Özür dilerim anne...

25 3 0
                                    

Herşey çok hızlıydı. Her yaşadıklarım teker teker gözümün önünden geçti. Tıpkı bir filmin fragmanı gibi idi.
Birkaç gün de bu kadar şey nasıl gelişmişti?

Kaldığım hücrede yatabilecek bir yataktan başka hiçbir şey yoktu. Misafir de kabul etmedikleri için Ömer ya da Can'ı görmemiştim.

Sıkıcı bir gündü. Akşama kadar boş boş hücrenin içinde dolandım diyebilirim. Yemekte de kuru fasulye pilav vardı

En önemlisi yarın mahkememiz vardı. Herşeyi ortaya çıkaracak olan mahkeme...

Ertesi Gün...

Sabah 6:00'da uyandırılıp arabaya bindirildim. Bu saatte mahkeme mi olurdu ya?

Sonunda geldiğimizde kalbim hızlı hızlı atmaya başlamıştı bile.

Mahkeme salonuna girdiğimizde kalbim durmak üzere idi. Yerime geçip etrafıma baktım.

Ben burada olamazdım. Şuan bunlar gerçek olmamalı idi. Ben katil olamazdım.

Karşımda kızın avukatı sandığım kişi vardı. Baya kararlı gibi idi. Of of! Nelere bulaştım ben!

Salonun kapısı açıldı. İçeri; hakim, Ömer ve Can girdi.

Hakim yerine, Ömer ve Can da yerine geçti. Şimdi başlayacaktı.

Duruşumu dikleştirdim ve derin bir nefes aldım.

Hakim bey olayı ilk o kızın avukatının anlatmasını istedi. Avukat boğazını temizledi ve konuştu.

"Sayın hakim, Süsen Kılıç'ın, Azra Topçu'yu durduk yere ittirip kafasını masaya çarpması suçundan beş yıl hapis yatmasını talep ediyorum."

Yuh! 5 yıl mı!?

Benim de birşey demem gerekiyordu:

"Hakim bey, Beş yılın fazla olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Azra Topçu'nun durumu daha belli değil."

Aferin kız Yağmur...

Ömer'in gururlu bakışlarını üzerimde hissettiğimde gereksiz yere vücudumda bir kıpırtı hâlinde idim.

Avukat gözlerini devirdi. Hakim yanındakilerle fısıldaşmaya başlamıştı. Acaba ne karara vardılar?

"Sayın avukat bey, Azra Topçu'yu, Süsen Kılıç'ın ittirdiğine dair bir kanıtınız var mı?" Dedi hakim bey.

Ooh! Konuşta görelim.

"Var efendim. Bir sürü tanık ve kameralar var. Kayıtları izlersek bu bir kanıt sayılır."

Eyvah ki ne eyvah...

"Tamam. Size kayıtları getirmeniz için bir gün süre veriyoruz. Yarın öğleden sonra tekrar burada buluşacağız."

Hakim bey cümlesini bitirdiğinde içime bir korku düşmüştü. Kızı gerçekten benim ittiğim kameralarda gözükmüştür.

Yarına kadar beni tekrar o karanlık hücrede tutacaklar. Polisler beni kolumdan tutup götürdüler. O lanet polis arabasına yine bindim. Hem de ne bindim... Oysa ki annem bana küçükken sakın yabancı arabalara binme derdi. Bana en yabancı araba polis arabası idi. Ama zorla bindiriliyordum.

Özür dilerim anne... Yabancı bir arabaya biniyorum. Çünkü senin sözünü dinlemedim...



Karanlık Sokaklar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin