3. bölüm

1.5K 153 112
                                    

"Ufak bir yarışmaya bile kabul edilemiyorsam, çizim hayatım bitmiş demektir. Git Felix!"

- 🖌 -

Felix ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Böyle bir haber almak bekleyeceği en son şey bile değildi. Çok heyecanlandı ama göstermeye çekindi çünkü Hyunjin'e yardım etmek için başladığı işte yalnızca kendisi pay kazanıyordu.

Hyunjin'in kolunu tutup gideceğini söylemek istedi ama onun gözlerinin dolduğunu farketti. "Gitmem istersen." Dedi hiç istediğini belli etmeyen bir ses tonuyla.

Hyunjin çantayı uzatıp onun göğsüne çarptı. Sinirden titremeye başlıyordu. "Saçmalama ve git." Dedi. Felix de onu daha çok varlığıyla sinirlendirmemek için çantasını alıp, üzerini de değiştirip çıktı evden.

Aslında sinirlenmemişti Hyunjin. Felix adına mutlu olmuştu. Ama çok üzüldü. Tek fırsatı yarışmaydı ve onu da sanki kağıt parçalar gibi parçalayıp oraya buraya saçmışlardı.

Çizim yapmayı yalnızca hobi olarak değil, iş olarak görmeyi seviyordu. Her an hayatında olabilirdi çizimleri, ama bu işi olduğunda daha iyi hissediyordu. Çizimlerini kendisine yapmıyordu yalnızca, insanlar görsün istiyordu.

Kendini ifade etmekte en iyi olduğu şey çizimleriydi. Pekala insanların gördüğü tek şey muhtemelen farklı pozlarda duran çıplak bedenlerdi, ama Hyunjin bambaşka hisler resmediyordu onların üzerine. Kimse anlamasa bile anlatıyordu işte.

(Benim bir kitapta bile her kelimeyi farklı hislerle düşünürken yazdığım halde, bazı insanların asla anlamayacak olması gibi. Bakmak için bakan bu satırları bile öylece geçecek ama görmek için bakan mutlaka "bakmak" ve "görmek" arasındaki farkı düşünecek.)

Bakanlardan biri bile olsa mutlaka görecektir diye düşünerek tüm hislerini beyaz bir kağıda aktarırdı. Bu onun tek tesellisiydi. Hüzün gibi duygular değildi yalnızca o duygular. Birisi bile belki kağıda döktüğü mutluluğu, aşkı, şehveti görebilirdi ve bu yalnızlık hissini bastırıyordu.

Çizimsiz bir hayat onun için yalnızlık demekti. Lisede kendi kendine yalnızlığı seçen öğrencileri ne zaman görse saçmaladıklarını düşünürdü. Kendisi de yalnızdı, ama kendisine odaklanmasını biliyordu. Çizim yaptıkça öğretmeni okul sergisine koyardı ve insanlar bakardı. Bu onun arkadaş ihtiyacını gideriyordu.

Şövalenin önüne oturup tuvale bulaşmış kan lekesine baktı. Karşısındaki bembeyaz kağıt ilk kez canını yakıyordu. "Gerçekten bir daha hiç sergim olmayacak mı?" Dedi ve kağıdı paramparça edip ağladı. Vazgeçmemişti, ama insan olduğunu düşünerek ağlamaktan da çekinmedi.

-
Felix evden çıktıktan sonra direkt olarak ajansa gitti. Sonra ne halde gittiğini fark edip arka sokağa girdi ve makyajını yaptı.

Kendisine çeki düzen verip danışmana gitti ama danışmanın şaşırmış bir ifadesi vardı. "Lee Felix siz misiniz?"

"Evet, bir sorun mu var?"

"Sizinle görüşmek isteyen bir ressam var, elbette bir kaç fotoğraf çekiminiz de olacak ama görüşmeden önce makyajınızın silinmesi daha iyi." Dedi genç kadın.

Felix elini yüzünde gezdirdi. Onu gerçekten makyajsız mı görmek istiyorlardı? Şaşkınca lavaboya gidip makyajını sildi ve danışmanın yanına adımladı.

Nxde/ HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin