"Seninki geliyor. Sakın bakma."
Klavyede dolaşan parmaklarım dururken kalbimdeki hızlanma kulaklarıma kadar ulaştı.
"Bana mı geliyor? Neden?"
Bakışlarımı bilgisayar ekranından çekmezken Maria'ya fısıltıyla sordum.
Niye birden böyle şeyler söylüyorsun ki bak yine kal geldi. Heyecandan ellerimin titrediğini fark ederken engellemek için yumruk haline getirdim.
"Nefes al."
Maria alayla mırıldanırken bacağına alttan vurdum. Üzerimde hissettiğim gölgeyle daha da gerilirken tamamen bilgisayara odaktım. Adım seslerinin kesilmesiyle o güzel erkeksi kokusu yüzüme sertçe vururken nasıl odaklanırım bilmiyorum ama... Tanrıdan kokunun kokuma karışmasını istersem günah işler miydim?
"Bayan Y/L/N?"
Özür dilerim Tanrım alma yanına daha çok erken. Soy adım ne kadar da güzel çıkıyordu dudaklarından... Peki ne zaman Bayan Barnes olacaktım?
"Bayan Y/L/N?"
Meleksi sesiyle ikinci kez seslendiğini fark ederken irkilerek James'e dönüp panikle cevap verdim.
"Evet!" Kabul ediyorum.
Sesim normalden biraz fazla çıkarken etrafta bir sessizlik oluştu. Bir kaç bakışı üzerimde hissedebiliyordum. Biricik aşkım şuan anlamsızca suratıma bakarken yanımdaki Maria'nın kıkırdadığını duyabiliyordum.
"Buyurun Bay Barnes?"
Kulaklarım yangın yeriydi en az kalbim kadar sıcacıktı ama bozuntuya vermeden daha normal bir sesle durumu düzeltmeye çalıştım.
Fantezi dünyama dalmıştım yine. O evet'i ben düğün seremonimizde söylüyordum aslında. Ah... Ah.
"Bilgisayarda iyi olduğunuzu duydum. Benimde..." İyi olduğum bir sürü başka konu var bir bilsen... Birde kibar kibar konuşuyor ya eriyorum, bitiyorum resmen. Gökyüzünü hapsettiği gözleri hele. Daha yakından görmek için neler yapmazdım ki? Kardeşimi bile satardım. Zaten bir işe yaramıyor. "... Bu konuda yardım isteyecektim. Müsait misiniz?"
Daldığım yüzden daha fazla dikkat çekmemek için ayrıldım. Bakışlarım anlık bilgisayarda saatlerce uğraştığım kod ekranına değerken acil olduğu detayını düşünmeden kabul ettim. Biraz beklesin. Şirket güvenliği aşk hayatımdan daha önemli değil. Tek taraflı olan aşk hayatım.
"Tabi, müsaidim efendim. Ne içindi?"
Son sorumla birlikte bacağıma bir tekme yemem bir olmuştu. Tepki vermemek için kendimi tutarken James ne söyleyeceğini bilememiş gibi yüzüme bakakaldı.
E ama sen böyle bakmaya devam edersen ben nasıl nefes alacağım.
"Bilgisayarı açtığımda mavi ekran veriyor demiştim ama..."
"Oh... Pardon."
Hızla ayağa kalkarken mırıldandım. Kendine gel Y/N.
"Biraz yoğun bir gündü de."
"Mesai başlayalı bir saat bile olmadı ne yoğunu..."
Kimin söylediğini çözemediğim cümleyle bakışlarımı ortamda gezdirirken rezilliğin getirdiği sinirle yanaklarımı ısırıyordum.
Salak herif sussana sana ne? Belki uzun bir gece geçirdim.
Kesin Jake piçi söyledi. Göz göze gelirken başını eğmesinden belliydi bir kere.
Şapşal yârim hiçbir şeyi anlamazken masanın etrafından dolanıp yanına gittim.
"Gidelim efendim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crush// Bucky Barnes×Y/N
Fanfiction"Şirketin görevlendirmesiyle Wakanda'ya gittiğimde gördüm ilk onu. Soğuk bakışları önce kaskatı yapmıştı bütün bedenimi. Korkuyla bahsettikleri Kış Askerine bakmak bile ruhumun bedenimden ayrılmasına yeterli olmuştu. Bu yüzden geri döneceğimiz güne...