1

353 19 21
                                    

Soobin esnedi. Sabahın ilk ışıklarını seyretti önce, sonra yanında mışıl mışıl uyuyan sevgilisini. Soobin'e göre, uyurken çok meleksi bir çehresi olurdu Yeonjun'un. İzlemeye doyamazdınız, tıpkı şuan Soobin'in gözlerini sevgilisinin ince yüzünden çekememesi gibi. Doyumsuzluk bir his olsaydı, Soobin'in Yeonjun'a karşı olan hisleri olurdu. Yeonjun hakkında hiç bir şey ona yetmiyordu. Sarılmaları, sesi, kokusu, teni ve en önemlisi dudakları. Soobin Yeonjun'un kendisini öptüğü ilk günü hala net bir şekilde hatırlıyordu. Apartmanın terasında, gün batımında bir anda boynuna atlamış ve dudaklarını birleştirmişti Yeonjun. Kendi dudaklarının aksine, iki köz parçası kadar sıcaktı kiraz kırmızısı dudakları. O gün hava kararana kadar birbirlerinin dudaklarında nefes almışlardı, en sonunda ciğerleri oksijen için isyan ettiğinde kopabilmişlerdi.

Soobin kafasına dolan anı ve vücuduna yayılan sıcaklık hissiyle yutkundu. Nazikçe geri uzandı ve vücudunu Yeonjun'a döndürdü. Sevgilisinin gözlerine dökülmüş kuzguni siyah saçlarını kulağının arkasına itti, elini yavaşça sıcak boynuna yerleştirdi ve güzel dudaklarını kendi dudaklarıyla örttü tıpkı o gün terasta Yeonjun'un yaptığı gibi. Birkaç saniye içinde Yeonjun uyanmış olacak ki, o da dudaklarını Soobin'inkilerle senkronolize bir biçimde hareket ettirmeye başladı. İşin içine dudaklardan daha fazlası karışıyordu. Soobin dilini Yeonjun'un ağzına itmiş, Yeonjun da bir bacağını Soobin'in yanına atıp üstüne çıkmıştı. Uzun parmaklarıyla üstündeki bedenin belini kavrayıp kendine daha çok çekmeye çalıştı Soobin. Yeonjun'u içine hapsetmek istiyordu. Dokunmak yetmiyordu ona, onunla bir olmalıydı sanki.

En sonunda nefesi kesilen Yeonjun geri çekildiğinde kahkaha atmaya başladı. Ne olduğunu anlamayan Soobin ise sevgilisine boş boş bakmaya. En sonunda Yeonjun yüzünde yan bir sırıtışla Soobin'e baktı. "Dudaklarım o kadar güzel mi görünüyordu da uyurken öptün beni?" Soobin de gülümsedi bu soruyla, başını olumlu anlamda hızlı hızlı salladı ve hafiften doğrulmuş olan sevgilisini kendine çekti. Sıkı sıkı sarılmış haldeyken şakağına sulu öpüçükler bırakıyordu, bunu ne zaman yapsa Yeonjun huylanır ve kıkırdamaya başlardı. Şimdi de başlamıştı ve çıkardığı seslerle Soobin'in kulaklarını kutsuyordu.

"Günaydın sürprizini beğenemedin galiba Güneş'im?" Hâlâ nefesini stabilize etmeye çalışan Yeonjun kesik kesik cevaplar verdi verebildiği kadar. "Hiç de bile...Çok beğendim...Sana da günaydın Dolunay'ım." En sonunda Yeonjun da kendi yanağına uzun bir öpücük bırakıp üstünden kalktığında Soobin yatakta diklendi.

Hâlâ vücudu eskisi gibi güçlü değildi fakat Yeonjun bir iki haftaya ayaklanabileceğini söylemişti. Bir haftadır yatmaktan sıkılmıştı, tekrar Yeonjun'la gezmek istiyordu, koşmak, bisiklet binmek, yüzmek, belki sevişmek. Kollarını gererek esnedi ve ellerini beline koymuş kendisine bakan Yeonjun'a gamzelerini göstererek gülümsedi. "Pankek yiyelim!" Yeonjun gülerek göz devirdi. "Sen de iyice şımarık çocuklara döndün ya! Öyle olsun ama bu son kez kahvaltıda senin istediğini yiyişimiz haberin olsun." Soobin neşeyle kıpırdandı yerinde, bayılıyordu Yeonjun'un kendisiyle ilgilenmesine. Ama daha çok sevdiği şey kendisi Yeonjun'la ilgilenmekti. Onu taşımak, yedirmek ve sanki bebeğiymişçesine onunla ilgilenmek ona ölesine bir zevk veriyordu. Sanki küçük bir kız çocuğunun en sevdiği oyuncak bebeğine bakması gibiydi bu gibiydi. Bunu Yeonjun'a söylediğinde baya azar işitmişti ama. 'Ben senin oyuncağın mıyım Soobin ya?! Şanslısın ilgin çok hoşuma gidiyor yoksa bu gece koltukta uyurdun.' Bunları sinirli sinirli söylerken nasıl da tatlıydı.

Yeonjun gideli henüz birkaç dakika olmuştu ki, elinde ağzına kadar üstü kremşanti ve taze çilekle kaplı pankek tabaklarıyla odaya girmişti. Soobin şaşkındı. Bu kadar hızlı nasıl hazırlamıştı ki? "Yeonjun, nasıl bu kadar hızlı yaptın bunları? Sihir falan mı öğreniyorsun?" Kendi kendine söylediği şeye gülerken Yeonjun'un yüzünden geçen saniyelik panik ifadesini görememişti. Yeonjun hızla toparlanıp kısa bir kıkırtı bahşetti odaya. "Tabi Soobin, hatta seni nasıl tavşana çeviririm onu öğreniyorum şimdi de." Biraz daha güldü ve yatağa oturup bir tabağı Soobin'e uzattı. Hızlıca kahvaltı ettikten sonra Yeonjun tabakları mutfağa bırakıp geri döndü sevgilisinin yanına. Çift kişilik yatakta yanına uzanıp tavanı izlemeye başladı.

"Soobin?" "Hm?" "Beni seviyor musun?" Ve bu şekilde iki âşık için bir gün daha başlamış oluyordu.

.

.

.

.

.

Bir günde 2 bölüm yazdım şaka mı.

ice breaker 'yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin