Bölüm yirmi bir

1.4K 83 5
                                    

İki ay sonra...

Ferdi Erenay Kadıoğlu...

"Yok ya telefonlarımı açmıyor, kesin bir şey oldu." diye endişeyle konuşup saçlarımı karıştırdığımda Mert Hakan konuştu.

"Lan oğlum, yine bir işlere mi bulaştın yoksa?" Hemen itiraz ettim, "Abi vallahi bir şey yapmadım. En son yemek yediğimizde her şey güzeldi. Ben, iki ay önce dersimi aldım artık işiyle ilgili hiç bir şeyine karışmıyorum."

"E kavga da etmediyseniz neden açmıyor telefonlarını? sabahtan beri kaçıncı arayışın."

Berke'ye "hiç bilmiyorum abi hiç bilmiyorum. Bugünkü antrenman röportajına da gelmedi."

Aklıma gelen fikirle hemen etrafıma bakındım. "Çağrı." Yutkundum, "tabii ya Çağrı bilir nerede olduğunu benim onu bulmam lazım hemen." diye konuşup ilerlediğimde az ileride tam çıkış kapısından çıkmak üzere olan Çağrıyı fark edip hemen seslenip durdurdum.

"Ferdi?"diye şaşkınlıkla konuştuğunda hemen konuya girdim "Milena nerede?" Kaşlarını çattı, "evinde." dediğinde bir nefes verdim.

"Sabahtandır arıyorum açmıyor telefonlarımı. Ben de endişelendim niye röportaja gelmedi?" kaşlarım korkuyla çatıldı "Yoksa bir şey mi oldu?"

Çağrı, gülümseyip omzumu sıktı"Korkma, sadece biraz rahatsızmış on-"

"Ne? Nesi var?" panikle konuştum "Sen bana direkt evinin adresini ver, hemen gitmem lazım yanına."

"Tamam sakin ol vereyim, senle gelirdim ama işlerim var." dediğinde hemen Çağrı'dan adresi alıp çıkışa doğru ilerledim.

Neyse ki üstümü değiştirmiştim ve arabanın anahtarı yanımdaydı.

Yolda giderken birkaç kez daha Milena'yı arasam da açmamıştı.

Geldiğim apartman dairesinin önünde hemen durup indim, oturduğu kata gelip zile basıp
açmasını beklerken bir yandan da kapıya vuruyordum.

Bir dakikanın sonunda kapıyı bitkin bir şekilde açan Milena'yı süzüp kollarımı ona doladım.

Saçlarına öpücük kondururken derin bir nefes verdim.

"Ferdi?" Halsiz çıkan sesiyle geri çekilip yüzünü avuçlarımın arasına aldım. O sıra Milena kapıyı itip kapattı.

"İyi misin güzelim, neyin var? Neden telefonlarımı açmıyorsun?" diye telaşla konuştuğumda  Milena, beni görmenin verdiği şaşkınlığı üzerinden atıp hafifçe gülümsedi.

"İyiyim canım, sakin ol. Sessizdeydi telefon özür dilerim."

Dediğinde içim rahatlamamıştı, "Neyin var?" deyip alnını öptüm ateşi yoktu. "Ateşin yok."

"Sadece özel günümdeyim." Diye mırıldandığında anlamsızlıkla ona baktım, "O ne demek?" güldü, "reglim yani hani kadınların her ay olduğundan." diye açıklama yaptığında "Haa," deyip nefes verdim.

"Normal yani bu durum?"

"Normal canım." yüzü ekşir gibi olduğunda hemen karnına yasladığı kolunu tuttum. "Ne oldu?" Kısık bir sesle cevap verdi "Sancı girdi." Panikle ne yapacağımı bilmezken açık olan yatak odasının kapısını gördüm.

Milena hâlâ karnı elinde öylece dururken hemen kucağıma aldım. Ufak bir çığlık atarak boynuma sarıldı.

