Pera günlüğünü sayfalarını karıştırırken damlayan gözyaşları sayfaları ıslatıyordu. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye başladı. Beş gündür ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu gözleri. Egesini özlemişti. Ne kadar anlatırsa anlatsın... Egesi geri gelmezdi. Biliyordu. Doktor kalıcı bir hasar demişti. Pera kabullenmek istemiyordu ama kazanın üstünden çok zaman geçmişti. Hala hatırlamamıştı. Hatırlamayacaktı. Mesaj bildirimiyle gözlerini silip telefonu eline aldı.
Egeist: Bugün altıncı bölümü anlatır mısın?
Pera nefesini düzenlemeye çalışırken günlükte 6.sayfayı buldu.
Rory: Anlatırım.
Altıncı kısım."Ege'nin doğum günü"
Heyecanla Egeye aldığım hediyeyi paketliyordum. Kendim de bir şeyler yapmıştım ama en çok aldığım hediye beni heyecanlandırıyordu. O kadar merak ediyordum ki tepkisini. Bugün neredeyse bir yıl oluyordu. Bir yıl önce Ege bir kız tarafından aldatılmıştı. Bir yıl önce ben Egeye sarılmıştım. Onun ben olduğumu Ege hala bilmiyordu. Bugün söyleyecektim ona. Paketleme işi bittiğinde heyecanla aşağı koştum. Annemle çok güzel bir plan yapmıştık. Annem bizim için güzel yemekler hazırlayıp romantik bir sofra kurmuştu. Ben de onunla beraber bu hazırlığa yardım etmiştim. Sonra evi süslemiştik. Ege de ben de üniversiteyi bu sene bitirmiştik. Ege okul bitse de benim için burda çalışmaya başlamış, küçük bir daire tutmuştu. Ben zaten annemle yaşıyordum. Annem evden çıkmıştı. Ben de Egenin gelmesini bekliyordum. Kapı zili çaldığında mutfaktaydım. Son hazırlıkları yapmış, her şey tamam mı diye kontrol etmiştim. Kapıyı açtığımda karşımda takım elbiseli Egeyi görmek kalbime iyi gelmemişti. Onu ne kadar görürsem göreyim sanki ilk buluşmamızmış gibi heyecanlanıyordum hala. Kollarımı ona doladığımda o da bana sarıldı. "Çok güzel olmuşsun" kulağıma fısıldadığı cümle ile daha çok gülümserken bende "Çok yakışıklı olmuşsun" diyerek ona fısıldadım. Geri çekilip içeri girmesi için kenara kaydığımda içeri girdi ve sonra büyük bir kahkaha attı. "Burası ne böyle? Çok romantik olmuş" beni belimden kendine çekip alnıma bir öpücük kondurduğunda şımararak ona daha çok sokuldum. "Beğendin mi?" çenemden tutup gözlerime baktı. "Bayıldım" bende gülümsedim. Dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Sonra beraber mutfaktaki yiyecekleri masaya taşıdık. Hepsini erkenden dizmemiştim ki soğuğu ve sıcağı hepsinin kıvamında olsun istemiştim. Karşılıklı oturduğumuzda elimden tutup öptü. "İyi ki çıktın karşıma" gülümsedim. "İyi ki çıktım karşıma" beraber yemeğimizi yedik. Dans ettik. Pastasını getirdim ve bir dilek diledi. Sonra hediyesin gelmişti sıra. Kutuyu ona verdiğimde paketi dikkatli bir şekilde açtı. Önce ona yazdığım mektubu aldı içinden. Gülümsedim. "Eve gidince oku onu" sonra paketteki diğer kutuyu açtı. İçinden düğmesine başıncs lamba olan eyfel kulesi çıktığında kocaman gülümseyerek bakışlarını bana döndürdü. "Bu aldığım en güzel hediye" gülümsedim. "Sadece ikimiz arasında bir anlamı olsun istedim" beni belimden tutup kendine çektikte sonra alnıma bir öpücük kondurdu. "Benimde sana bir hediyem var" merakla ona baktım. Ceketinin iç cebine uzanıp iki tane bilet çıkardı. Parise iki bileti vardı!....Ege: Parise gittik mi?
Rory: Gittik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EGO
Short Story05......: Dizin nasıl oldu? Ege: Sen bunu nerden biliyorsun? 05......: Senin hakkında senden daha çok şey biliyorum. Sahi sen önceden kimdin? Ne yapıyordun? Nasıl biriydin biliyor musun? Ege: Geçmişimden biri misin? 05.......: Ben senin geçmişinim. ...