1

11 3 6
                                    


🔲

Mari.

Sadece Mari.

Öğretmen bir annenin ve bir şirkette müdür olan babanın tek çocukları olarak bana koymak istedikleri ismim bu. Aslına bakarsanız bu ismi bana babannem koymuş. Annem ve babamın da hoşuna gittiği için kabul etmişler. Anlamına gelecek olursak iki anlamı var. Biri; Japonca'da gerçek, hakiki mantık ya da akıl demek. Diğeri ise; Bask Mitolojisi'nde hava ve doğurganlık tanrıçasının ismi. Kimine göre Maria isminin de kısaltılması demek ancak babannemin bana bu ismi neden koyduğu konusunda en ufak bir fikrim yok.

Yirmi yaşında, arkadaş canlısı ve sıcak kanlı bir kızım. Birileriyle çok çabuk anlaşabiliyor ve çok çabuk iletişim kurabiliyorum.

Uzun, kıvırcık saçlara sahibim. Tenim esmer olduğundan ve gözlerim yeşil olduğundan dolayı bana bakıldığı zaman ilk dikkat çeken şey gözlerim oluyor. Zaten gözlerime aşığım. Evet doğru duydunuz. Kendimi beğenen bir tip değilim ancak Allah'ın yarattığı her kulun kendine göre bir güzelliği olduğunu düşünüyorum.

Uzun boylu ve çok zayıf olmayan bir fiziğim var. Çok da kilolu sayılmam aslında. Boyuma göre kilom iyi duruyor ancak bunu sorun etmiyorum. İstediğimi istediğim zaman yiyen birisiyim ve bu beni mutlu hissettiriyor.

Ölümlü dünya...

Ayrıca kimsenin bilmediği ve benden pek de beklemedikleri bir spor dalıyla ilgilendiğimden yediklerimi çabuk yakabiliyorum.

Bilin bakalım bu spor dalı tam olarak ne?

Eğer aranızda dövüş ya da sokak dövüşü falan diyenleriniz varsa kesinlikle doğru bildi. Bu konuda ne demek istediğimi çok kısa bir süre içinde anlayacaksınızdır zaten. O yüzden şimdilik bu konuyu es geçiyorum.

Kendimi bildim bileli etrafa ışık saçan ve insanlara yardım etmeyi seven bir kızdım. Yaşlıları ve çocukları çok severdim. Yardıma muhtaç insanlara da yardım ederdim. Çok kısa bir süre önce arkadaş grubumda konuşulan bir mevzuda maskeli bir adamın,maskeden kastım öyle süslü bir şey değil bildiğiniz kar maskesi,insanları kurtardığı ve bunu kötü adamları alt ederek yaptığı bir videodan bahsettiklerini görmüştüm. Tüm kasaba hatta tüm ülke bu adamı konuşuyordu. Benim amacım onun gibi konuşulmak değildi ancak onun gibi insanlara yardım etmek istiyordum.

Bunun için bedenen kendimi güçlü hissetmiyordum. Dövüşmeyi bırakın okulumda bile kimseyle kavga etmemiştim ben.

O yüzden ilk işim kasabanın en uzak yerinde, anne ve babamın bana ulaşamayacakları bir yerde dövüş dersleri almak olmuştu. Nazım abi, yani hocam, bana fazla şey öğretmişti. Onun sayesinde kısa sürede insanların hangi noktalarının daha zayıf olduğunu, insanları hangi yöntemlerle etkisiz hale getirebileceğimi öğrenmiştim.

Tabii bundan arkadaş ortamım da dahil kimsenin haberi yoktu. Bu iyi bir şeydi. Nazım abi, kendi halinde bir adamdı. Salonda kalırdı. Ve inanır mısınız bilmem, salona benden başka giden kız yoktu. Zaten erkeklerin beni izlemesinden rahatsız olduğum için ya çok erken saatlerde giderdim salona ya da çok geç saatlerde. Eve geldiğimde ölü gibi olurdum orası ayrı tabii. Bunlar kış sezonu için geçerliydi çünkü şu an yani yaz sezonu biraz daha rahat edecekmişim gibi geliyordu. Okullar kapanmıştı. Gündüzlerim boştu ve şimdilik sadece salona gidip, o videosunu izlediğim herifle birkaç adam kovalamaktan başka bir şey yapmıyordum.

Evet, o herifle tanışmıştım.

Hatta iş arkadaşı bile olmuştuk.

Şu an tüm kasaba bizden konuşuyordu. Bize lakap olarak Siyah ve Beyaz isimlerini takmışlardı çünkü onun maskesi simsiyahken benim maskem bembeyazdı.

SİYAHIN BEYAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin