01 | Hate or not, reciprocate

4.1K 196 127
                                    

Yüksek bir alkış sesi ortamı kaplarken, "Kramponlarının bağcıklarını sikeyim," diye kendi kendine mırıldandı Kerem.

Somurtkan bakışları doğrudan Hakan'ın şutunu yakaladığı için alkışları üzerine toplamış, mütevazı bir şekilde gülümseyen Altay'a sabitliydi.

Ayağının dibinden geçen topla duraksadı. Kime ait olduğunu biliyordu. Eğilip kavradı, Altay'ın bakışlarının üzerine yöneltildiğinin farkında olsa da başını doğrultup karşılık vermek istememişti, anlamlandıramadığı o duygularla yoğunlaşmış irislerin beynini bulundurmasına izin vermeyecekti.

Topu sert bir şekilde Altay'a gönderirken hedefi elbette ki açılmış, topu kavramayı bekleyen eller değildi; doksana uçurduğu topu şut niyetine atmıştı ki gol de olmuştu. Top Altay'ı aşıp kale ağlarıyla buluştuğunda yüzünde memnun bir sırıtış belirdi.

"Helal be!" diye bağırdı Hakan, Kerem'i ensesinden kavrayıp sarılırken. Övgüler eşliğinde saçlarını karıştırdı. "Ermenilere de böyle sokacaksın şutu değil mi aslanım? Kazandıracaksın bize maçı?"

Kerem zor bela Hakan'ın tutuşundan kurtulduğunda gülüyordu. Küçümseyici bakışları kollarını göğsünde birleştirmiş, ikiliyi izleyen Altay'ı buldu. "Altay böyle doksana atılan her şutu yemezse eğer kaleye attığımı tuttururum ben bence, kazanırız."

"Şş," dedi Hakan ikili arasındaki gerginliği sezdiğinde. Kerem'i kendine çekip saçlarını bir kez daha karıştırdı. "Kardeşler arası kavga olmaz."

"Haklısın, üzgünüm," derken Kerem'in sesi gram samimiyet barındırmıyordu, alaycıl bir tonla bezeliydi. Hakan'a baş selamı verip mutlu bir şekilde arkasını dönüp ilerlerken Altay'a bir kez olsun bakmadı. O nefret dolu bakışların doğrudan sırtına konumlandığını biliyordu, bunun bilincinde zevkle güldü.

İsmail'e ilerlerken kenarda kendi hâlinde top sürme alıştırmaları yapan Arda'nın üstüne çullanıp genç çocuğu boyun kilidine almayı da ihmâl etmemişti.

"Nesin sen be çocuk, Türk Messi mi?" Kolunun altındaki Arda'nın saçlarını karıştırırken gülümsemesi genişledi.

"Ben mi Messi olacağım abi?" Kerem'in tutuşu altında zar zor cevap verdi Arda. Kerem'le samimiyeti olmadığı için saygısızlık olur diye kurtulmaya bile çalışmıyordu, ayağından kayıp giden topuna masum bir bakış attı.

"Sen olacaksın lan tabii." Arda'yı biraz daha sürükledikten sonra sonunda insafa gelip salmıştı. Arda anında geri çekilip derin bir nefes aldı. Elleriyle dağılmış saçına gelişigüzel şekil vermeye çalışırken, "İnşAllah abi," demeyi de ihmal etmedi.

Kerem güldü. "İnşAllah kardeşim," derken sesi muzip bir tondaydı. Elini Arda'nın saçlarına atıp tekrar karıştırdıktan sonra koşarak İsmail'e doğru ilerlemişti.

"Sinir krizi geçirteceksin çocuğa." İsmail, Arda'nın Kerem'e attığı bakışı gördüğünde kahkaha attı.

Kerem gülüşüne karşılık verirken başını uzatıp İsmail'in omzuna yaslama isteğiyle dolmuştu. Bir eli hizasına geldiği omza doğru kaydı, başını yaslayıp kendine dinlenmek için biraz zaman tanıyacaktı ama yapamadı.

Altay'la göz göze gelip o delici bakışların İsmail'in omzuna konmuş elinde sabitli kaldığını fark eder etmez buna nedensizce cüret edememişti.

Gözlerini kaçırırken İsmail'i hafifçe ittirdi. Altay'ın bakışından sonra içindeki tüm gülme isteği solmuş olsa da yüzüne zoraki bir gülümseme kondurabilmişti.

"O kadar gülme oğlum," dedi küçük kıkırtıları devam eden İsmail'i tekrar omzundan ittirip yerdeki toplardan birini kapmak için ileri koşarken. "Gel de çalım alıştırması yapalım, eline vereyim."

Kerem aralarındaki şeyin tam olarak ne olduğunu bilmiyordu. Milli takımda ilk karşılaşmalarından beri bir soğukluk her zaman aralarında var olmuştu ve ne kadar bunu düzeltmek, Altay'la konuşmak istese de bunu hiçbir zaman gerçekleştirememişti çünkü Altay'ın ona olan bakışları farklıydı.

Ona, Arda'ya baktığı gibi, Enes'e ya da Ferdi'ye baktığı gibi bakmıyordu; kahverengi kürelerin içinde parıldayan o tanımlayamadığı, nefret olarak nitelendirdiği duygular sadece kendisine baktığında ortaya çıkıyordu. Kerem uzak durmaktan başka bir çaresi yokmuş gibi hissedip her seferinde geri durmuştu.

Bu bakışlara nefret deyip geçse de içinde bir kısım bunun sadece nefretle sınırlı olmadığını biliyordu. Hatta bir yanı bas bas bunun nefretle alâkası bile olmadığını bağırsa da, Kerem bu olayın üstüne gitmeyi çoktan reddetmişti.

Altay ona soğuk davranıyorsa aynı şekilde karşılık verecekti.

---

bunu da saldım

ne zaman yazarım, hızlı bölüm atar mıyım bilmiyorum

öyle dursun istedim

öyle dursun istedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Win69 • Altay × KeremHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin