajın başlangıcı için teşekkürler fakat sizin kim olduğunuzu bilmeden buluşmaya gelmemi beklemiyorsunuzdur umarım?

İşte bilindik Minho. İşini sağlama alır.

Siz

-Ah tabii benim hatam pardon.
Ben Park Suho. İçki kaçakçılığı ile uğraşıyorum ve yurt dışı bağlantılarım var. Açıkçası bunlar telefonda konuşulacak şeyler değil.  O yüzden buluşma teklifi ettim. Yanımda size zarar verecek hiç bir şey olmayacağına söz veriyorum. Eğer en küçük hareketimden şüphelenirseniz, beni öldürebilirsiniz. Gerçekten iyi niyetliyim. Sizinle çalışmak benim için bir onurdur.

Lee Minho

-Pekala sevgili Bay Park. Yarın tam dediğiniz saatte, dediğiniz yerdeyim. İyi akşamlar.

İşte haz bu. Sevgili Lee Minho. Önceden de dediğim gibi. Sonun; senin istediğin gibi ateşli, benim istediğim gibi acımasız olacak...

•

İşte bizim ekip!

Evet bugün bölüm sonu konuşması yapmak yerine size kendimi açıklamamam gerekiyor. Öncelikle sizi aylarca yeni bölüm beklettiğim için çok özür dilerim. Açıkçası hiç ummadığım bir takım şeyler yaşadım. Özellikle mental olarak beni çok sarsan olaylardı bunlar. Kendimi toparlamaya çalıştım ama olmadı o yüzden de fice yazmaya yazın devam ederim demiştim ki bu yaz beklediğim gibi geçmedi. Yaşadığım problemler yazın yok olur, onlardan kurtulurum demiştim fakat her şey yazın daha da beter oldu. Wattpad'i bile sildim o dönemde. Ve ben bu kitabın böyle ilgi göreceğini asla tahmin etmemiştim. Okuyan max 50 kişi olur sanmıştım ama yazmak içimden geliyordu o yüzden de yayınladım. Kendimi daha yeni yeni toparlamaya başladım. O yüzden Wattpad'i yükledim ve yazmaya kaldığım yerden başladım. Bundan sonra size en kötü ihtimalle haftada 1 bölüm atacağım. Tabii her şekil kafama estiği an bile atabilirim.🌺

Umarım bana çok kızmazsınız. Sizi seviyorum kendinize iyi bakın. Her zaman öncelik kendiniz olsun💗💗💗