Yavaşça gözlerimi açtığımda hâla cok uykum vardı. Gözlerim saate kaydığında saatin 12 buçuk olduğunu fark ettim. Yine baya uyumuşum.
Tam odanın kapısını açarken odamın kapısının üzerinde "Jungkook'un odası" diye bir yazı olduğunu fark ettim. Diğer kapılara baktığımda hepsinin üzerinde hangi odaysa, kapıya o oda isimlerinin yazıldığını gördüm.
Odamdan çıkıp kapımı kapattığımda kütüphanenin kapısının aralık olduğunu gördüm ve yavaşça içeri girdiğimde Taehyung kitap okuma koltuğundaydi. Gözlerini kitabından ayırıp kapının önünde dikilen bana baktı.
"Oh, uyandın mı"
" Evet"
Taehyung okuma köşesindeki koltuğundan kalkmış, kitabını sehpaya koyarak yanıma gelmişti.
"Jungkook, ben gerçekten seni üzmek için söylemedim. Özür dil-"
"Önemli değil. Ayrıca ben sana kızmadım ki, bunda senin suçun yok. Benim sinirlendiğim şey bunca zamandır eğer dediğin gerçekten doğruysa, böyle birine 'abi' demem. Mutfaktan çekip gitmemin nedeni ise bunu kendime yedirememem. Yani benim kızdığım kişi sen değil, Mingyu idi. Asıl ben sana kendini kötü hissettirdiysem özür dilerim hyung."
Bu dediklerimden sonra Tehyung'un gözleri dolar gibi oldu. Ve birden bana sıkı sıkı sarıldı.
"Teşekkür ederim"
Burnunu saçlarıma gömdüğü için sesi boğuk çıkmıştı. Geri çekildiğinde sanki ağlamak üzere olan minik bi çocuk gibi duruyordu. Çok tatlı bir şekilde gülümseyip gözlerime bakmaya devam etti.
"Ve kahvaltını boğazına dizdiğim için özür dilerim"
Bu çocuk kesinlikle benim aklımı okuyor. Net
"Sorun değil, zaten boğazıma dizen sen değil, Mingyu oldu. Neyse, sen kahvaltını ettin mi?"
"Hayır, seni bekledim."
"Gerek yoktu Taehyung keşke sen yeseydin acıkmışsındır."
"Evet birazcık acıktım. Ama boşver. Gel beraber devam edelim."
"Tamam hadi gidelim."
Tam gidecekken aklıma gelen o soru ile yerimde durunca, Taehyung arkasını dönüp bana sorgulayıcı şekilde bakti.
"Hyung?"
"Evet?"
"Neden bütün odaların kapısında odanın ismi yazıyor?
"Fark etmişsin demekk. Şöyle ki sevgili Jungkook..."
Elini omzuma atıp beni odadan çıkartırken bir yandan da konuşmaya devam ediyordu.
"Şöyle ki, artık burası senin de evin olduğu için, kaybolma diye yaptım. Ve bak sana ne göstereceğim."
Bir kapının önüne geldiğimizde, gözlerimi kapının üzerinde yazan yazıya çevirdiğimde gözlerim fal taşı gibi açılması bir oldu. Kapının üzerinde;
"Taehyung'un odası. Ya da isterseniz mutfak ;)" yazıyordu. Çüş"Nasıl?"
Ona döndüğümde dudaklarını ısırmış, gülmemek için zor duruyordu. Ben ise kapıya mal mal bakıp, anlam vermeye çalışıyordum.
"Çok güzel dimi. Neyse hadi gel kahvaltıya devam edelim. Acıkmışsındır."
"Mutfağın yerini karıştırıp, YANLIŞLIKLA senin odana dalıp, sırf seni kaslı ve yakışıklı şekilde gördüm diye mi odanın kapısına öyle yazdın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tete Boyutu
FanfictionJungkook bir arkadaşının tavsiyesiyle Seul'un en büyük kütüphanesine gider. Ama orada diğer kitaplardan farklı bir kitap bulur. Ve herşey o değişik kitabın kapağını açmasıyla başlar.