"Ne yapıyorsun Ferdi?" dediğinde yatak odasına gidip kapıda durdum, "Girebilirim değil mi?" Diye sorduğumda şaşkınlıkla kafasını sallayarak onayladı.

Kapıyı iyice açıp içeriye girdiğimde ortada duran yatağın üzerine bıraktım dikkatlice.

Cebimden telefonu çıkarıp, reglken neler yapılır diye araştırmaya başladığımda Milena, öyle durmuş karnını ovalarken bana bakıyordu.

Bitki çayları, masaj, egzersiz ve sıcak tutmak.

Telefonu kapatıp cebime koydum Milena'ya döndüm.

"Bitki çayı var mı evde?" Kafasını onaylayarak salladığında mutfağın yerini öğrenip, mutfağa girdim.

Biraz etrafı kurcalayıp adet gününe özel çayı bulduğumda hemen yapmaya başladım.

Tatlı bir şeylerin de iyi geleceğini okuyup dolaptan bulduğum çikolatayı yanına koydum.

Küçük tepsiyle tekrar odaya döndüğümde Milena, uzanır haldeydi.

Eline çayı verdiğimde gülümseyerek aldı içmeye başladı. Tepsideki çikolatayı gördüğünde gözleri parladı, hemen alıp yemeye başlarken biraz olsun kendine gelmişti.

Saçlarını okşarken, "Nasıl buldun evimi?" Diye sorduğunda omuz silktim "Çağrı'dan öğrendim." Açıklama yaptığımda kafasını olumlu anlamda salladı.

Çayını içtiğinde tepsiyi mutfağa bırakıp geri yanına döndüm.

"Haydi bebeğim, biraz uzan." deyip uzamasına yardımcı oldum.

O uzanır halde gözleri hafif kapalıyken saçlarını okşadım.

"Baş ve bel ağrısı da oluyormuş var mı ağrın güzelim?" burukça gülümsedi "Sadece başım ve karnım ağrıyor." dediğinde ayağa kalktım, "sıcak su torbası var mı?" diye sorduğumda yerini tarif etti.

Hemen alıp geldiğimde yanına oturdum tekrardan.

Sıcak su torbasını karnına yasladığımda derin bir nefes verdi.

"Her ay böyle mi oluyorsun?" dediğimde "Bazenleri, değişiyor. Soğuk aldım bu aralar o yüzden ağrım fazla oldu." kaşlarım çatıldı "Niye dikkat etmiyorsun Mehlikâ?"

"İyiyim ki ben." dediğinde ofladım "Hayır, iyi değilsin neredeyse gözlerin dolacak." dediğimde dudaklarını büzdü.

Alnına bir öpücük kondurdum, "Seni böyle görmek çok canımı sıktı. Sen hep iyi olmalısın ki ben de iyi olayım."   gülümsedi, yanağımı okşarken.

Ağıran başına masaj yapmaya başladığımda gözlerini yumdu.

Masaj yapmaya devam ettiğimde sordum, "iyi geliyor mu?" kafasını onaylar biçimde salladı "ellerin, şifa gibi." gülümsedim, yanağına bir öpücük kondurdum.

Bir süre sonra Milena, yerinde biraz kaydığında ona baktım. "Yanıma uzansana." dediğinde hem şaşırdım hem heyecanlandım.

Yutkunup yanına uzandığımda başını göğsüme yasladı. Bu haline gülümseyip saçlarını öptüm.

Üzerini güzelce örttüğümde daha çok sindi bana.

Kedi gibiydi.

Minik, güzel bir kedi.

Uykulu sesini duydum, "Varlığın en büyük ilacım oldu Ferdi, seni çok seviyorum." İyice sarılıp gülümsedim alnına bir öpücük kondururken.

"Sana çok aşığım."

💖

02.04.2023

Flechazo | Ferdi Kadıoğlu✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin