Derslerin sonuna geldiğimizde okuldan çıkmak için ayaklandım. Şerefsiz hoca bir buçuk saat blok ders yapmıştı. Her yerim uyuşmuştu ve uykum gelmişti. Barlas arada bir sigara molasına gittiğinden benden daha iyi durumdaydı.
"İşin var mı ? Biraz takılalım."
Barlas'ın sorusuyla ona döndüm. Eve gidesim yoktu ama buraları da hiç bilmiyordum. Yine de eve gidip kafa dinlemek şu anlık kötünün de iyisiydi. Telefonumu çıkartıp hızlıca yazdım ve Barlas'a uzattım.
"Evde yapmam gereken işler var, belki başka sefere."
"Tamam o zaman, Kayra'nın yanına gidiyorum. Yarın görüşürüz."
Barlas gülümseyip sınıftan çıktı. Koca sınıfta tek başıma kaldığımda öylece durdum. Sonra birileri gelmeye başlayınca hızlıca çıktım. İkinci öğretimler gelmişti büyük ihtimal. Koridorları hızlıca geçip merdivenlerden üçer beşer inip bahçeye çıktım. Sonunda temiz havaya kavuşan bedenim aniden titremişti. Kampüsten tamamen çıktığımda önüme üç tane ara çıkmıştı. Anlık afalladım. Hangi yönden gitmem gerektiğini kestiremedim. Hafızamın bu kadar çabuk resetlenmesi sinirimi bozuyordu. Belki de her yol oturduğum mahalleye çıkıyordur diyerek sonuncu araya girdim. Çok tekin bir yere benzemiyordu ve açıkçası gerilmiştim.
Bazı duvar diplerinde içip sızmış tiplerden tutun kafaya çekmiş tiplere kadar her türlü insandan vardı. Her attığım adımda bir çift göz bana dönüyordu. Kendimi sakinleştirmem gittikçe zorlanıyordu. Aşırı stres yapmıştım. Böbreğimi kaybedecekmiş gibi hissediyordum. O sırada önüme birkaç çift ayakkabı çıktı. Olduğum yerde durdum. İşte şimdi sıçtın Arkın dedim. İşte şimdi sıçtın. Seslice yutkundum. Olabilecek en yavaş şekilde kafamı kaldırdım. Kendimce zaman kazanmaya çalışıyordum.
"Kardeş sigaran var mı ?"
Gelen soruyla hızlıca konuşan çocukla göz göze geldim. Okulda gördüğüm birkaç tipti bunlar. Neyse ki sadece sigara istemişlerdi. Ama bu bile beni aşırı germişti. Bir süre bakıştık. Hâlâ ne olacağını kestiremiyordum.
"Kardeş duymuyor musun ? Sigaran var mı diye sorduk. Evet ya da hayır diyeceksin."
Kafamız hızlıca sağa sola salladım. İlerleyecekken kolumdan tuttu beni. Kaşları çatıktı, sinirlenmişti.
"Sen kimi kandırıyorsun lan göt ! Cebindeki koca sigara paketini görüyorum, kör değilim."
Gözlerim şokla aralandı ve cebime kaydı. Cidden sigara paketi oradaydı. İçinde var mıydı gram fikrim yoktu. Ama kesin dayak yiyecektim. İlk günden sıkıntıları üstüme çekme konusunda bir numaraydım. Lanet gibi bir şeydi resmen. Kolumu çekmeye çalıştım ama daha da sıktı. Moraracaktı.
"Öyle kolayca kurtulacağını falan mı sandın ?"
Hayır ama bu kadar da zorlanacağımı düşünmemiştim. Zorba tiplerin hâlâ var olması hele ki üniversite olması çok komik ve acınasıydı. Zorla güzellik olmazdı. Derin bir nefes aldım ve kolumu tekrar çekmeye çalıştım. Diğer çocuklardan biri omzumu tuttu ve sıktı. Sağdan soldan kapana kısılmıştım resmen. Üçüncü biri gelip elini cebime attı. Engellemek için hamle bile yapamamıştım.
"Karı mısın lan sen ? Parliament slime ne ?"
Hepsi gülmeye başlamıştı. Sigaraların ne zamandan beri cinsiyetleri vardı ? Kolumu tutan çocuk paketi açıp yere döktü ve sonra ayağıyla ezdi. Ağzım açıldı ama sonra bir şey diyemeyeceğim için geri kapattım. Gözlerim dolacak gibiydi. Sakin ol Arkın, sakin.
"Noldu, ağlayacak mısın ? Peçete verin şu bebeye."
Kaşlarımı çatıp kafamı çevirdim. Yüzüne bakmaya dahi tenezzül edemiyordum. Yüzünün ortasına bir tane indirsem anca rahatlayacaktım. Ama işte şiddet yanlısı değildim, el kaldıramazdım. Hümanistliğim batsın, çok mu lazımdı şu anda. Dişlerimi sıkmaktan çenem ağrıyordu artık. Kolumu son kez çekmeye çalıştım ve çocuğun boşluğuna geldiğinden kolayca kurtuldum ama ayağım birbirine dolandığından yere kapaklanmam bir oldu. Ellerim acıyordu, büyük ihtimal taşlar batmıştı. Kalçam da kesin kırılmıştı. Sinirle çocuğa baktım. Bir sigara için değer miydi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlıklar [BxB]
FanfictionOnun sessiz çığlıkları olmak isterdim, hiç duyulmamış ama hep kulaklarımda yankılanan. "Çığlık attığında, ama onlar seni sadece fısıldarken duyduğunda, Senin için yüksek sesli olacağım."