Bölüm 38: Özlem

222 48 7
                                    

Üzücüdür ki eğer sadece tek bir kişi kayıpsa o dönemde bu, dünyayı sarsan herhangi bir büyük olay olarak değerlendirilmezdi. Dünyada her gün insanlar ölüyordu ve çoğunun ölümleri bile net bir şekilde bilinmiyordu.

Sekt öğrencileri ne kayıp kişiyi ne de kaybolmasının sebebini bulamadılar. Nihayetinde onlara kabullenmeleri için en basit nedeni sunup pislik iblisler tarafından yutulmuş olabileceğini söylediler.

Kayıp adamı sinsice yutan kesinlikle bu zamana kadar çok iyi gizlenmiş ve henüz yakalanmamış olan bir iblisti. Dolayısıyla, bu olay "kayıp bir kişiyi aramaktan" "gizlenmiş bir iblisi aramaya" dönüştü.

Fakat sonra buldukları sonuç herkesin tüylerini diken diken etti...

O zamandan beri hancı, bu olay her aklına geldiğinde vücudunda hâlâ bir ürperti, kafa derisindeyse uyuşukluk hissediyordu. Boğuk bir sesle sordu, "Siz... gelişimcilerin kullandığı iblis arayan tılsımları hiç gördünüz mü? Tılsımları kül olana kadar ateşe verir ve onları rüzgarla savururlar. Eğer etrafta şeytani bir enerji varsa, küller o tarafta toplanır."

"O gün, o küllerin hanın penceresinden süzülüşünü izledim. Ölümsüz ustalar paniğe neden olmaktan korkuyorlardı, bu yüzden Luohua Dağ Pazarı çevresinde külleri takip ederken günlük devriyeye ya da yürüyüşe çıkmış gibi yaptılar. Sonra hana geri döndüler..."

O sırada herkes birbirine bakıyordu, hepsi Luohua Dağ Pazarında çok fazla insan olduğu için tüm bu iç içe geçmiş canlı insan qi'lerinin şeytani qi'yi gizlediğini, bu nedensle iblis arayan tılsımların işe yaramadığını düşünüyordu.

Tam külleri kaldırmak üzereydiler ki soluk toz taneleri tek bir kişinin vücuduna yönelip orada birikmeye başladı.

Bu kişi, kayıp adamın küçük kızından başkası değildi.

Kız gerçekten çok küçüktü, Xiao Er bile onun ağlamasına dayanamamıştı, bu yüzden onu avutmak için pazardan bir sürü küçük oyuncak toplamış ve ocakta bir kase tatlı hünnap çorbası ısıtmıştı. O sırada küçük kız handaki yemek masalarından birine oturmuş çorbayı kaşık kaşık içiyordu.

Küller etrafında biriktiği sırada insanlara bakmak için başını kaldırdı ve dudaklarını yaladı.

İlk başta herkes ölüm sessizliğine büründü. Bunun saçma ve inanması güç olduğunu düşündüler-

Bu küçük kız kendi babasını mı yutmuştu? Bu nasıl olabilirdi...

Böylece ölümsüz sektten gelen öğrenci, kızın ruhunu aramak için başka bir tılsım çıkardı.

Daha önce kayıp adamı bulmak için bu ruh arayan tılsımları alıp Luohua Dağ Pazarı'nın her köşesinde denemişler ve sonuç alamamışlardı.

Şimdi tekrar kullandıklarında ruh arayan tılsımın süzülerek küçük kızın ayaklarının dibine indiğini gördüler.

Ruh arayan tılsım yanlış seçmediyse, o zaman kayıp kişinin ruhundan kalan koku gerçekten de o küçük kızın vücudundaydı...

O anda orada bulunan herkes kış ayına girmiş ağustosböcekleri gibi sessizleşti.

Daha sonra sektten gelen kişiler küçük kızı alıp götürdü ve "açıklanamayan bir şekilde kaybolan konuk" davası kapandı. Hancı ve Xiao Er korkmuş ve birkaç gün hastalanmışlardı.

Hastalıkları yatıştıktan sonra her şey normale döndü ve yavaş yavaş bu olayı geride bıraktılar.

Ta ki gelecek yıla kadar.

Unseen Immortal Of Three Hundred Years [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin