unutulmaz bir doğum günü

17 10 1
                                    

1 bölüm.
12 haziran gece saatleri.
Yine bir günün sonuna gelmiştim. Yarın doğum günümdü. Her doğum günüm kusursuz geçerdi. Sosyal medyada doğum günümde de ağladım tarzında gönderiler görünce hep şaşırırdım. Çünkü yılda sadece bir kez bizlere özel zaman ayrılmasını, biraz ilgi gösterilmesini isteriz. O özel günde de bizi ağlatmaları. Saçma buluyordum.
Saat 23:58'e geliyordu. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Uyumamak için gayret ettim. Doğum günümü kutlamak isterlerse eğer uyanık olmam şarttı. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım.
00 olmasına saniyeler kalmıştı. Telefonumun internetini kapatıp beklemeye koyuldum. 00:01 olduğu an telefonun internetini açıp gelecek mesajları bekledim.
Saat artık 00:10 olmuştu ancak tek bir mesaj dahi yoktu. O an salondan iyiki doğdun Lila okuyan insan sesleri gelmeye başladı. Sevinçle salona indiğimde kendimi pastanın yanında durmuş dilek dilerken gördüm. Evet, kendimi izliyordum. Tüm arkadaşlarım, ailem, akrabalarım etrafıma toplanmış gülücükler saçarak beni izliyorlardı.
Bu sefer korkmamaya, kafamda kurduğum dünyadan kaçmamaya kararlıydım. Pastamın önüne geldim. Kendimi kenara ittim. Bir dilek tutup mumları üfledim. Alkış sesleri yükseldikçe biraz daha cesaretleniyor, kendi kurduğum bu dünyada kalmaya daha da heves ediyordum. Herkes tek tek sarılıp, doğum günümü kutlayarak hediyelerini takdim ediyordu. Aşırı huzurlu hissediyordum. Arkadaşlarım perfect şarkısını açmış ikişerli dans ediyorlardı. O sırada babam bana yaklaşıp lady lila, do you dans with me? Derken,peaky blinders dizisinden bir repliği vurgulamıştı. Yine bir İstanbul beyefendisi gibi hafif adımlarla benimle dans ediyor, annemin bakışlarını bize çekiyordu. Annem yine ellerini yüzüne götürmüş gözleri dolu dolu bizi izliyordu. Ara sıra babam, anneme öpücük yolluyor, dans ederkenki haraketlerini ona gösteriyordu. O an kapı çaldı. Bir an şarkıyla beraber herkes yerinde durdu. Gözler bana doğru dönmüştü. Herkes bir yandan bizi bırakacak mısın? diye mırıldanıyor, sanki hepsi etrafımda dönerek bu soruyu tekrarlıyordu.  Sesler uğultu gibi gelmeye başladığında titremeye, başım dönmeye başlamıştı. Kendimi yere atıp bu sefer olan biteni görmemek için yüzümü dizlerimin arasına almıştım. Kapı ısrarla çalmaya devam ettiği için hızla yerimden fırlayıp kapıyı açtım.
O an kapıdaki kişiye dikkat bile etmeden arkamı dönüp salonu inceledim. Kimsecikler yoktu. Bu da derin bir nefes almamı sağlamıştı. Göğsüm bir inip bir kalkarken, kimin geldiğine bakmak için tekrar önüme döndüm. Karşımdaki Metin'di.
M-"sen yine iyi değilsin." Dedi imalı ve tedirgin şekilde beni süzerek.
"Sen beni boş verde, İstanbul'a dönmemiş miydin?"
M-"Bu gün doğum günün diye kalıp sana sürpriz yapacaktım" dedi biraz canı sıkılarak.
"Hadi içeriye geç dışarıda durma"

Metin'in anlatımıyla:
12 haziran sabah saatleri.
Lila'yı almak için kapısının önüne gelmiş onu bekliyordum. Evden çığlık sesleri yükselmeye başlayınca kapının önüne geldim. Garip birşeyler olduğunu farkedince kapıyı kırmaya yeltendim. Kapının açık olduğunu fark edince içeriye girdim. Salonda Lila haricinde kimse yoktu. Ancak sanki Lila birinden kaçmaya çalışıyormuş gibi bir o yana bir bu yana kendini savuruyordu. Sonunda yere düşmüş, kaderine razıymışcasına yerde öylece derin nefesler alarak bekliyordu. Hala şok içinde onu izliyordum. Sonunda bilinçlenip onu yerden kaldırmaya çalıştım. Birden bağırmaya,yalvarmaya başlamıştı. Sonra ben olduğumu anladığında gözlerini açıp bana doğru bakmıştı. Onu sakinleştirmeye çabalarken, bir taraftan da o gün yaptığım şey yüzünden pişman olmuştum...

Lila'nın anlatımı:
Salona geçtiğimizde bir an gözlerimin karardığını hatta tüm vücuduma dehşetli bir ağrının saplandığını hissettim. Her şey bir saniye içinde olmuştu. Metin beni kanepeye oturtmuş ne olduğunu soruyordu. Ben ise sızlanmaya devam ediyordum. Hayatım boyunca böyle bir ağrıyla karşılaşmamıştım.
Metin bana bir şekilde ilaç bulup içirmişti. Nefesimin kesilmesine çok az kalmıştı ki, kendime gelmeye başladım. Etrafımdaki nesneleri aydın görmeye başlamıştım ancak sesler hala uğultuluydu. Beni kucağında odama götürmüş, yatağıma yaptırmıştı. Sonra su almak için mutfağa inmişti.
O an tekrar annemin suretiyle karşılaştım. Bana ne olduğunu sorarcasına bakıyor, o halde olmamın sebebini kendinde buluyordu. Konuşmasa da ne demek istediğini mimikleri sayesinde anlıyordum. Yatağımın kenarına oturmuş, saçlarımı okşamaya başlamıştı. Tüm ağrılarım son bulmuştu. Odaya tekrar Metin'in dahil olmasına rağmen annem hala karşımda duruyor, beni şevkatle okşuyordu.
" Metin" dedim gözlerimi annemden çekmeden.
"Efendim kuzum" dedi konuştuğum için rahatlamışcasına.
"Onu sen de görüyor musun?" Diye mırıldandım.
"Neden bahsediyorsun?" Dedi ağzı açık şekilde bana bakarak.
"Annemi..." Dedim kafamı yavaşça Metin'e çevirerek.
"Lila, odada sen ve benden başka kimse yok"
Başımı tekrar annemin olduğu yere çevirdiğimde, artık gitmişti. Tekrar Metin'e dönüp annemin burada olduğunu söyleyecektim ki, buhar olup uçarcasına yok olmuştu...

Hayatımın döngüsü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin