Sakura yüzünü yıkamış kahvaltı hazırlamak için mutfağa girmişti. Aç değildi, sadece zihnini meşgul etmeye çalışıyordu. Çünkü düşüncelere dalmak onu daha beter dibe çekecekti.
Çay demlemek için demliğe su doldurup demliği ocağa koyarken kapı çalındı. Genç kız şaşkınlıkla saate baktı. Tsunade-sama'nın yardımcısı olmasına rağmen bu kadar erken bir saatte kapısını çalan olmazdı. 'Kim olabilir?'diye düşünerek kapıyı açmaya giderken sağ eli kunaisine uzandı. Temkinle "Kim o?" diye seslendi fakat yanıt gelmedi. Usulca kapıyı açtı.
Kapıda siyah pelerinli biri duruyordu. Uzun boyu ve geniş kalıbıyla korkutucu görünüyordu fakat Sakura'yı korkutmayı başaramamıştı. "Kimsiniz?" Yabancı elini kaldırınca Sakura kunaisini çekti fakat yabancının eli usulca başlığına gidip onu geriye attı.
Sakura'nın tuttuğu kunai elinden usulca kayıp yere düştü.
Sarı saçlar, mavi gözler, buruk bir gülümseme ve yanaklardaki tilki bıyığına benzer çizgiler... "Uzun zaman oldu, Sakura-chan"
Sakura'nın gözleri doldu. "Na... Naruto-kun!" diye kekeleyerek genç adama sarıldı ve ağlamaya başladı.
Naruto bir kolunu ona sararak içeri girip ardından kapıyı usulca kapattı. Uzun bir ağlama nöbetinden sonra Sakura kendini toplamayı başararak ondan ayrıldı. "Öldüğünü düşündük. Herkes gittiğine inanıyordu. Ama ben bir gün döneceğini biliyordum. Umudumu asla yitirmedim..." Onu daha iyi görebilmek için ışığı yaktı.
Genç ninja inanılamayacak kadar çok değişmişti. O kadar büyümüştü ki Sakura yanında ufak tefek kalıyordu. Boyu rahatlıkla 1.80 olabilirdi. Saçları da uzamıştı. Alnındaki Konoha sembollü bandana artık onları tutmakta zorlanıyordu. Yüz hatları bile değişmiş, eski çocuksu havasından kurtulmuştu. Sol gözünün üstünde bir kesik göze çarpıyordu. Sakura inanmakta zorlansa da Naruto artık tam bir yetişkindi. Hayranlıkla "Çok değişmişsin Naruto." dedi.
Genç adam sırıtarak karşılık verdi."Sen de öyle." Sakura dalgınlıkla iyice uzamış saçlarını düzelterek "Biliyorum." dedi. Acı dolu bir ifadeyle takım arkadaşının yüzüne bakarak "Gittiğini anladığımızda yıkıldık." dedi. "O patlamadan kimsenin sağ çıkamayacağı düşünülüyordu... Nasıl oldu da hayatta kalabildin? Bunca zamandır nerelerdeydin?"
Naruto saçlarının karıştırarak "Bu oldukça uzun ve karışık bir hikâye." dedi. Tam o sırada mutfaktan kaynayan demliğin sesi geldi. "İçeri geç" diye arkadaşına masayı gösterdi. Mutfağa giderken "Kahvaltı için çay yapacaktım. İçerken bana neler olduğunu anlatırsın." dedi.
Sakura iki büyük fincan çay ve kurabiye tabağıyla döndü. Bardaklardan birini ona uzatıp "En başından başla istersen." dedi. "O patlamadan nasıl sağ çıktın?"
Naruto minnetle fincanı alıp bir yudum içti. Her şey karmakarışıktı. Düşüncelerini toplamaya ihtiyacı vardı. Derin bir nefes alarak kendini topladı ve anlatmaya başladı.Savaş sözcüklere sığdırılamayacak kadar kanlı ve acımasızdı. Kan kokusu, kunai ve shurikenlerin çelik sesleri ve ninjutsuların yarattığı korkunç patlamalar her yanı sarmıştı.
"Sonunda karşılaştık, Uzumaki Naruto." Akatsuki'nin lideri Pain, insanüstü soğukkanlılığıyla karşısında duruyordu. Sakin ölüm gibi soğuk sesiyle "İronik." dedi. "Yıllar önce Konoha'nın felaketine neden olmasına ramak kalan yaratık şimdi tüm ulusu savaşa sürüklüyor. Hapsedilmiş olsun ya da olmasın her zaman sorun çıkarabiliyor... Bu savaş Akatsuki için büyük zara demek ama olsun. Gelecekteki mutlak zafer, zararı fazlasıyla karşılayacaktır. Ama önce sendeki bir şeyi bana vermen gerekiyor."
"Unut bunu." Naruto'nun bakışları çelik kadar sert, ifadesi kararlı ve savaşa hazırdı. "Ölmem gerekse bile Kyuubi'yi sana teslim etmeyeceğim."
"Bunun bir önemi yok" diye yanıtladı Pain sanki havadan bahseder gibi. "Kyuubi'yi ayırma işleminden sonra zaten fazla yaşayamayacaksın. Seni de Jiraiya-sensei'nin yanına göndereceğim."
"ONUN ADINI AĞZINA BİLE ALMA!" Naruto elindeki kunaiyi var gücüyle ona doğru fırlattı ama yeteri kadar hızlı değildi. Pain hızla yok olup kunainin hedefinden kaçındı. Ağaca bıçağının dibine kadar saplanmış kunai ye bakarak "Acınası." dedi. "Jiraiya-sensei sana sadece çuvallamayı öğretmiş anlaşılan. Yazık." Saldırı için ellerini birleştirerek "Belki seni öldürmeden önce sana ninja sanatları hakkında bir şeyler öğretebilirim."dedi. Akatsuki liderinin diğer dört bedeni dumanların arasından ortaya çıktı. "Boşuna uğraşma genç ninja. Her hamleni görebiliyorum. Direnmen yararsız. İnan bana şimdi bırakmak için en doğru zaman."
"ASLA!" Naruto'nun haykırışı tüm savaş alanında yankılandı. "Asla pes etmeyeceğim... Çünkü benim Ninja yolum bu." Chakrasını sağ elinde toplayarak Rasengan oluşturup saldırıya geçti fakat Pain'lerden ilkinin yarattığı alev fırtınası onu metrelerce uzağa fırlattı.
"İnadın uğruna daha kaç kişiyi ölüme götürmeyi planlıyorsun?" Pain'lerin hepsi Naruto'yu izleyerek davranışlarını ölçüyordu. "Arkadaşların, Jiraiya-sensei... Ve sıra yavaş yavaş sevdiğin diğer insanlara da gelecek. Tek çözüm yolu Kyuubi'yi bana vermen."
"Peki ya sonra?" Naruto'nun bakışları nefret doluydu. "Kyuubi'yi sana verdiğimde onunla ne yapmayı planlıyorsunuz?"
"Tüm savaşlara son verecek bir silah üretmeyi."
"Nasıl sona erdirecek? Yıkımla mı?" Naruto dönüşmeye başlamıştı. Gözleri kızıla dönüyor tırnakları ve dişleri uzuyordu. "Burada savaşan her Shinobi barış ve huzura kavuşmak için kendi hayatını ortaya koyuyor. Sırf kendinden sonrakilerin böyle bir fedakârlıkta bulunmak zorunda kalmaması için."
"Barış geçici bir çözüm." Pain'in ses tonunda en ufak bir değişiklik yoktu. "Bense kalıcı, kökten bir çözüm sunuyorum... Düzeni ve barışı sağlamanın tek yolu bu... Dünyanın bunu anlaması için henüz erken ama büyüyebilmek için de acı çekmek şart."
Naruto'nun yaraları kendilerini onarırken ortaya çıkan manzara korkutucuydu. Naruto sağ elinde Rasen-Shuriken oluşturdu fakat ortaya çıkan şey bilinen Rasen-Shuriken'den çok farklıydı. Kendi chakrasına Kyuubi'nin kızıl chakrası karıştığı için mor bir renk almıştı. Rasen-Shuriken'in ortasındaki mor Rasengan etrafa siyah-mor auralar saçıyordu. Yeni oluşan bu ölümcül silahın etkisiyle etraf sallanmaya başlamıştı.
"Etkileyici."diye takdir etti ilki. Seri ve karışık hareketlerle nin-jutsuyu oluştururken şişman olanı chakrayı emebilmek için önüne geçti fakat Kyuubi'nin chakrası onun için bile fazlasıyla zehirliydi. Acıyla inleyip yere yığılırken Naruto saldırıya geçti. Pain mırıldanmaya devam ederken saf güç denebilecek türde parlak beyaz bir enerji kalkanı oluşturuyordu. Jinchuuriki sıçrayarak gerildi ve kalkanın merkezine vuruşunu yaptı.
Önce hiçbir şey olmadı. Naruto vuruşu kaçırdığını düşünürken kulakları sağır eden gürültüyle kilometrelerce ötede bile sarsıntıya neden olan patlama her yeri yıktı.
Naruto patlamanın etkisiyle metrelerce uzağa fırladı. "Neler oluyor?" Hızla bir yerlere sürüklendiğini hissediyordu. Başını kaldırdığında gökyüzündeki bir tür yarığın çevresindeki her şeyi içine çektiğini gördü. Tutunmaya çalıştı ama akım çok güçlüydü, karşı koymak imkânsızdı. Pain'e baktı. O da yarattıkları bu kargaşada sürükleniyordu. Sonunda sonucun kaçınılmaz olduğunu fark eden düşman ikili direnmeyi bırakıp kendilerini akıntıya teksim ettiler. Yarık tarafından yutulmadan önce Naruto'nun aklından geçen son şey ne pahasına olursa olsun bu yıkımı durdurmaktı. Bunu yapacağına yemin etti.