Soobin sınıfların arasında göz gezdirirken en son baktığı sınıfta pembe saçlı çocuğu görmesiyle gülümsemişti.
Sırasında kendi başına oturuyordu.Yeonjun'un onu fark etmesiyle o da kapıya doğru bakmıştı. Kapıdaki çocuk, Yeonjun'un da ona baktığı için daha fazla gülümsemesine neden olmuştu.
Birkaç adım atarak Yeonjun'un yanına geldi ve onun yanına oturdu. Yeonjun gözlerini Soobin'e çevirdiğinde hiçbir şey demiyordu.
Soobin ise sınıfı incelerken Yeonjun'a dönmüştü. "Burada tek başına ne yapıyorsun? Yalnız kaldığında yanıma gelmelisin."
Yeonjun'un saçına parmaklarını daldırdı ve saçlarını karıştırdı.
"Taehyun'u bekliyordum.""Taehyun mu? O da kim? Arkadaşın olan mı?"
Yeonjun onaylamak için yavaşça kafasını salladı.Yeonjun'un, hâlâ Soobin'le çok konuşmaması Soobin'i üzüyordu. Hâlâ biraz olsun utanıyordu ondan Yeonjun.
Ne kadar 5 dakika öncesinde çıkma teklifini kabul etse de.
Yeonjun, Soobin'e güveniyordu tabii ki fakat önceden bir sürü kişi onu böyle kandırmıştı. Bu da içine kapanık olmasına sebep olmuştu.Soobin aralarındaki sessizliği bozarak gülümsedi ve konuşmaya başladı. "Öğle arasında benimle vakit geçirmek ister misin?"
Yeonjun, Soobin'in gülümsemesine karşı koyamayıp, "Tabii neden olmasın?" demişti.
Soobin ayağa kalktı ve Yeonjun'a elini uzatıp kalkması için elini sıkıca tuttu.
İkisi de kalktıklarında Soobin kolunu Yeonjun'un omuzuna attı ve bedenlerini daha fazla yaklaştırdı.Soobin, Yeonjun'un kulağına yaklaştı ve sadece onun duyması için fısıldadı. "Sınıfta öpemezsin diyordun, ben de seni kaçırıyorum Choi Yeonjun."
Yeonjun Soobin'e kıkırdamıştı. Biraz olsun onun da hoşuna gitmeye başlamıştı.Okulda kullanılmayan bir oda vardı. İkisi de oraya gitmişlerdi.
Odada yalnızca birkaç masa ve dolaplar vardı, eskimiş oldukları her yerlerinden belliydi.Yeonjun masaya yaşlanmış Soobin'i inceliyordu. Soobin ise Yeonjun'un dudaklarını.
Soobin Yeonjun'a birkaç adım daha yaklaştı ve elini karşısındaki çocuğun yanağına yerleştirdi.Yeonjun ona sevimli şekilde bakarken Soobin dudaklarını onunkilerle birleştirmişti bile.
İkisi de birbirilerini tutkulu şekilde öpüyorlardı. Soobin bedenlerini daha fazla yaklaştırdığında Yeonjun gözlerini yavaşça kapatmıştı. Soobin'in ona daha fazla yaklaşmasıyla, Yeonjun kendini biraz geriye doğru çekip masaya tamamıyla yaslamıştı.Soobin, Yeonjun'un alt dudağını emmeye başlamasıyla Yeonjun irkilmişti.
Yeonjun'un yanağında olan elini, pembe saçlarına daldırdı ve parmaklarıyla saçlarını okşamaya başladı. Diğer eliyle ise masadan destek alıyordu.Yeonjun hiç ses çıkarmamaya çalışsa da en sonunda başarısız olmuştu. Sessiz ve minik mırıltılar çıkarıyordu istemeden.
Soobin en sonunda sağ elini Yeonjun'un saçlarından çekip, beline yerleştirmişti. Yeonjun'un belini okşayıp elini beyaz gömleğinin içine soktuğunda, Yeonjun sıcak bedeninde Soobin'in soğuk ellerini hissetmişti.
Dudaklarını yavaşça Soobin'den ayırdı ve kıpkırmızı olmuş dudaklarıyla Soobin'e baktı. "Soobin okuldayız..."
"Buraya kimse gelmez." diye ekledi Soobin ve tekrardan dudaklarını onunkilerle birleştirdi.Yeonjun tekrardan ondan ayrılmasıyla Soobin Yeonjun'un belinde olan elini masanın diğer kenarına yaslamıştı.
Yeonjun'un dudağını büzmüş haline sırıtıp pembe saçlarını karıştırdı.Yeonjun gözlerini Soobin'den kaçırıp mırıldanmıştı. "Fazla ileri gidiyorsun Soobin."
Soobin onun bu kadar şirin gözükmesinden dolayı gülümsemesini durduramamıştı.
Yeonjun gözlerini en son Soobin'e çevirdiğinde ona sırıtarak baktığını fark etmişti."Çok şirinsin."
---
uzgunum bu islerde cok iyi degilim haha
ŞİMDİ OKUDUĞUN
loverboy
FanfictionSsbinnx: Sen sürekli basketbol sahasının arkasında oturup ağlayan çocuk değil misin? yeonjun x soobin -minific