beş.

73 18 23
                                        

🌧️

Onsuz uyanacağımı bilmiyordum o gün.

Geçmiş gün ama, geri dönüp düzeltemeyiz ki.

Evin her köşesinde onu aramıştım, bulamamıştım tabii ki. Sonra da aklıma gelen ilk yere koşmuştum.

Onunla ilk karşılaştığımız yere.

Gittiğimde taşın altına sıkıştırılmış  bir kağıt parçası, onun hep oturduğu yerde duruyordu.
Titreyerek aldığım, açtığım kağıtta yazanları okumuştum oracıkta.

______________________________________

Buraya geleceğinden emindim Minho.
Üzgünüm, haber vermeden, son bir şey söylemeden gittim, özür dilerim.

Sana geçen günlerde söylediğim şeyi hatırlıyor musun? 'Asla birlikte olamayacağını bildiğin birine aşık oldun mu?' diye sormuştum sana.

Çünkü ben olmuştum, sana aşık olmuştum Minho. Beraber olamayacağımızı bile bile aşık oldum sana. Çok kötü hissediyorum sana bunu yaptığım için, beni sevdiğin için çok mutluyum ama aynı zamanda da kendimden nefret ediyorum.

Nasıl söylerim bilmiyorum, ama sana anlatmak istediğim onca şey varken hiçbir şey söylemeden gitmek istemiyorum. Ben, annemden onu öldüren hastalığı miras almışım. 22 yıl boyunca onunla yaşadım, şimdi de annemin öldüğü yaştayım Minho. Sonrasında üvey annem beni istemeyince evden kaçtım, yani bir evim olduğu konusunda da sana yalan söylemiştim, özür dilerim. O çardak, annemi en son hatırladığım yerdi. Ben 2 yaşındayken ölmüş olsa da ben nasılsa orada onun kucağında oturduğumu çok net anımsıyordum.

Madem ölecektim, onun anısıyla öleyim demiştim. Sonra, sen çıktın. O çardağa gitmem için bir neden daha doğmuştu Minho. Sendin. Benimle ilk konuştuğunda bakamadım yüzüne, ah, çok güzeldin. Zamanla sana kaptırdım hasta kalbimi. Sen iyileştir istedim, zavallı kalbimi. Biliyordum, kimse iyileştiremezdi, o çok inatçıydı.

Kalan son 2 haftalık ömrüm seninle yeniden yeşermiş gibiydi. Bana 22 yılda yaşadığımdan çok daha fazla mutluluğu yaşattın. Bense sana şimdi belki de hiç dinmeyecek bir acı bırakıyorum.

Nefret ediyorum kendimden, nefret ediyorum bu dünyadan, etimle kemiğimle nefret ediyorum. Özür diliyorum senden, beni affetmeni istemiyorum. Yaptığım şey affedilemez, biliyorum.

Senden beni unutmanı istemem gerekir, unutup hayatına devam etmeni istemem gerekir Minho. Ama sen, beni unutma lütfen. Ben ölsem de anılarında yaşamak istiyorum. Anılarında, rüyalarında beraber olalım, beraber gülelim istiyorum Minho...

Çok özür dilerim, ve çok teşekkür ederim...

Hoşçakal, sevgilim...

Han Jisung
______________________________________

Bana veda etmişti.

O gün orada, elimde bıraktığı notla akşama kadar ağlamış, inkar etmiştim gerçekliği. Uyanırım sandım, bir rüyadır belki dedim. Değildi.

Sonra ben haftalarca onu aradım, hastane hastane gezdim... Biliyor musunuz, mezarlıklara bile bakmıştım... Çok korkmuştum isminin yazılı olduğu mezar taşını görmekten, onu bulmak istesem de o yazıyı görmek istemiyordum. Benim içimde sönmemiş, zayıfça yanan bir umut ışığı vardı çünkü.

Bu ışığı söndüren şeyse 2 ay sonra yine hastanenin birinde hasta kaydına rastlamamdı.
Hasta gizliliği gibi bir durumdan dolayı bana söylemek istemediler onun hakkındaki bilgileri, sonra onunla ilgilenen doktoru gelip adımı sordu bana. "Bay Lee Minho?"
"Evet.." demiştim sadece.

Görevli kadına dönüp bilgilerini almam için izin verdi. "Jisung sizden bahsetmişti Bay Lee. 2 ay önce, son haftalarda hep kaçıyordu hastaneden. O da biliyordu ömrünün fazla kalmadığını, bir şey demiyorduk o yüzden. 'O gelecek, Minho gelecek' diye sayıklıyordu her gece. Son sözlerinde de, sizi sevdiğini söylüyordu."

Benim gözlerim yaşardığında da doktor, daha fazla devam etmemişti. Elimin tersiyle silip attığım yaşların ardından görevli kadına dönüp Jisung'un mezarının yerini öğrenmiştim...

2 aydır, o gittiğinden beri hiç dinmeyen yağmurlar, o gün de şiddetle yağıyorken ben, ıslanmayı umursamadan yürüyordum hızla..

Bulduğumda, dizlerimin bağı çözülmüştü, çökmüştüm. Gerçekten de oydu, gitmişti. Gerçekti.

Mezar taşının yanı başına oturdum, toprağını okşadım elimle. Birkaç saat evvel dinen yağmur, ellerimden akan topraktan o kokunun yayılmasına sebep olmuştu.

Jisung, bu senin kokundu. Yağmurdan sonra gelen toprak kokusu, senin kokundu benim için. Çünkü seninle ilk karşılaştığımızda ben bu huzur verici kokuyu almıştım, sen bu kokuda yaşayacaktın.

Seninle olduğum her gün güneşliydi ama şimdi sen gittin, ve benim için bir daha güneş açmayacak.

°

°

°

⛈️

SON

Okuyan herkese çok teşekkürler

Profilimdeki diğer angst ficlere de beklerimm;

&Dancing with Your Ghost (minsung)

&My Colors on Your Body (hyunlix)

&My Colors on Your Body (hyunlix)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
petrichor | 'minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin