I. BÖLÜM : VAHŞİ SİHİRBAZ

1.2K 84 69
                                    


🎩

Topuğu olmayan botları ile hızlıca geçti, eski evlerin bulunduğu bölgeden.

Siyah rengin örtündüğü gökyüzünün altında; elinde ki, üzeri koyu mavi ancak gece siyah gibi gözüken örtünün sarılı olduğu, karnına yakın kitabı daha sıkı tuttu.

Zaten karnının hizasındaki kitabı, biraz daha karnının yanına bastırdı.

Üzerindeki hareket etmesini zor kılan, üst üste giyilmiş kıyafetleri ile dar yoldan, duvara boşta kalan elini koyarak geçti.

Hava puslu ve rüzgarlıydı. Sinir bozucuydu ona göre. Çünkü rüzgar ve pus bir arada olduğunda; o bölgede görmek çok zorlaşırdı.

Saçlarına kadar sımsıkı örtünmüş, sadece gözleri ve parmakları açıkken; bir ninja gibi görünüyordu.

Ancak amacı tam olarak görünmemekti.

Hala inanamıyordu. Bu sene başına gelene inanamıyordu.

Bu bu sene olmamalıydı. Bulaşmamalıydı. Ama çok geçti. Buraya kadar gelip geri dönemezdi.

Tepede Ay bile görünmezken, aslında asıl gitmesi daha doğrusu gitmeyi istediği yeri iç çekerek düşledi.

O, sadece mekan mekan gezmek ve gösteri yapmak istiyordu.

Vahşi Sihirbaz. O, vahşi bir sihirbaz olmak istiyordu.

Gece mavisi, uzun, kulak kısmından azıcık kesilmiş saçlarını savurmak ve herkesi hayran bırakmak istiyordu.

Uzun boyu ile arkasında bırakılan ışığın, tüm vücudunu ortaya çıkarışını görmek istiyordu.

En vahşi lensleri, çekik koyu mavi gözlerine takmak; görünmek istediği kişi olmak istiyordu.

Melon Siraya'nın; en büyük sihir mekanının, sahneye giden ince koridorunda her adımında heyecan yaşamak istiyordu.

İnsanların sihrin eğlencesini dibine kadar yaşadığı mekanın, ünlü sihirbazı olmak istiyordu.

Melon Siraya'nın; herkes tarafından istenen, en çok parayı kazandıran, seyircilerini en çok coşturan sihirbazı olacaktı.

Vahşiliği ile bilinecek, söküp alacaklarına herkes sadece izleyerek karşılık verebilecekti.

Gösteri için çıktığında; herkesin ona, 'Vahşi Sihirbaz!' diyen, coşkulu ve eğlenerek çıkan seslerini duymak istiyordu.

Vahşi Sihirbaz. O, vahşi bir sihirbaz olmak istiyordu.

Siyah uzun şapkası, özellikle köpek dişlerinde oluşundan bile haz duyacağı; sivri takıları, görmeye bile bayılıyordu.

Gösteri giysilerine ise her zaman özen vermek istiyordu.

En güzel kıyafetlerin, en güzel takıların, en özel şapkaların, en güzel sahnelerin; kendisine ait olmasını istiyordu.

Aklındakiler, dudağına bir gülümseme bırakırken; sonunda gelmişti.

Binbir eziyet ve bıkkınlıkla aradığı evi bulmuştu. Evin önünde dikilirken; kitabı biraz daha bastırdı karın bölgesine.

Çekik ve kısık koyu mavilerini; tepesi üçgen ve boylamasına önem verilmiş tahtadan eve odaklayarak, adımlamaya başladı.

Bu gece öğrenilecekler vardı. İstedikleri için öğrenecekleri vardı. En önemlisi ona hayat veren; şeffaf kalbini korumasına neden olan hayalleri vardı.

Şeffaf kalbi için, onun bu sene nerede olacağını bilen tek kişinin evine ilerledi.

Kimin mi nerede olduğunu? İta'nın. Şeffaf kalplerin; her sene ızdırap dolu, uykusuz geçen üç yüz altmış iki gününün, korkularının sahibinin nerede olduğunu.

O bir şeffaf kalpti. Ve şeffaf kalbini koruyarak, geleceğin Vahşi Sihirbaz'ı olacaktı.

En uçuk numaralarla akılları almak isteyen Vahşi Sihirbaz, bundan önce ne kadar vahşi olduğunu; başta kendisi olmak üzere şeffaf kalplerin, koruyucusu olarak başaracaktı.

Şeffaf kalplerin her sene üçünün kanında yıkanan, masum kalplerin kanıyla temizleneceğini düşünen İta'nın; sonunu getirmeliydi.

Kanı sıkılmış kalbinin İta'nın parmakları arasında değil, kendisini ayakta alkışlayan; sahneye, yanlarındaki en vahşi eşyayı atacakların, önünde atmasını istiyordu.

🎩

Kan Kırmızısı (+21) (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin