9

112 8 8
                                    

Soobin Yeonjun'la paylaştığı yatakta bir başına uyanalı tam 22 gün geçmişti. İlk hafta boyunca aklını kaçırmış gibi gördüklerinin bir rüya olduğunu umarak odadan dışarı adımını atmamıştı fakat en sonunda merakına yenik düşmüş ve kütüphanelerindeki kitapları karıştırmaya başlamıştı. Yeonjun'un Antik Yunanca dediği yazıları biraz araştırdığında Ortaçağ'da katolik kilisesinin el koyduğu cadı kitaplarındaki yazılarla birebir olduğunu öğrenmişti. Kitaplığı karıştırmaya devam ederken ise önüne bir defter düşmüştü. Açıp okuduğunda, bir daha saatlerce ağladı kendisini pikenin altına gömüp. Ölü olduğu zamanlardaa Yeonjun'un her gün kısa kısa notlar tuttuğu bir günlükten başka bir şey değildi bu.

9 Şubat,
Soobin'i diriltmek zorundayım. Cesedi kokmaya başladı bile, ah biricik sevgilim. Benim yüzümden öldüğü düşüncesini aklımdan çıkarmalıyım. O olsaydı bana kızardı böyle düşündüğüm için. Ama Soobin, bu çok zor. Eğer o an tepki verebilmiş olsaydım şuan göğsünde yatıyor olurdum Dolunay'ım. Saatlerimi ağlayarak ve kitap karıştırarak geçirmezdim. Ama sana söz veriyorum, Beomgyu'nun getirdiği kitaplardan birinde seni diriltecek büyüyü bulacağım...

...

28 Şubat,

Büyüyü bulalı tam 10 gün oldu, üstünde uygulayalı ise bir saat. Yüzüne renk geldiğinde öyle mutlu oldum ki Soobin sana anlatamam. Sanki yangında kül olmuş kalbimde tekrar çiçekler açtı. Henüz nefes almıyorsun ama biliyorum sevgilim, beni bırakmayacağını biliyorum...

...

4 Mart,
NEFES ALDIN SOOBİN. NEFES ALDIN. Senin nefesin bana da nefes oldu, artık eminim uyanacağından. Sadece biraz daha sabır...

...

16 Mart,

Uyandın Soobin. Ben bu sayfayı yazarken sen mışıl mışıl uyuyorsun, ben ise göz yaşlarımın sayfaya düşüp mürekkebi dağıtmasını önlemek için bin bir mücadele veriyorum. Beomgyu olmasaydı bu kadar kaynağı asla bulamazdım, ona tekrar teşekkür etmeliyim. Bana bir buçuk ay sonra tekrar ismimle hitap ettiğini duymak sanki cennetteki harpların sesini duymak gibiydi. Artık tekrar yaşıyorum sevgilim. Fakat içimde bir korku var. Eğer konsey bunu öğrenirse beni yaşatmazlar, cadılar ve aptal kuralları işte. Ama umarım gizleme büyüleri bizi saklamaya yeter. En azından bir süre...

...

30 Mart,

Bugün ayağa kalktın, artık önümüzde hiç bir engel yok. Sanırım bu deftere yazmayı da bırakmalıyım çünkü beni yakaladığında neredeyse sana açık veriyordum. Eğer gün gelir de yakalanırsam, ve sen bu defteri bulursan Dolunay'ım, sana söyleyeceğim tek şey asla pişman olmadığım. Bir günahkar olarak bu dünyadan koparılsam bile, yaşa Soobin. En güzel şekilde yaşa, beni de bu şekilde yaşat. Ben her zaman içinde olacağım. Seni yaşatan büyüm her zaman beni yanında tutacak. Ve seni yukarıdan izleyeceğime dair de söz veriyorum. Şimdi gitmeliyim, banyodan çıktın sayılır. Seni seviyorum Choi Soobin, ve seni kurtarmak için her şeyi yaparım.

...

O gün bu gündür Soobin düzgün yemek yemiyordu, uyumuyordu bile. Yeonjun'un varlığı bütün evden çekilmişti, Soobin'in yaptığı tek şey sevgilisinin yedi yirmi dört giydiği sweat shirt'e sarılarak ağlamaktı. Bu özleme nasıl dayanmıştı Yeonjun? Hem de kendisinin ölmüş olduğunu bilerek. Yeonjun ölmemişti fakat kim bilir ona orada neler yapıyorlardı. Düşüncesi bile ona kafayı yedirtecek gibi oluyordu.

22 gündür olduğu gibi yine yataktaydı. Gece saat dört veya üç olmuştu fakat Soobin hala uyanıktı. Ara sıra burnunu çekiyor ve gözlerini siliyordu. Özlemi artık dayanamayacağı bir raddeye gelmişti fakat dayanmaktan başka çaresi yoktu. Bedeni ve ruhu yorgun düşmüştü. Gözleri yavaş yavaş kayarken bir ses duyuldu odanın içinde. Karanlıktan dolayı tam seçemese bile sanki odanın ortasında uzun bir beden belirmişti. Odayı hafif bir kan kokusu sarmalarken Soobin nefesini tuttu. Beden yavaş yavaş yatağa yaklaştı, pikeyi kaldırıp içine girdi ve Soobin'in elini tuttu. El, ıslaktı. Soobin gözlerinden tekrar yaşlar boşanmaya başladığında ışığı yakmak için hareketlense de Yeonjun bileğini nazikçe kavrayarak onu durdurmuştu.

"Yapma." Sesi çatlamıştı ve titriyordu. Boğazından tuhaf bir hırıltı geliyordu fakat Soobin'in asıl dikkatini çeken şey tonundaki utançtı. "Beni bu halde görmeni istemiyorum Soobin, yarın iyileşme büyüleriyle toparlanacağım ama sadece bu gecelik yanında uzanmak istiyorum. S-seni çok özledim." Soobin bileğini kurtardı ve yavaşça ışığı yaktı. Gördüğü manzarayla birlikte ellerini ağzına kapatmasına rağmen hıçkırığı duvarlar boyu yankılanmıştı.

Yeonjun'un sol gözünün üstünde sanki bir kaplan tarafından tırmalanmış gibi gözüken üç adet çizik vardı. Yanağının bir kısmı delinmişti, evet delinmişti. Dişleri o delikten ortaya çıkmıştı. Dudakları beyazlamış, kolları çürükler ve kesikler içinde kalmıştı. Üzerindeki beyaz tişört artık beyaz değil kahverengi ve kırmızı arası bir renkteydi.

Soobin hızlıca Yeonjun'u kucakladı, sevgilisinin başı omzuna düşerken onu banyoya götürdü. Önce lavaboya oturtup üzerindeki her şeyi çıkardı. Yeonjun'un vücudunun görünmeyen yerleri görünen kısımlardan da beter haldeydi. Göz yaşlarını geri gönderemeyeceğini bildiği için akmalarına izin verirken yavaşça küvete bıraktığı bedenin alnını öptükten sonra dolaba ilerledi. Kilitli rafı açtığında arkada üzerine kocaman harflerle "iyileştirici öz" yazan şişeyi alıp Yeonjun'a döndü. Yeonjun şok içinde ona bakıyordu. "Sen yokken evi talan edip anahtarı bulmuş ve dolabı açmış olabilirim...Affedersin."

Şişenin üzerindeki yazıları okuduktan sonra yavaşça sıcak suyu açtı. Suyun yaralı tenine temas etmesiyle Yeonjun'un acıyla inlemesi bir olmuştu. Soobin'in de canı yanmıştı sevgilisinin canı yandığında. Su yeterince dolduğunda şişenin tıpasını açtı ve suya bir miktar döktü. Su açık bir maviye dönüşürken Yeonjun'un gergin bedeni gevşedi. Suyun temas ettiği kısımlardaki yaralar iyileşirken Soobin küvetin yanına çömeldi yavaşça. Nazik hareketler sevgilisinin yaralarını temizledi. Fakat yüzünü yıkadığında gözünün üstündeki çiziklerin iz bıraktığını görmüştü. Tıpayı çekip küveti boşalttıktan sonra normal suyu açtı. Eline biraz şampuan alıp önce ipeksi kuzguni saçları, ardından da iyileşmiş vücudunu temizledi Yeonjun'un.

Banyosu bittikten sonra Yeonjun'a temiz bir tişört giydirip yatağa yatırdı yorgun bedenini. Yanına uzandığında sevgilisi koynuna girmişti hemen. Sessiz sessiz ağladığını duyabiliyordu. Saçlarına yumuşak öpücükler bıraktı ve kollarına hapsetti onu. "Çok...çok korkunçtu Soobin. Çok acıdı. Çok. Ama şimdi, şimdi buradayım ve sen varsın. Sen varken her zaman iyiyim...Teşekkür ederim sevgilim." Soobin bu kez gülümsedi. Kafasının içinde Yeonjun'a yaptıkları işkenceleri düşünmeden kollarındaki bedenle bu kez huzurlu bir uyku çekebilirdi.

.

.

.

.

.

EVET BUNUN DA SONUNA YAKLASTIK BIR VEYA 2 BOLUM SONRA FINAL YAPICAM AAAAAAAAAA

EVET BUNUN DA SONUNA YAKLASTIK BIR VEYA 2 BOLUM SONRA FINAL YAPICAM AAAAAAAAAA

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ice breaker 'yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin