1. Bölüm BARAKA'ya Hoş geldiniz.

2.1K 82 16
                                    

Yeni bir dünyanın ayak izlerini taşıyan kitabıma hoş geldiniz. Aklımda daha o kadar çok senaryo vardı ki. Yavaş yavaş tüm kitaplarımı yayınlayacağım.

BEĞENİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZ.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️

Babamla sabah kahvaltısı yaptığımız normal bir günde kapının çalmasıyla ağzımdaki zeytin çekirdeğini tabağımın kenarına elimle koyup, "ben bakarım," dedim. Sofradan kalkıp kapıya ulaştım.

Kapıyı açtığımda, karşımda duran postacı elindeki zarfta isme bakarak, "Haluk Koçak adına tebligat var," dedi.

Hafif bir şekilde kaşlarımı çatarak, "evet babam. Bir saniye," dedim. İçeriye doğru bağırarak "Baba bir bakar mısın? Sana posta var." Acaba yine nasıl bir borç batağına girecektik? Dişlerimi sıkarak, sinirli bakışlarımı, yanıma doğru gelen babama gönderdim.

Babam, bakışlarımı umursamadan, yanıma gelip postacının elindeki zarfı sakin hareketleriyle aldı. Postacının uzattığı kağıda, zarfı aldığına dair imza attıktan sonra dış kapıyı kapattı. Ellerimi kollarımda birleştirerek, "yine mi baba?" dedim.

Sert bakışlarını bana göndererek, "Güneş," dedi gözlerini yumdu. "Bak açıklayabilirim. Bu sefer gerçekten istemeden oldu. Ama halledeceğim söz."

Hayret nidasıyla karışık bir gülümseme gönderdim. "Neyi halledeceksin baba ha? Bu kaçıncı? Bana söz vermiştin. Bir daha kumar oynamayacağına dair söz vermiştin. Nasıl halledeceksin?" Elimi iki yana açarak, "zaten elimizde hiç bir şey kalmadı ki. Dedemden kalan evleri, arabaları da sattın. Borç batağındayız ve sen daha da dibe batmaktan vazgeçmiyorsun. Ya sen... sen kendi hukuk şirketini bile batırdın. Gıkım çıkmadı baba. Hep senin arkanda durdum ama artık yeter. Dur artık, dur!" Sinirden kızarmış yüzümle hızla odama gidip kapıyı hırsla çarptım.

Çalışma masamın en güzel köşesinde duran aile resmimize baktım. Ben liseden mezun olduğum gün Annemle, babamın arasında, kafamda kep ve  en güzel gülümsememle poz vermiştim. Gözümden akan bir damla yaşı elimin tersiyle sildim. Ağlamayacaktım. Annem söz vermiştim.

Babam Türkiye'nin en iyi avukatlarından biriydi. Kendine ait hukuk şirketi, saygın bir kişiliği, mutlu bir ailemiz vardı. Ta ki annemle beraber bir trafik kazası geçirene kadar. Babam iş için şehir dışındaydı. Annemle beraber, yağmurdan önümüzü bile göremediğimiz bir günde, başka bir arabanın bizim arabamızı sıkıştırmasıyla kaza yapmıştık. Otoyolda kamera olmadığı için arabanın ne maksatla bizi sıkıştırdığını öğrenememiştik. Bilerek mi, yoksa bilmeyerek mi bizi sıkıştırdıklarını bilmiyorduk. Annemi o kaza da kaybetmiştim ve belki de anne olma ihtimalimi bile oracıkta kaybetmiştim.

Çarptığımız bariyerlerde ki,  kalın demir kasıklarıma saplanmış ve yumurtalıklarımın çoğunun alınmasına sebep olmuştu. Doktor anne olma ihtimalimin çok az olduğunu söylediğinde, benim tek düşündüğüm şey annemin sağ olup olmamasıydı. Uzun bir süre ne ben, ne de babam toparlanamamıştık. 

Babam, annemin yokluğunda kendini alkole ve daha sonrasında kumara vermiş ve elindeki çoğu şeyi kaybetmişti. Dedemden kalan evleri, arsaları bile satmıştı. Şirket batmış, elimizde ki birikimler bitmiş, ilk defa art arda dava kaybetmeye başlamıştı ve çok sevdiği mesleğini bırakmıştı.

Babamla, annem üniversitede çok büyük bir aşk yaşamış ve evlenmişlerdi. Annemin ailesi bu evliliği onaylamadığı için, annemi evlatlıktan reddetmişti. Annemin ailesini hiç görmemiştim. Annemi o kadar yok saymışlardı ki, cenazesine bile gelmeye tenezzül etmemişlerdi.

BARAKA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin