03 | Four of yours that I adore

2.5K 190 273
                                    

BUGÜN ALTAY'IN DOĞUM GÜNÜ.

İYİ OKUMALAR, yazım, mantık hatalarım veya sikimsonik cümlelerim varsa belirtmekten çekinmeyin.

---

Ermenistan'a adım atalı dokuz saati geçiyordu, Kerem sonunda gelir gelmez bütünleştiği yatağından bedenini ayırmayı başardığında; ilk işi akşam yemeğini kaçırdığı için otelin restoranına inmek olmuştu.

"Ananı sikeyim," diye nazik bir söz dilinden döküldü. Beli yaptığı ek antrenmanları fazla kaçırdığı için sancılanıp duruyordu, yaptığı her harekette acı bir inleme dudaklarında yer edindi.

Sandalyeyi çekip oturduğunda başını masaya yaslamıştı. Uykunun verdiği sarhoşvari bir mayışıklıkla bürülüydü, yemeğinin getirilmesini ölü poziyonunda beklemeye koyuldu.

Birkaç dakika sonra masaya sertçe konulan telefonla, "Annen," diye irkilerek doğrulmuştu Kerem. Yarı açık gözleriyle karşısındaki sandalyeyi çekip oturan Altay'ı süzerken algıları tamamen kapalıydı, ne olduğunu anlayamadı.

"Sana da günaydın." Altay bıkkınca mırıldandı. En az Kerem kadar uykusuz ve bitik görünüyordu, koyu göz altları loş ışığın altında parıldadı.

"Oturacak masa mı kalmadı?" deyip başını tekrardan masaya yasladı Kerem.

"Ben buraya oturmak istedim Kerem, şikayetin mi var?"

Var, demenin ucundan dönmüştü. Başını kaldırdığında tenine işleyen o soğuk bakışları görmek istemiyordu çünkü, sessiz kalıp gözlerini yumdu.

"Çağlar nerede bu arada? Bir şey demem gerekiyordu, bulamadım," diye sessizliği bozdu Altay.

"Ben nereden bileyim amına koyayım?"

"Ne demek nereden bileyim?" dedi Altay, Kerem'in koluna yasladığı kafasını masadan aldığı çatalla hafifçe dürterken. Kerem'den sağlam bir küfür yediğinde sırıttı. "Aynı odada kalıyorsunuz Kerem, bilmelisin."

"Biz Çağlar'la aynı odada mı kalıyoruz?" Kerem başını doğrultup şaşkınlıkla sordu.

"Şaka gibisin," dedi Altay elindeki çatalla bu sefer Kerem'in parmaklarını dürterken. "Odaya varır varmaz ölü uykusuna mı yattın, n'aptın?"

"Ulan..." Kerem öne uzandı. "Amın feryadı," diye Altay'ın bileğinden kavradığı gibi diğer eliyle çatalı parmaklarından çekip almıştı. Okkalı küfürler ağzında toparlanıp teker teker havaya karışırken Altay gülüşünü boğazında tutamadı.

Kerem'in sabırsız, irade yoksunu kişiliğiyle uğraşmaktan zevk alıyordu.

"Biraz daha dürtmeye devam etseydin kötü şeyler olacaktı," dedikten hemen sonra artık kendi hükmü altında olan çatalı Altay'a doğrulttu. "Boyun kadar konuş deme, sikerim belanı."

Bu cesareti nereden geliyordu bilmiyordu ama Altay, o soğuk bakışlarını takınmaktan ziyade şaşırtıcı bir şekilde güldüğünde kaşlarının çatılmasına engel olamadı.

"Boyun kadar konuş cüce," dedi Altay. Kerem ağzını aralamıştı ki garson elindeki tepsiyle yanlarına vardığında kelimelerini yutmak zorunda kaldı.

"Yemeğiniz efendim," diye hafif kayık aksanlı İngilizcesiyle kelimeleri kibar bir tonda mırıldandı Ermeni kadın. Kerem gülümseyip daha kötü olan aksanıyla teşekkür ettiğinde Altay gülmemek için yanaklarının içini ısırmak zorunda kalmıştı.

Garson, tabakları masaya yerleştirdikten hemen sonra ona döndü. "Siz ne alırdınız efendim?"

"Aa, şey..." Altay söyleyeceklerini İngilizce'ye çevirebilmek için duraksadı. "Kahvaltılık bir menü alabilir miyim acaba? Çayla birlikte, sütsüz olsun."

Win69 • Altay × KeremHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin