Bölüm 3

99 9 1
                                    

"mingyu mu!?"

"Evet?"

"S-soyadı ne"

"Neden soruyorsun?"

"Soyadı ne, Jungkook"

"Park"

"N-ne sen onu tanıyor musun"

"Evet, yakın arkadaşlarımdan biri hatta kardeşim. Asıl sen onu tanıyor musun?"

"Jungkook, hadi yatmaya gidelim bunları yarın konuşuruz olur mu?"

"Neden ama"

Taehyung ile odalarımıza giderken, Taehyung'a baktığımda yüzünün bembeyaz olduğunu fark ettim.

"İyi misin?"

"Ha? Evet iyiyim sadece biraz uykum var."

Taehyung ile odalarımıza dağıldığımızda yeni yatağıma doğru ilerledim. Yorganı açtığımda içinden, sanki bedenime göre dikilmiş olan pijama takımını giyip yatağa yattım. Yorganı kafama kadar çekip bugün olanları düşünürken uykuya daldım.

~sabah

Gözlerimi araladığımda karşımda ayıcıklı pijamalarıyla Taehyung'u görmeyi beklemiyordum. Bana öyle düşünceli bakıyordu ki uyandığımı fark etmedi. Yatakta doğrulup yatak başlığına yaslandım.

"N-neden buradasın"

"Ha, uyandın mı? Günaydın"

"Neden başımda düşünceli düşünceli duruyorsun."

"Bir şey düşünüyordum da. Şey
Jungkook, sen gerçekten Mingyu'yu tanıyor musun?"

"Evet de. Sen Mingyu'yu tanıyorsun dimi öyle anlaşılıyor"

Bunları kahvaltı yaparken konuşalım mı şimdi konuşmayalım"

"Neden?"

"Hadi Jungkook anlatacağım"

Taehyung başka bişey demeden odadan çıkıp kapıyı kapattığında ayaklanmıştım bile. Yatağın ucundaki dolaba ilerleyip sanki yine bedenime göre dikilmiş bir ton kıyafete bakıp aralarından bir tanesini seçtim. İki dakikada üzerime geçirip odadan çıktım.

Mutfağa doğru gitmeye calısıyordum ki, tabiki de kayboldum. Bu büyük yerde nasıl kaybolmuyor hayret ediyorum gerçekten.

Heryerin kapısı aynı olduğu için, mutfak sanıp bir odaya girmiştim ki o odanın Taehyung'un odası olduğunu bilmiyordum. Kapıyı langırt diye açıp içerde Taehyung'u üstü çıplak halde gördüğümde o kadar utanmıştım ki..offfffff. Yüzümün kıpkırmızı olduğuna yemin edebilirim.

Hızlıca gözlerimi yumduğumda Taehyung'un adım seslerini bana doğru geldiğini söylüyordu. Birden belimde bir el hissettiğimde gözlerimi yavaşça açtım. Taehyung gülümseyerek bana bakıyordu.

"Utanmana gerek yok Jungkook."

"Şey ben k-kayboldumda o yüzden yani, kusura bakma"

"Sorun değil"

Benden yavaşça ayrılığında oraya mıhlanıp kaldığım için hareket edemedim.

Taehyung utandığımı anladığı için daha çok utanmıştım. Taehyung'a tekrar baktığımda tişörtünü giymiş ve gülümseyerek bana bakıyordu.

"Hadi mutfağa gidelim"

Taehyung ile mutfağa gidip masaya oturduğumuzda masanın düzenli bir biçimde hazırlandığını gördüm.

"Bunları sen mi hazırladım?

"Evet. Afiyet olsun. Güzelce ye"

"Bana şu Mingyu olayını anlatır mısın artık"

Mingyu dediğimde Taehyung'un yüzü düşmüştü. Gözlerine baktığımda üzüntü duygusu ile öfke duygusu savaşıyordu.

"Sen bana, "buraya nasıl geldin" dediğinde ben sana "bir arkadaş tarafından demiştim ya"

Dediğini az çok anlamıştım ama anlam veremiyordum. Mingyu asla böyle bir şey yapmazdı. O yüzden anlamamazlıktan geldim.

"E-evet?"

"Beni lanetleyen kişi Mingyu. O benim eski bi düşmanımdı. Gerçi hâla düşmanım ama neyse. Biliyorum sen "Mingyum yapmaz" diyorsun ama... bu şeyin sorumlusu, o. Bunu böyle patadanak diye söylememeliydim biliyorum ama"

Evet. Taehyung'a, yemeğimi boğazıma dizdiği için teşekkür ediyorum.

"N-ne?"

Tek diyebildiğim buydu; "ne?" Başka hiç bir şey söyleyemiyordum. Sadece "ne?" Ha bir de birden masadan kalkıp odama doğru yol almam var. Ve Taehyung'un arkamdan seslenmeleri

"Jungkook. Seni üzmek için söylemedim. Gitme..."

"Ben odaya gidiyorum biraz yatacağım"

Odama gidip kendimi yorganın içine atmıştım. Gözlerimden istemsizce yaşlar akıyordu ve durduramıyordum. Yorganı kafama kadar çektiğimde gözümden akan yaşların hıçkıra hıçkıra ağlamaya dönüştüğünü yeni fark ediyordum.

Mingyu nasıl böyle bişey yapardı aklım almıyor. Mingyu böyle birinin düşmaı olacak ve lanetleyecek biri değil. O çok iyi kalpli, insana sanki kendi çocuğuymuş gibi davranan tatlı bir insandı. Ama böyle bir insan asla değildi. Buradan döndüğümde ilk işim Mingyu'nun yanına gidip onunla konuşmak olacaktı.

Kapımın açılma sesini duyunca hızlıca gözlerimi kapattım, beni uyuyor sanıp hemen gitsin diye. Normalde bunlar onun suçu değil, sadece yanlız kalmak istiyordum. Tek istediğim bu. Ona neden inandım bilmiyorum ama Mingyu bana bi kere düşmanı olduğunu söylediği için herşey doğru geliyordu. 

Yatağımın ayak ucunda hareketlilik hissettiğimde yanıma oturduğunu anladım. Yorganı yüzümden çektiğinde bana baktığını hissettim.

" Gerçekten seni üzmek için söylemedim. Özür dilerim. Ve anladığım kadarıyla Mingyuya çok değer veriyorsun, yakın arkadaşı-"

"yakın arkadaşım değil, kardeşim"

"Uyumuyor muydun"

"Hayır.."

Hiç beklemediğim bir anda Taehyung elini saçlarıma koyduğunda sanki ellerinde bir babanın sıcaklığını hissettim. Saçlarımı karıştırıp yataktan kalktı.

"Bence yeterince uyudun ama istersen uyu. Veya uyuyamazsan kütüphaneye gidebilirsin Jungkook"

"Uyuyacağım"

"Sen bilirsin."

Yavaşça odadan ayrıldığında kapımı kapattığını duydum.

Jimin'den sonra ilk defa başka elde bir babanın sıcaklığını hissettim. Bu çok hoştu fakat hem bir babanın sıcaklığı hem de sanki saçlarımı yabancı birin ellediğini hissetmem tuhaftı.

Tüm bunları düşünürken, daha uyanmamın üzerinden bir saat geçmemesine rağmen uykuya daldım...


Ayy bu bolume bayildim. Bazi yerlerinde cok sacmaladim ama neyse. Bir beğeninizi ve bir bölüm yorumunuzu alirim artik. Şimdiden tesekkürler. Bayss ♡

Tete BoyutuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin