🔲Karnımdaki bandı dikkatli, canımı acıtmayacak şekilde karnımdan çıkartırken dün geceye nazaran çok daha iyi gözüktüğünü fark etmek içimin biraz da olsa rahatlamasını sağlamıştı. Odamda her zaman bulundurduğum ve ne olur ne olmaz diye baş ucumdaki komodinin çekmecesine koyduğum tentürdiyot ve pamuğu elime alırken derin bir nefes almıştım. Tentürdiyotu pamuğun üzerine dökerken aklım hala dün gecedeydi. Öyle saatlerce o öpücüğü düşünmüş falan değildim elbette. Sadece biraz kafamı dağıtmama yetmişti. Yanlış bir şey mi yapmıştım? Zannetmiyordum. Emin olun kendinizi hayattan birkaç saniyeliğine de olsa koparıp alan şeyler yaşadığınızı hissettirebiliyordu size.
Peki bundan sonra ne mi olacaktı? Her şey aynı şekilde devam edecekti elbette. O da, ben de işimize kaldığımız yerden devam edecektik. Kötü bir şey yapmamıştık ki.
İşin içinde aşk da yoktu üstelik.
Bakışlarımı pamuktan çekip karnımdaki kesiğe çevirdikten sonra pamuğu kesiğin etrafında gezdirdim ve biraz yanmasına nazaran ses çıkartmadım. Kesik, biraz aşağıda kalıyordu ve karnı açık bir şey giydiğim zaman çok da belli olmuyordu. Bu, benim açımdan iyi bir şeydi çünkü neredeyse herkes Beyaz'ın dün yaralandığını biliyordu. Arkadaşlarımdan ya da ailemden birisi, daha da önemlisi herhangi birisi yaramı görüp benim Beyaz olduğumdan şüphelenebilirdi.
Bu riski göze alamazdım.
Elbette tek yaralanan insan ben değildim ya da Beyaz olarak ben değildim ancak yine de her şeyi garantiye almam gerekiyordu.
Dudaklarımı hafifçe ıslattıktan sonra pamuğu çöp kutusuna yolladım. Tentürdiyotu da eski yerine koyduktan sonra yataktan kalktım ve dolanıma doğru yürüdüm. Kapaklarını açıp içinden uzun, kenarı yırtmaçlı renkli eteklerimden birini çıkarttım. Üstüm için de onuzları düşük, eteğin pembe gülleri gibi pembe bir crop çıkarttıktan sonra üstümdeki pijamalardan kurtuldum. Dolaptan çıkarttığım kıyafetleri üstüme geçirdikten sonra makyaj masasının önünde saçlarımın arasına birkaç tane örük yaptım. Örüklere birkaç saç küpesi taktıktan sonra önlerimden iki tutam ayırdım ve gülümseyerek aynada kendime baktım. İyi görünüyordum. Kendimi böyle görmeyi seviyordum.
Odadaki işim bittiğinde çantamı, telefonumu ve odanın köşesine bıraktığım poşeti alıp odadan çıktım. Dün gece eve geldiğimde annemler uyuyorlardı ve neyseki beni o halde görmemişlerdi. Üstümden çıkanları kirli sepetine atıp riske girmektense üstümdeki bodyi önce poşete, sonra kenara koymuştum.
Annemin sabah erkenden çıktığını, buzdolabının üzerine astığı nottan fark etmiştim. Babam da muhtemelen onunla beraber evden ayrılmıştı.
Ayağıma sandaletlerimi geçirirken bir yandan da kapının önünde ikide bir kornoya basan Neslişah'a gözlerimi deviriyordum. Geldiğini bu şekilde belli etmezse olmazdı. Dün gece Giray'dan bayağı bir azar yediğim ve diğerlerinin sorguladığı bir gece geçirmiştim ancak neyseki hepsini atlatmıştım. Sabaha karşı uyuyabildiğimde yorucu ve oldukça tempolu olan hayatıma bugün biraz daha renk katmaya karar vermiştim. Evet, bugün bizimkilerden ayrılınca dövüş klübüne gidecektim. Ne kadar da güzel değil mi?
Kendi kendime söylene söylene evden ayrıldıktan sonra bahçede ilerledim ve evden çıkmak için adımlarımı hızlandırdım. Elimdeki poşeti, çöp arabasının hemen hemen her gün aldığı çöp kovasına yollamıştım. O sırada yan tarafta Ceyhun'un çiçekleri suladığını görünce birkaç saniyeliğine ona baktım. O da aynı şekilde bana bakıp hortumu yukarı kaldırdığında koşarak arabaya doğru yöneldim ve aceleyle kapıyı açıp arabaya bindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN BEYAZI
ActionSıradan bir hayatı, arkadaşları ve ailesi varmış gibi gözüken Mari, kimsenin bilmediği, gizli kapaklı işlerin peşindedir. Yardıma muhtaç insanların hayatını kurtarıp, yoksullara yardım eden ve yüzünü kimseye göstermeyen Mari'nin, tıpkı kendi gibi bi...