Domuzcuk, nezih bir yerdi.
Birçoklarına göre.
Buranın ne zaman kurulduğunu bahse varım Elf Kralı bile bilmiyordur. Kimilerine göre gürbüz ağarmış sakallarının arasından kırıntı toplamayı seven bir Prtran'dı burayı dumanı tüten bir baca sahibi yapan, kimilerine göreyse sadece alkol düşkünlüğünü legal bir olaya çevirmek isteyen bir ucube. Başlarda nasıldı, neye benziyordu bilen herhangi biri hayatta değildir. Ancak Elora ve Everly'nin üç buçuk saattir ortamdaki tek yapay ışık kaynağı olan şömine ateşine en uzak köşede oturmuş, tarçınlı ve amber üzümlü kurabiyelerini kemirdikleri sırada içerisi kan ve küf kokuyordu. Taştan duvarlar rutubetten leke leke olmuş, yer yer kabuk kabuk dökülmüş ve yerlerde avuç büyüklüğünde toz topakları halinde, misafirlerin dökülen kıllarına yuvarlanmış bir halde öylece süpürülmeyi bekliyorlardı. Herhalde onların temizlenmeyi bekledikleri kadar kimse ve hiçbir şey, başka herhangi bir şeyi beklememiştir.
Kukuletası diğerine göre daha eski püskü ve pejmürde görüneni, öne doğru eğilerek masanın üzerinden karşısındaki yeni ve küçük kukuletalı misafire baktı. "Onu yiyecek misin?" dedi kızın elindeki taş gibi kurabiyeye doğru. Karşısındakine aşağıdan bakan gözlerini, sadece gözlerini, yukarı dikti ve tek kelime etmeden kurabiyeyi ona sırıtarak bakan oğlana uzattı. Oğlan kurabiyeyi kaptığı gibi tek lokmada ağzına attı. Atar atmaz da buna pişman oldu, çenesini tutuyordu. Elora gözlerini kocaman açarak dakikalardır sımsıkı kapalı tuttuğu dudaklarını salıverdi, Everly'nin acıyla akları ortaya çıkmış, hızla yaşarmakta olan gözlerinin içine dikmişti gözlerini şimdi.
Everly masanın kapkaranlık altına doğru eğildi. Elora çevreden gelen gürültülü ateş çıtırtıları, fıçı gibi sarhoş iri yarı adamları geğirtileri ve bağırtıları ve arada bir yükselen şuh kadın kahkahalarının arasında Everly'nin yere tükürdüğünü duyar gibi oldu.Biraz sonra oğlan, sırtını tekrar dikleştirmiş, endişeyle onu gözleyen kıza doğru tekrar sırıtıyordu. "Sanırım azı dişlerimden birini kaybettim az önce." dedi yorgun bir gülümsemenin eşliğinde. Birkaç saniye öncesine kadar bütün damağını levyeyle söküyorlarmış gibi canı yanan bu adamın, karşısındaki prenses daha fazla strese girmesin ve bir de onun için endişelenmesin diye yapmayacağı şey yoktu.
"Daha iyiysen sorun yok. Demek ki buradan bir daha kurabiye almayacağız." diye kısık sesle güvence verirken gevrek gevrek gülüyordu prenses. Everly bir süre onun gülerken büyüyen göz bebeklerinde takılı kalır gibi oldu. Ancak kızın ciddileşmesiyle o da toparlandı."Ne zaman gelir o, demek istediğim, Karlee?" Zaten oldukça kısık seslerle konuşuyorlardı ama Elora son kelimeyi telaffuz ederken fazladan bir çaba sarf etmişti."İnan bana, bilmiyorum." dedi Everly, bıkkınca omuzlarını silkerek. Ardından Elora'nın inanmaz gözlerine bakıp devam etti. "Karlee o kızın yanındayken geçirdiği süreyi unutuyor."Elora bu cümlenin üzerine biraz duraladı ve uzaktaki bir masanın ayağını uzun uzun incelerken düşündü. Karlee tam olarak kimdi, hedefi neydi ve ne yapmaya çalışıyordu? Ayrıca Bellis nasıl biriydi de Karlee'yi bu kadar etkisi altına alabiliyor, gökten düşüp hatta kalabiliyor ve hiç de normal elflere benzemeyebiliyordu? Bu kız hakkında Elora'nın aklını kurcalayan çok fazla şey vardı.
Birkaç dakika sonra, Elora'nın yanakları uzakta oturuyor olsalar bile harlı yanan şöminenin ısısıyla kıpkırmızı kesilmiş, Everly'nin avuçları arasında duran ahşap kupanın içinde çürüyen içkisini usulca dalgın dalgın döndürüp duruyordu. Pencerenin buğundan akan damlaları izlemekte olan Elora'nın odağı camın önünde belirmiş, onlara doğru el sallayan siluete kaydı. Siluetin deri eldivenleri ve koyu kırmızı pelerini vardı. Üstelik görünen oydu ki ikisi için de birer pelerin ve birer çift eldiven getirmişti. Elora, pencereye ters oturduğu için olan biteni fark etmeyen Everly'nin bacağını dürttü masanın altından. Everly daldığı yerde zıplayarak uyandı ve Elora'nın gözlerini takip ederek bakışlarını pencerenin dışında duran siluete çevirdi. Aniden ayaklandı ve beline asılı kesesine davrandı. Kesenin içinden iki gümüş sikkeyi masanın üzerinde bırakıp Elora'yı beklemeden Domuzcuk'un dış kapısına doğru seğirtti. Elora da toparlanıp onun arkasından soğuğa çıktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/337672243-288-k616223.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salices
Fantasysana teşekkür ederim. her şeye rağmen nefes almama izin verdiğin için.