I.

33 3 1
                                    

Boran'dan:
Karokala yakın bir lisenin yakınlarında şüpheli araçlar ihbarı gelmişti. Büyük ihtimalle aranan terörist grubuydu. Ama işin iyi yanı telsiz bilgilerine ulaşmıştık ve çıkıştan sonra operasyonu üst yolda, okulun yolunda ve okulun önünde yapacaklarmış. Ona göre tedbir almak daha kolay oldu bizim için. Çünkü öğrenciler olmayacaktı.
Akay'dan:
Dersler bitmişti ve kursta daha işlenecek 4 ders vardı. Çok yoğun bir dönemden geçiyorum çünkü üniversite sınavına hazırlanıyorum. Son 3 ayım kaldı. Her şeye rağmen 3 ay sonra hedefime ulaşıp nasip olursa doktor olmayı istiyorum.
Son dersin başında birden yağmur bastırdı. Neden bahsediyorum çünkü şemsiye de almadım bot da giymedim spor ayakkabı ve incecik kap ile gelmiştim bahar olunca böyle oluyor işte. Neyse yapacak bir şey yok kurur sabaha diye düşünerek derse döndüm. Çıkışta Rabia dan ayrılıp tek başıma gideceğimi söyleyip ayrıldım. Tek gitmek ve biraz yürümek istiyordum kendimi toparlamaya ihtiyacım vardı. Denemeler ve arkadaş ihanetleri yormuştu çünkü. Kendime gelmeye ihtiyacım vardı. Ama sonunda birinin beni korumak için kendini feda edeceğini bilseydim asla o yoldan gitmezdim. Çok şiddetli yağmur yağıyordu. Yokuşu çıkana kadar sırılsıklam olmuştum hemen karşıya geçtim. İşin garip yanı etrafta araba neredeyse hiç yoktu ve silah sesleri gelmeye başladı. Yaklaşmaya başlayınca ne yapacağımı bilemedim. O sırada biri görüş alanıma girdi. Birden sarılıp öylece ayakta durdu. Sonra 3 el silah sesi ve sesler kesildi. Yağmur azalmaya akşam ezanı okunmaya başladı. Beni koruduğunu o an anladığım asker ise kollarını yavaşça gevşetip uzaklaşıp hakkını helal et seni korumak için yaptım dedi düşmeye başladı. Gücüm yetmese de düşüşünü hafiflettim kendim de onunla birlikte yere düşerek. O korkuyla kollarımın arasındaki adamla ne yapacağımı bilemedim. Korkuyla yerde yağmurla birlikte akan kanı gördüm. Vurmuşlardı. Beni korumuştu. O konuşmayı da haram olduğumuz için yapmıştı. Art niyeti yoktu. Yanlış anlaşılmak istemiyordu. Beni korudu. Kendi.. Kendi yaralandı. Telefonumu çıkarıp ambulans aradım hemen kimse yoktu hiç kimse. Sonra bir melodi duydum benim telefonum sandım ama değildi. Onun, askerin telefonu çalıyordu. Benim zil sesimle aynıydı. Ama bu özel bir melodiydi telefon ayarlarında olmazdı. "Duydum ki unutmuşsun ". Kendime gelip telefonu buldum. "Devrem" yazıyordu. Açtım. Çünkü arkadaşı olabilirdi yanımıza gelip yardım edebilirdi.
-Devrem nerde kaldın be. Dedim demi sana öğrencilerin hepsi burda diye..(arkadan rabianın seni)( "Var biri daha var" diye.)
- Ne? Kim var söylesenize hanımefendi.
- Arkadaşım. Akay. Yukarı durağa gidecekti. İki durak sonraya yani. Nolur bulun onu.
- Devrem orda mısın duydun mu biri varmış. Aloo Boran oğlum ses versene.
- (Akay korkarak) Vuruldu. Kollarımın arasında. Hareket etmiyor. Ses vermiyor. Ambulans da gelmiyor. (Hıçkırarak)
- Tamam korkama geliyorum ben.
- Ambulans getirin ama. Yaralı o.
- Tamam ambulans da gelecek sen sakin ol. Yarasına bir şey bastır.
- Tamam.(Bir yandan da ağlayarak)
Çantasında duran üşüdüğü zaman sırtına aldığı şalı askerin yarasına bastırdı. Ama kanı bir türlü durmak bilmiyordu. Ambulansın sesini duymuştu aynı anda Rabia nın sesini de... Arkadaşı gelmişti ama askeri bırakamıyordu. Paramedikler de gelmişlerdi ama bir türlü ayıramadılar. Kız şoka girmişti. Asker de kızın bileğini sıkıca kavramış bırakmıyordu. İkisini birlikte ambulansa aldılar ve hızlıca hastaneye doğru yol aldılar. Hastaneye gidene kadar kız askerin yanında uyuya kalmıştı. İkisi de sırılsıklam ve kan içinde kalmışlardı. Kızı başka sedyeye alıp müşahede altına alıp askeri ise acil ameliyata almışlardı.

Ölüme Bir NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin