Yeni bir güne uyandığımda, içim hiç olmadığı kadar rahattı. Kendimi çok iyi hissediyor, nedeninin Mustafa Hoca olduğunu düşünüyordum. Dün onunla konuşmuş olmak, çok iyi hissettiriyordu.
Aklıma onunla tekrar konuşmak istediğimi, ona her şeyi anlatacağımı, ona söylediğim geldi. Gerçekten her şeyi anlatmak istediğimden emin değildim. Anlattıktan sonra ne tepki vereceğini bilmiyordum. Bu da gerilmeme neden oluyordu.
Şimdiden onunla konuşmak istediğimi söylediğim için pişman olmuştum. Umarım söylediğimi unutmuştur diye geçirdim içimden.
Korkuyordum, onunla aramın bozulmasından çok korkuyordum.
Okul açılalı yaklaşık iki ay olmuştu. Bugün okulun son günüydü, bir hafta tatile girecektik. Eğer bugün konuşmazsak tatil dönüşü unuturdu.
Bir tarafım unutmasını dilerken, bir tarafım unutmamış olması için dua ediyordu.
Unutmuş olursa, beni zerre önemsemediğini düşünecek, kendimi yiyip bitirecektim. Unutmamıştır, umarım. Unutmamış olursa ve bugün konuşursak, muhtemelen bir daha hiç konuşamayacaktık. Bana aynı bakmaz, benden tiksinirdi. Bunu hiç istemiyordum. Unutmuştur, umarım.
...
Okulun kapısından içeri girdiğimde, gözlerim ilk onu aradı. Bulamayacağını bile bile.
Onu görmeden sınıfa çıktım. Sınıfa girip orta en ön sıraya oturdum. Sınıf Hocamız Zeynep Hoca, bizi ilkokul çocuğu zannedip arada yerlerimizde değişiklikler yapıyordu. Ben buna karşıydım ama elbette bunu ona söylemedim. Söylesem de umrunda olacağını sanmıyordum.
Bir kere ufak bir sorunumu onunla paylaşmıştım, umrunda olmamıştı. İkinciye gerek yoktu. Hem umrunda olduğum biri vardı zaten. O da bana yetiyordu.
Zil çaldı, Hoca geldi. Zil çaldı, Hoca gitti. Dersten çok bir şey anlamamıştım. Hoca kendi kendine konuşuyor gibi bir şeyler saçmaladı. Sırf laf olsun diye.
Üçüncü derse gelmiştik ve bu ders deprem tatbikatı yapılacağı söyleniyordu. Hiç aşağıya inmek istemiyordum.
Ders başlayalı yaklaşık 10 dakika olmuştu ki yüksek sesli siren sesini duyduk. Ergen sürüsü tatbikat olduğunu bildikleri hâlde inek gibi bağırmaya başladı. Neden bağırdıklarını anlamıyordum.
Herkes sırasının yanına cenin pozisyonunda çökerken, bende onlara ayak uydurdum.
Bütün sınıfların kapısı açılmıştı. Sıramın yanından kafamı uzatıp koridora baktığımda Zeynep Hoca'nın karşı sınıfta olduğunu gördüm. Ergen sürüsü ayvayı yemişti.
Zeynep Hoca, A sınıfının sınıf Hocası'ydı. Eğer sınıfın yüksek sesle bağırdığını duyduysa, bunu onlara ödetirdi. Duymamak için sağır olmak gerekti. Zeynep Hoca'nın sağır olduğunu da sanmıyordum.
Nihayet siren sesi kesildiğinde herkes kapıya doğru koştu. Bende yavaş adımlarımı sürükleyerek peşlerinden çıktım.
Yangın merdivenlerine doğru gittiklerini gördüğümde bende arkalarından gittim. Burası çok kalabalıktı ve gittikçe daha da kalabalıklaşıyordu.
Yaklaşık 15 dakika itiş kakışın ardından nihayet bahçeye ulaştık. Herkes sınıfının ismi yazılı olduğu yere geçerken, bende ergen sürüsünü takip ederek A sınıfının yazılı olduğu yere gittim. En ön sırada durmak için birbirlerini ittirdiklerini görünce göz devirerek en arkaya gittim.