20 Şubat Pazar 09.40
Uyanalı 40 dakika olmuştu ve hala Elica'nın Bruno'yu anlatışının bitmesini bekliyordum.
''Öyle işte Kat.Biliyomusun o ladar güzel bir gamzesi varkii!''
''Evet El.Elli kez söylemiştin.Hatta sağ yanağında''dedim ve bıkmışlığımı yansıtırcasına iç çektim.Göz devirdi ve kendi kendine gülmeye başladı.''Kat.Ben ilk defa böyle hissediyorum.''dedi.Haklıydı.Bu zamana kadar sadece flörtleri olmuştu ve onlarla da Sırf tekliflerini geri çevirip,kırmamak için konuşmuştu sadece.Hatta hiçbirinin adını bilmiyorduk çünkü hepsinden 'bi çocuk'diye bahsedip geçiyordu.El'in bile onların isimlerini hatırladığını sanmıyorum.Ama Brunoyu anlatırken sırıtıyor,gözlerinin içi gülüyordu.Bi El'in aşık olması eksikti.Çocuğun kurt çıkması ise ayrı enteresandı ama bu güzel bir şeydi diye düşünmüştüm.En azında el sürü hikayelerini,anlayan birine anlatırdı.
''Biliyor musun o da tek yeni doğanmış.''dedi. Şaşırmıştım ve bunu belli ederek kaşlarımı kaldırdım''Vay be senin gibi.''dedim.Gülümsedi ve ''benim gibi''dedi.
''Belkide bu çocuk cidden farklıdır El.Ama yinede hemen güvenme lütfen.Zaman ilerledikçe daha çok tanırsın.''dedim ve banyoya doğru ilerledim.El bu sabah et yapmamıştı.Yurdun yemeklerinden almıştık ve onlarla geri odaya çıkmıştık.Belki de bu Bruno benim her sabah et kokusuyla kalkmama engel olacaktı dedim içimden.
''Neye sırıtıyorsun be?''dedi El.
''Bu sabah et yapmadın.Artık sabahları Brunoyla dışarda kahvaltıya gidersiniz.Et yersiniz bol bol''dedim ve güldüm.
''Gideriz demi?'' dedi ve gülmeme eşlik etti.Gülerek banyoya geçtim ve soğuk bir duş almak için suyu açtım.
———————————🩸———————————-
Banyodan çıktıktan sonra, pencerenin karşısına odada ki bana ait olan Antrasit Gri tekli koltuğu,camın kenarına sürüklemiştim ve kitabımı okumaya devam ediyordum.En son kütüphanedeki o gün okumuştum.
—
''El ben kahve istiyorum.''dedim ve yayılarak oturduğum koltukta dikleştim.El de benimle aynı koltuk ama Haki yeşili olan kendi koltuğunda oturup bilgisayardan film izliyor bi yandan da meyve yiyordu.Gözünü ekrandan ayırmadan bana doğru çilek uzattı.''Kahve dedim.Meyve demedim.Hem sen ne izliyorsun öyle ekrana kilitlenmiş.''dedim ve kitabımı kapatıp kucağıma koydum.
''Titanic izliyorum.Ve ayrıca benim çileğimi beğenmiyorsan git kendin hazırla kahveni . İçte sus biraz homurdanma yanımda dikkatimi dağıtıyorsun.şurda bişey izliyoruz''dedi.
Vazgeçtim bu Bruno bizi iyi etkilememişti.''İyi öyle olsun''dedim ve ayağa kalkıp mutfağa ilerledim.Buzdolabının yanındaki ilk dolapta kahveleri saklıyorduk ama yinede El'e''El kahveler nerde?''diye sormuştum.Çünkü dolapta sadece kahve içerken kullandığımız kupalarımız vardı.'
''Nerde olacak Kat?Aynı dolapta işte.''diye soruma içerden cevap verdi.Dolabı kapattım ve odaya doğru ilerledim.
''Dolap bomboş''dedim.
''Ne demek bombo- Aa tabi ya kahve bitti.En sonuncusunu Carol ayıldığında içmen için sana hazırlamıştı.Hatta hazırladıktan sonra getirip başının ucuna koymuştu çünkü dediğine bakılırsa kahvenin kokusu seni kendine getirecekmiş.Bazen şifacı bir arkadaşımız olduğu için mutlu oluyorum biliyo musun Kat''dedi ve bi tane çileği ağzına attı.Ayakta durdum ve Bir süre El'in hareketlerini izledim.
''Peki,peki.Ben M&C gidiyorum.Dönüşte markete uğrar kahveleri alırım.Dışardan istediğin bir şey var mı?''dedim.
''Hayır''dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECLİPSE.
Vampire𝘛𝘢𝘮 𝘩𝘦𝘳 𝘴̧𝘦𝘺 𝘣𝘪𝘵𝘵𝘪 𝘥𝘦𝘳𝘬𝘦𝘯 𝘺𝘢 𝘺𝘦𝘯𝘪 𝘣𝘢𝘴̧𝘭ı𝘺𝘰𝘳𝘴𝘢? 𝘋𝘰̈𝘳𝘵 𝘢𝘺𝘳ı 𝘩𝘢𝘺𝘢𝘵,𝘩𝘦𝘳𝘴̧𝘦𝘺𝘦 𝘳𝘢𝘨̆𝘮𝘦𝘯 𝘣𝘪𝘳𝘣𝘪𝘳𝘭𝘦𝘳𝘪𝘯𝘦 𝘵𝘶𝘵𝘶𝘯𝘢𝘯 𝘥𝘰̈𝘳𝘵 𝘢𝘳𝘬𝘢𝘥𝘢𝘴̧.. Asırlardır çözülemeyen bir dava tekrarda...