Bölüm 19: Karşı Karşıya ve 20. Bölüm : Final

234 16 8
                                    

Merhabaaaa umarım bölümü beğenirsiniz, beğenirseniz oy verip takip etmeyi unutmayın. Hepinizi çok ama çok ama çok ama çok ama çok seviyoruuuuuuuuummmmmmmmm.

Polis bizi mi çağırıyor ? Az önce Ahmet abi böyle mi söylemişti ? Yanlış mı duymuştum ? Umarım yanlış duymuştum. İliklerime kadar korku hissettim, birkaç saniye hiçbir şey söyleyemedim. Öylece kaldım. En son kendime gelince kafamı Çağan'a çevirdim, oda öylece karşıya bakıyordu. Benim ona baktığımı hissedince kafasını bana doğru çevirdi. İkimizde aynı şeyi düşünüyorduk, katil olduğumuz ortaya çıkmıştı.

" Polis mi ? İyide polis neden Çağanla Tuana'yı çağırsın ?" Dedi Leya

İkimiz de hâlâ konuşmuyorduk.

" Cevap versenize Tuana Çağan !?" Diye bağırdı Esat

Yerimden sıçradım, bağırmasını beklemiyordum.

Çağan'a tekrar baktım, oda bana bakıyordu.

" Bilmiyorum Esat öğreniriz şimdi." Dedi sakince o böyle olaylarda sakinliğini koruyabiliyordu. Ama ben tam tersiydim ellerim bile şimdiden zangır zangır titremeye başlamıştı.

Titreyen elimi tuttu, önde ikimiz arkada bizimkiler hep birlikte kapıdaki polisin yanına gittik.

" Çağan Efe Ak ve Tuana Naz Tiryaki siz misiniz ?" Dedi

" Biziz Memur Bey, sorun nedir ? " Dedi Çağan ben konuşamıyordum ki.

" Sizi karakola götürmem lazım, geçenlerde bir sokak kavgasına karışmışsınız."

Kaç dakikadır tuttuğumu bilmediğim nefesimi verdim, üstümden tır geçmiş gibiydi.

" Ne kavgası ?" Diye sordu Berat

" Onu karakolda anlatırlar hadi buyurun." Dedi polis ve ikimizi birden polis arabasına doğru yürüttü.

İki gün önce Çağan beni eve bırakırken ufak bir kavga olmuştu, birkaç çocuk bize laf atınca dövüşçü yetilerimiz horon tepmişti mübarek. Keşke tepmeseymiş, malum yediğimiz hurmalar bir yerlerimizi tırmalıyordu şu an.

Gülümsedim. Evet, şu durumda gülümsemek belki saçmaydı, hatta belki değil tam olarak saçmaydı. Ama ben gülümsedim, ben işlediğimiz cinayeti öğrendiklerini düşünmüştüm. Eğer o olay ortaya çıksaydı Çağan adam öldürmekten yıllarca hapis yerdi, bende yardım ve yataklık yapmaktan. Belki de bu durumda gülümsemem çok bencilceydi ama ben gülümsedim.

Çağan da bana gülümsedi elimi hâlâ tutuyordu ve ben biliyordum bırakmazdı. Korkuyor muydum ? Hayır. Endişeli miydim ? Biraz. Endişem kendime değil Çağan'aydı. Şimdi karakola gittiğimizi annesigil duyunca eminim çok korkacaklardı. Hatta benimle birlikte gittiğini duyarlarsa bir tık bayılma ihtimalleri bile vardı.

Polis arabasının arka koltuğunda el ele oturduk, ellerimize kelepçe takamdılar, muhtemelen daha küçük olduğumuz içindi. Oysa bu küçük bedenler nasıl suçlar işlemişti. Orda yalnız olsam çok korkardım, ellerimin titremesi asla geçmezdi. Hatta dizlerim bile titrerdi biliyordum. Ama şimdi hiçbiri olmuyordu, yalnız değildim, Çağan vardı. Ellerim titremiyordu.

Karakolda Çağan'ın da benimde ayrı ayrı ifadeleri alındı, o gün kavga ettiğimiz çocuklar da buradaydı, omlarında ifadeleri alındı. Bekliyorduk şu an gözaltındaydık. Yeliz ablalar gelip bizimle görüşmüştü, Mete abi bizi çıkarmak için uğraşıyordu.

Çağanla diğer kavga ettiğimiz çocukları ayrı bir yere beni ayrı bir yere almışlardı, yan yanaydık ama aynı nezarethanede değildik.

" Oğlum hanginiz şikayetçi oldu lan ?" Dedi Çağan yanındaki çocuklardan birine

Dövüşün Ortasında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin