Soobin, Yeonjun'la alakalı bir şeylerin ters gittiğinden şüphe etmeye başlamıştı. Onu yalnız başına sık sık anlayamadığı şeyler mırıldanırken yakalıyordu, buna karşın ne zaman sorsa, sevgilisi Antik Yunanca olduğunu söyleyerek onu geçiştirmekteydi. Bazı zamanlarda ise Yeonjun geceleri kitap okumaya çekiliyor ve sabaha kadar ne okuyorsa artık onun başından kalkmıyordu. Bir gece Soobin uyanık kaldı ve Yeonjun'un aslında ne yaptığına bakmak istedi. Dediği gibi kitap okuyordu, fakat tek bir kitap değildi. Salondaki orta sehpahada en az üç kitap açıktı. Yeonjun ise loş ışıkta bir o kitaba bir bu kitaba bakıyor, kurşun bir kalemle bir kağıda bir şeyler çiziktiriyor ve daha sonra elini o kağıdın üzerinde gezindirerek yine bir şeyler mırıldanıyordu. Soobin bir sabah dayanamadı ve bunu Yeonjun'a sormaya karar verdi.
"Güneş'im?" Yeonjun uğraştığı tabağını bırakıp odağını çok sevdiği gence verdi. "Evet sevgilim?" Soobin yutkundu, sormaya biraz çekindiğini söylenebilirdi. Derin bir nefes aldı cesaretini toplamak için. "Geceleri o kitapları okuyarak aldığın notlar nedir?" Yeonjun duraksadı, Soobin'den böyle bir soru beklemediği kesindi. Kısa bir süre bakışlarını tavanda gezdirdi, söyleyip söylememe konusunda kararsızdı. En sonunda kısa bir nefes verip Soobin'e o aşık olduğu güzel gülüşü sundu. "Açıkçası bunu sana söylemeyi planlamıyordum Dolunay'ım. Ama merak ettiysen olay şu: astral seyahat'in ne olduğunu biliyorsun değil mi? Okuduğum kitaplarda buna dair metodlar ve püf noktalar var. Ruhun beden dışında seyahatinin ne tür bir deneyim olduğunu merak ettiğim de için nasıl yapıldığını araştırıyorum sadece. Seni endişelendirdiysem üzgünüm."
Soobin rahatlamıştı, Yeonjun'un çocukluklarından beri bu tarz kitaplar okuduğunu zaten biliyordu, demek ki ortada endişelenilecek veya korkulacak bir durum yoktu. Kendisi de gülümsedi ve Yeonjun'a tabağını işaret etti. "Rica ederim güzelim fakat eğer o omleti biraz daha didiklersen o seni affetmeyecek." İkisi de Soobin'in aptal cümlesine gülerek ve araya havadan sudan konuşmalar katarak kahvaltılarına devam etmişlerdi. Bulaşıklara geçtikleri esnada ise kapı çalmıştı. Yeonjun açacağını söyleyerek ortadan kaybolmasının üstünden beş dakika kadar geçmişti. Soobin son tabağı da makineye yerleştirdikten sonra kısa koridora ilerledi. Duyduğu konuşmalarla ise duraksadı. Duvarın arkasına geçti ve yapmaması gerektiğini bilerek kapıdaki yabancıyla Yeonjun'u dinlemeye koyuldu.
"İstediğin materyalleri getirmekle bir sorunum yok hyung, fakat daha ne kadar kendini bu şekilde gizleyebilirsin ki?" Yeonjun sıkıntılı bir nefes vermiş ve ensesini ovmuştu. "Bilmiyorum Beomgyu, elimden gelen tek şey daha eski parşömenlerde bulduğum koruyucularla burayı saklamak ve fark edilmemek için içim çıkana kadar dua etmek. Çünkü bulunursam ne olur ben bile emin olamıyorum. Yine de teşekkür ederim. Neler döndüğünü bilmene rağmen benim için kendini tehlikeye atıyorsun." Beomgyu olacağını tahmin ettiği kestane saçlı genç omuz silkti ve gülümsedi. "Ben sadece işimi yapıyorum hyung, sen kendine dikkat et ve beni dert etme. Sonra görüşürüz."
Böylece Yeonjun kapıyı kapatmış ve yüzünü avuçlarına almıştı. Bir süre o şekilde nefes aldıktan sonra omuzlarını silkip mutfağa doğru bir adım attı. Soobin telaşlı ve sessiz bir şekilde sevgilisinden önce mutfağa döndü ve kendinden birkaç saniye sonra içeri giren Yeonjun'a gülümsedi. Demek ki fark edilmemişti, bunun rahatlığıyla derin bir nefes verdi ve kollarını açtı. Anında boynuna dolanan sıcak kollarla başını Yeonjun'un kuzguni siyah saçlarına yasladı. Sevgilisi bir haltlar karıştırıyordu fakat Soobin sormasına gerek olmadığını hissetti. Ona tüm benliğiyle güveniyordu. Tehlikeli olan bir şey olsaydı Yeonjun o şeyi yapmazdı, ne kadar deli dolu bir insan olsa da hep kendine dikkat ederdi o. Hem, biricik sevgilisi eninde sonunda kendisine ne olup bittiğini anlatırdı, değil mi?
.
.
.
.
.
Saat sabah 05:45 ve ben ani bi kararla kafamdaki bölümü yazdım. Umarım hoşunuza gider. VEE TAHMİNLERİ ALALIM YEONJUN NE HALT YEDİ SİZCE?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ice breaker 'yeonbin
Fanfictionyeonjun, soobin'i kurtarmak için her şeyi yapardı. short fic